Not just yet traduction Turc
1,308 traduction parallèle
Not just yet.
Daha değil.
Not just yet, anyhow.
Daha sonraya sakla.
Not just yet.
Hemen değil.
- No. Not just yet.
- Hayır, henüz değil.
Not just yet!
Henüz değil.
Not just yet, but it will anytime now.
Henüz değil, ama her an olabilir.
- Not just yet.
-... şimdi değil!
Not just yet.
Henüz değil.
Not just yet.
- Henüz yok.
- Not just yet.
- Hemen değil.
You deserve to die but not just yet
Ölümü hak ettin ama daha zamanı gelmedi.
Yeah, I will, but not just yet.
- İmzalayacağım... Ama henüz değil.
At least not just yet.
En azından şimdilik.
Not yet, just take a break.
Henüz. Biraz izin ver kendine.
- Let's go now... and get out of here, just the two of us. No, not yet.
- Hadi gidelim buradan gidelim, sadece ikimiz.
No, not yet. Just today, via the Foreign Affairs Ministry, the CIA requested a clandestine arrest, as well as unconditional extradition of the perpetrator.
Dış İşleri Bakanlığı aracılığıyla CIA katili sessizce yakalayıp onlara koşulsuz olarak teslim etmemizi talep etti.
Not yet. Just a little more.
şimdi cıngar çıkacak.
- We're not gonna pull the plug just yet. - Listen to me.
- Beni dinle!
- I'm just not ready yet.
- Sadece henüz hazır değilim.
Just, not yet.
Daha değil.
It just means we're not done playing with you yet
Hayattasın çünkü, sana yeterince işkence yapamadık.
Let's not start tooting our horns just yet, you know what I mean?
Hemen böbürlenmeye başlamayalım. Demek istediğimi anlıyor musun?
They've shown us by holding them up in the briefing, but beyond that are not willing to release'em just quite yet.
Onları basın toplantısında havaya kaldırarak gösterdiler, ama bunun ötesinde, şimdiye kadar bize dağıtmaya razı olmadılar.
But she's not ready to strike just yet.
Ancak henüz saldırıya hazır değil.
You're just not there yet. "
Ama daha oraya varmadınız. "
- I'm not ruling anything out just yet.
Henüz soru sormaya başlamadım.
I'm not comfortable doing that just yet.
Henüz bunu yapacak kadar tatmin olmadım.
You guys just eulogized Hank. He's not even dead yet.
Hank için cenaze konuşması yaptınız ama adam daha ölmedi bile.
I'm just not so sure she wants this out yet.
Bunun ortaya çıkmasını istediğinden emin değilim.
They're not obligated to release anything just yet.
Şu anda söylememeyi tercih ediyorlar.
I'm not ready to give up on this just yet.
Bundan vazgeçmeye daha hazır değilim.
Well, not yet, but he just blinked.
Henüz değil, ama daha yeni göz kırptı.
- Well, not yet. If we did, I surely couldn't stroll in here like I just did.
Çekseydi gecenin bu saatinde içeri sızabilir miydim?
I just don't want to disappoint her anymore. And right now... I'm more help showing up at some chicken dinner... in my wedding ring and dress blues... than being the not-even-divorced-yet husband... with the white woman on his arm.
Onu daha fazla hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum ve şu anda onunla yemeğe, evlilik yüzüğümle, üniformamla giderek beyaz bir kadınla beraber olduğu ve hala boşanamadığı kocası olmaktan daha çok yardımcı oluyorum.
It's not something I can really talk about just yet.
Henüz gerçekten hakkında konuşamayacağım bir şey.
- I'm not ready to die just yet.
- Ölmeye henüz hazır değilim.
He's not ready for another man in my life just yet.
Hayatımda başka bir erkek fikrine henüz hazır değil.
She's just not ready yet.
Sadece henüz hazır değil o.
I'm trying to get her interested in the dental equipment game, but I guess at that age, you know, it's just not cool yet.
Onun da diş malzemeleriyle ilgilenmesi için oyunlara alıştırıyorum ama sanırım bu yaşta, ona pek de çekici gelmiyor.
He just not used to you yet.
O henüz sana bunu yapmadı.
And yet there are a frightening amount of people who seem to have the urge not just to ignore the Self, but actually seem to have the urge to obliterate themselves.
Buna karşılık, korkutucu ölçüde çok sayıda insan sadece Benliğini yok sayma eğiliminde olmayıp fiilen kendilerini de yok etme itkisine sahip gibi görünmektedir.
They're not ripe just yet.
Daha tam olmadılar.
Just fifteen minutes left and you'Re not Ready yet?
Sadece on beş dakika kaldı ve sen hala hazır değil misin?
Just not apparent as yet.
Sadece henüz biz bilmiyoruz.
Mummy, if I request Papa'ji not to marry me off just yet, will he listen?
Anneciğim. Babama henüz evlenmek istemediğimi söylersem beni dinler mi?
- Well, not just yet, but soon. - Where?
- Nereye gidiyorsun?
She's just not used to the school yet... so...
Henüz okula alışamadı hepsi bu... bu yüzden.
Actually... I'm not planning to go back to London just yet.
Aslında, henüz İngiltere'ye dönmeyi düşünmüyorum.
i'm not ready to stop for pie just yet.
Henüz, yemek için duracak durumda değilim.
I'm afraid not just yet.
- Korkarım ki henüz değil.
I'm not ready for him just yet.
- Henüz ona hazır değilim.
not just you 78
not just one 31
not just 59
not just now 40
not just mine 17
not just for me 25
not just me 102
not just that 80
not just him 21
not just for you 19
not just one 31
not just 59
not just now 40
not just mine 17
not just for me 25
not just me 102
not just that 80
not just him 21
not just for you 19
not just us 28
just yet 19
yet somehow 19
yet here we are 31
yet here you are 18
yet again 70
yet here i am 23
not jealous 17
just yet 19
yet somehow 19
yet here we are 31
yet here you are 18
yet again 70
yet here i am 23
not jealous 17