Not kill him traduction Turc
1,000 traduction parallèle
We're gonna catch him, not kill him.
Onu yakalayacağız, öldürmeyeceğiz.
I was only having a little drink... i did not kill konrad, i tell you i did not kill him.
Biraz içki içiyordum... Konrad'ı öldürmedim. Öldürmedim diyorum!
I tell you, i did not kill him!
Konrad'ı ben öldürmedim.
You did not kill him.
- Onu öldürmüş olamazsın.
Do not kill him!
Onu öldürme!
I do not kill him.
Onu öldürmem.
Why not kill him in Hamburg, his birthplace?
Niye kurbanınızı Hamburg'ta, doğduğu yerde öldürmediniz?
He knew I would not kill him, not until...
Onu öldürmeyeceğimi biliyordu, silahların...
You sound disappointed you did not kill him yourself, huh?
Sesindeki üzüntü, onu sen öldüremediğin için mi?
But I did not kill him.
ama ben onu öldürmedim.
And I tell you, if the longhorns do not kill him... then the wolves and the winters will.
Ve sana söylüyorum, eğer onu Longhorn'lar öldürmezse kurtlar ve kış öldürecek.
Do not kill him yet.
Daha öldürmeyin.
But do not kill him yet.
Ama şimdilik sağ kalsın.
The man means to kill me, I'm asking Mr. Charles not to let him do it.
Adam beni öldürmek istiyor. Ben de Bay Charles'tan engel olmasını istiyorum.
Confound it. If they kill him, he's not the man for the job.
Onu öldürürlerse, bu işin adamı değil demektir.
I want only for you to believe that I pray it will not have to be and then I know I will have to kill him.
Şuna inanmanızı isterim ki bunu yapmak zorunda kalmayayım diye çok dua ettim ve sonra O'nu öldürmek zorunda olduğumu gördüm.
But i did not kill him.
Ama öldürmedim.
If not I will kill him!
Yoksa onu öldürürüm!
And, gentle friends, let's kill him boldly, but not wrathfully.
Bari dostlarım, yüreğimiz sarsılmadan öldürelim onu.
I told you not to kill him. Not to kill him?
Sana onu öldürmemeni söylemiştim.
- I'll kill him. - No, Taza, you must not.
- Onu öldüreceğim.
Kill him tonight, not tomorrow.
Bu gece öldürün, yarına bırakmayın.
Promise not to kill him?
Onu öldürmeyeceğine söz verirmisin?
- How chance the prophet could not have told me, I being by... that I should kill him?
- Efendimiz. - Peki nasıl oldu da bu kâhin, ben de oradayken benim kendisini öldüreceğimi bana söylemedi? *
Yeah, we gotta learn him not to kill anybody.
Evet, ona kimseyi öldürmemeyi öğretmeliyiz.
I'm not going to let you kill him.
Onu öldürmenize izin vermeyeceğim.
And if she didn't kill him, I'm not an accessory to murder.
Ve eğer o öldürmediyse, ben cinayete yardımcı olan biri değilim.
When he came face to face with Harris-san... he had not the will to kill him.
Harris-san ile yüzleştiğinde onu öldürmek istemedi.
Not to kill him.
Onu öldürmek için değil.
You talked last night and again today how you'd like to kill this Baxter and, in a technical sense, not murder him.
Dün gece Şu Baxter'i nasıl da öldürmek istediğini anlattın, bugün de onu yineledin. teknik anlamda onu öldürmek değil, tabii.
- Not fight. Kill him.
Dövüşmeyeceğim ama onu öldüreceğim!
That's the way to kill a man, not thank him.
- Öyle mi? Bu, bir adama teşekkür etmek değil onu öldürmektir.
You're not supposed to kill him.
Onu öldürme!
Did he / it not force him / it to kill?
Değişik bir hikaye olabilir mi?
It's not him I'll kill.
Birini öldürmek istersem, sana soracak değilim!
If not, he said he'd kill him, didn't he?
Eğer ödemezse çocuğu öldüreceğini söyledi değil mi?
Our orders are not to kill him.
- Emirlerimiz, onu öldürmeyi içermiyor.
I really did not intend to kill him that day.
O gün niyetim onu öldürmek değildi.
I do not murder, I kill him.
Cinayet işlemedim, adamı öldürdüm.
- Not only did she kill him, but when I think of that poor horse...
- Yalnız adamı öldürse neyse, ama o zavallı atı düşündüğümde...
I'm not going to let you kill him.
Onu sana vurdurtmam.
Tonight, I'm not in the mood, but if someone follows me, I kill him.
Bu gece, havamda değilim, ama beni takip eden olursa, onu öldürürüm.
It was him he wanted to kill, not you.
Onu öldürmek istedi ve öldürdü, seni değil.
Tell your friend that if he tries that again, I shall shoot him, not to wound but to kill.
Dostuna söyle bir daha denerse, yaralamak için değil öldürmek için ateş ederim.
He didn't say to kill him or not to kill him.
Öldürün veya öldürmeyin demedi.
After you kill him I'll be like you pack up my sword and not kill again
Onu öldürürsen, ben de öldürmeyi bırakırım! Kılıcımı mühürler, bir daha dövüşmem!
Kill him first, not me!
Önce onu öldürün, beni değil.
Why not just ask me to kill him?
Neden doğrudan öldürmemi istemiyorsun?
He made it difficult not to kill him.
Onu öldürmemi çok kolaylaştırdı.
I'm not fool enough to kill him and put my head... in the lion's mouth!
Onu öldürüp kafamı aslanın ağzına sokacak kadar deli değilim!
I would feel remorse, and you must not forget that, even if I didn't kill him, I did think about killing him.
Hoşçakal dedim ve çıktım. Ona ne oldu bilmiyorum. Size anlatmak istediğim şey buydu.
not kill 18
kill him 1144
kill him now 35
himself 154
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
kill him 1144
kill him now 35
himself 154
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26