Not half traduction Turc
2,259 traduction parallèle
You're not half-bad.
Sende katılmayı düşünmelisin. Fena değilsin.
Our surveillance team saw her coming in here not half an hour ago.
Takip ekibimiz, buraya gelişini bildireli yarım saat bile olmadı.
They left the Western Bank of California in St Peter's Square within three minutes of each other, not half an hour ago.
St Peter meydanındaki Kaliforniya Western Bankasından her biri üç dakika içinde, yarım saat önce ayrıldılar.
Oh! I'm not half the man l used to be.
Eskisi gibi yarım değilim en azından.
I'm not half the rider that Mrs. Carnes is.
Piyasada en iyisidir. Carnes Hanım'ın yarısı kadar binici değilimdir.
Arnold Pinter would not half-ass his due diligence.
Arnold Pinter işini yarım akılla yapmaz.
You know, not half bad.
Bilirsin, hiç de fena değil.
And I'm not half the man your husband is.
Ayrıca ben, senin kocanın yarısı kadar bile olamam.
Just in case? 'Cause the next opening's not for, like, a year and a half.
Çünkü bir sonraki boş yer bir buçuk yıl sonra.
But I'll tell you this, you don't know the whole story, not even half of it.
Ama şunu söyleyeyim bütün hikayeyi bilmiyorsun hatta yarısını bile değil.
You're not even half the man.
Sen yarım adam bile değilsin.
Ladies and gentlemen, I'm not only asking you to judge this woman on the stand, but a half-century of history as well.
Bayanlar ve baylar sizden sadece şurada oturan bayanı yargılamanızı değil aynı zamanda yarım yüzyılı da yargılamanızı istiyorum.
A passenger went into the restroom half an hour ago, and he's not responding when we knock.
Bir yolcu yarım saat kadar önce tuvalete girdi ama şimdi kapıyı çalınca cevap vermiyor.
You reopen that trunk line without system buffers in place, you could cause an overload, wind up electrocuting yourself, not to mention starting a fire that can burn down half the building.
Koruyucu olmadan ana hattı açmanız, aşırı yüklenmeye neden olabilir ve kendinizi yakıp kül edersiniz, ayrıca binanın yarısı da!
Sigrid's boy, Gunnar have not been seen for two and a half days.
Sigrid'in oğlu Gunnar iki buçuk gündür kayıp.
When you see a college girl prancing around in front of you half-naked, - you do not yell out my name.
Üniversiteli genç bir kız yarı çıplak vaziyette ortalarda salınırken adımı söyleyemezsin.
That's half of what I paid not days ago.
Birkaç gün önce iki katını ödeyerek aldım.
Arrive early. I'll try reserve a table. But there is half full I do not want to stand up.
Erken gibi geleceğinden emin ol, masa ayırtmaya çalışacağım ama çok kalabalık olacak ve ben de senin ayakta kalmanı istemiyorum o yüzden erken gibi gel.
You know, that half-breed is not right in the head.
Biliyorsun, o melez kafadan kontak.
If having a double life means having to give up half of your real life, that's just not how I want to live, bro.
Eğer çift hayat yaşamak, gerçek hayatının yarısını feda etme anlamına geliyorsa ben böyle yaşamak istemem, kardeşim.
Half hour? Not a problem.
- Yarım saat, tamamdır.
Not even half of what we paid 8 years ago!
8 yıl önce aldığımızın yarı fiyatı.
I'm seven - not three and a half.
Yedi yaşındayım, üç buçuk değil.
Half an hour is not enough.
Yarım sat yetmez
Come in. Damn! Not a half-naked secretary.
gel lanet olsun, yarı çıplak olmayan bir sekreter!
I'm not a Vietnamese, I'm half Korean!
Ben Vietnamlı değilim. Yarı Koreliyim!
Pr egnancy lasts 9 months, not 7 and a half.
Hamilelik 7,5 değil, 9 ay sürer.
You were supposed to scare Lumpy, not beat him half to death.
Lumpy'i korkutacaktın, geberene kadar dövmeyecektin.
Not unless it's illegal to be kidnapped in front of your own son, beaten half to death and held captive for a week, no.
Oğlumun önünde kaçırılıp ölümüne dövülmek ve bir hafta boyunca alıkoyulmak yasadışı değilse, hayır.
The public humiliation in the media. Not to mention that she'd only get half. Uh, assuming there's no prenup.
Malların yarısını alma olayından bahsetmeye gerek yok.
I keep'em in my calendar, too. It's not a half day.
- Ben de işaretlerim.
That's not true. They'll spend the first half of their lives planning their weddings and they'll spend the second half regretting them.
Hayatlarının ilk yarısını düğününün hayalini kurmakla, kalan diğer yarısını da pişman olmakla geçirecekler.
Let's say four and a half, remembering that's not your concern.
4,5 diyelim, bu seni ilgilendirmediği için.
Christine, you're not the baby's half-mother.
Christine, sen yarı anne falan değilsin.
This man that you weren't close to lent you half a million pounds three years ago for your airline to develop haulage routes into Italy and Greece, a venture that was not successful.
Evet ama, borcumu son kuruşuna kadar geri ödemiştim.
And not with half the army tailing behind us.
Hem de ordunun yarısı peşimizden gelirken. Daha önce Maria ile zor zamanlar geçirdim.
I'm not saying this is fair or right, but I want your half now.
Adil olduğunu söylemiyorum zaten.
No. I'm the project leader on this thing, And I'm not gonna half-ass it
Ben, proje lideriyim ve sırf en iyi adamım aklını bir hafta önce tanıştığı bir fıstıkla bozdu diye ara falan veremem.
Nah, I'm not looking for my other half.
Yok, diğer yarımı aramıyorum.
I'm not the one agreeing to every half-baked idea My 13-year-old comes up with. 14.
13 yaşındaki bir kızın tüm o yarım akıllı fikirlerini onaylayan ben değilim.
So I'm not going to waste any time, I'm in for the full half million pounds.
Daha fazla vakit kaybetmeyecegim, yarim milyon pound'la ise giriyorum.
- That's not bad for a half-wit.
Bir geri zekâlı için hiç fena değil.
Well, I'm not going to be rude to him. Did you talk about his transsexual relatives for half an hour?
Yarım saat boyunca transseksüel akrabalarından bahsediyorsun ama.
Half-full... a little more than half but not full yet.
Yarım dolunay... Yarımdan biraz fazla ama tam da dolunay değil.
And if she's got half a brain in her pretty head, She will take her lunch to go and rip off all your clothes, And I will not be one bit jealous.
Ayrıca o kızın yarım aklı varsa seninle yemeğe gidecek ve sonra da tüm giysilerini parçalayacak,... ve ben birazcık bile kıskanmayacağım.
I had half a bottle of wine, and it was all I could do to keep my ass in the seat and not run down the nearest courthouse and change my name and put myself up for adoption.
Yarım şişe şarap içtim. Tek yaptığımsa kıçımı sandalyede tutmak ve en yakın mahkemeye koşup ismimi değiştirmek ve evlatlık işlemlerine başlamak için kendimi tutmak oldu.
Muriel, if you're not gonna eat your half of the cheeseburger, I'll see if they have a freezer, so I can keep it nice.
Muriel, eğer hamburgerinin kalanını yemeyeceksen dondurucuları var mı diye bakacağım böylece taze olarak saklayabiliriz.
Half of our people are not home.
Halkımızın yarısı evlerinde değil.
I'm sure another day and a half of work Will not come close to the amount Of fiddling about you did in Los Angeles this year.
Eminim bir buçuk günlük çalışma Los Angeles'ta boşa geçirdiğin zamanı telâfi etmeye yetmez.
Half of the meetings take place over golf, tennis, In a bunch of clubs where I'm not allowed to be a member Or even enter.
Görüşmelerin yarısı, golf, tenis, ya da benim üye olmama, hatta girmeme bile izin verilmeyen bir kaç kulüpte yapılıyor.
Look at this, not even day one and half of them have canceled their memberships.
Şuna bakın, daha birinci gün bile değil üyelerin yarısı üyeliklerini iptal ettirdi.
half 1171
halfway 29
half past 23
half an hour 183
half human 17
half of it 18
half a million 39
half man 32
half and half 23
half an hour later 22
halfway 29
half past 23
half an hour 183
half human 17
half of it 18
half a million 39
half man 32
half and half 23
half an hour later 22
half an hour ago 51
half hour 41
half the time 61
half a dozen 19
half price 22
half a mile 17
half now 31
half a day 18
halfway through 19
half brother 16
half hour 41
half the time 61
half a dozen 19
half price 22
half a mile 17
half now 31
half a day 18
halfway through 19
half brother 16
half a million dollars 40
not here 1304
not him 617
not happy 41
not human 40
not hungry 106
not hot 16
not hate 17
not home 29
not happening 151
not here 1304
not him 617
not happy 41
not human 40
not hungry 106
not hot 16
not hate 17
not home 29
not happening 151