English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ N ] / Not red

Not red traduction Turc

1,224 traduction parallèle
Not Red's Pong. I don't think you should be going...
Red'in Pong'u olmaz Gitmemelisin diye düşünüyorum...
I'm not Red.
Homer'ım.
They're brownies, not red blood cells.
İçinde çikolatalı kek ve fındık var, alyuvar değil.
- Not Red Dwarf, though, cos, um...
- Sadece Kızıl Cüce'yi görmedim, çünkü...
But it's brown, not red.
Ama kırmızı değil, kahverengi.
Meaning we're two red-blooded American teenagers who, weeks ago made the enlightened decisions not to keep our bodies to ourselves.
Yani biz, kanı kaynayan iki Amerikan genci, haftalar önce vücutlarımızı kendimize saklamamamız için kararlar aldık.
Red, I told you not to sell that. Give it to me. I'll just...
Red sana bunu satma demiştim, şunu bana ver de eve geri götüreyim.
- I'm not telling Red.
- Red'e söylemedim ki.
Oh, that was not funny, Red.
Bu hiç komik değildi, Red.
Thank God you're not Santa Claus, Red.
Tanrıya şükür ki Noel baba değilsin Red.
I'm NOT taking him back Red!
Onu eve almayacağım Red!
Red, that was NOT nice!
Red, bu hiç hoş değildi!
But I'm not clear how this is an urgent matter for the American Red Cross.
Ama benim anlamadığım bu konunun Amerika Kızılhaç'ı ile ne ilgisi var.
I mean that's a red. I mean it's not a red red but it's that's a red. That's a red.
Yani bu kızıl, yani kızıl kızıl değil ; ama bu yine de kızıl sayılır.
You saw the girl standing at the station... but you did not see her red bridal dress... the henna on her hands the sindoor on her forehead...
Sen, istasyonda duran kızı gördün... Fakat kırmızı gelinliğini, alnındaki sindoor'u ve ellerindeki kınayı görmedin.
We will take Rite of Offering Red... only that we are not offering.
Sonra sen ve ben kırmızı akışın gerçekleşmesini sağlayacağız. Sadece akan bizim kanımız olmayacak.
- they're are not the ones i usually get asked for - you don't have the red ones either, shaped with reservoir tips gee, it's the purple ones that are shaped with the reservoir tips.
- Genelde onlardan pek istemezler. - Bunların üzerinde şekiller olan, kırmızı olanları yok mu? Ayyy, şekilli olanlar mor renkliymiş!
- You ´ re not from the Red Cross?
- Kızılhaç'tan değilsiniz, değil mi?
The red muslin cloth of yours... should not slip out of your body
Bu giydiğin muslin kumaş... Bedeninden kaymayacak
Uncle Billy was paying maintenance for a red-haired child, not his by his first wife.
Billy Amca kızıl saçlı bir çocuk için nafaka ödüyordu, kendisinin değil ilk karısının çocuğuna.
Red was his colour. Not mine.
Kırmızı onun en sevdiği renkti, benim değil.
I will not give you a single red cent.
Ve ben sana tek bir zırnık vermeyeceğim.
Well, I'm not going to ring in the new year in a Little Red Cabin.
Peki, ben de Yeni yılı bir Little Red kabinde geçirmeyeceğim.
There's, let's see, the guy with the mustache smokes-a-lot lady, some kids I've seen and the red-haired guy who does not like to be called Rusty.
Bir bakalım... Bıyıklı adam var, çok sigara içen kadın var, birkaç çocuk var, bir de kızıl saçlı Rusty diye seslenilmekten hoşlanmayan adam var.
This eye's not quite red enough yet.
Şu gözüm yeterince kızarmadı.
A Red Match does not end until one of the competitors is killed.
Bir Kırmızı Maç, rakiplerden birisi ölünceye kadar devam eder.
Red's not a jerk.
Red, dallama değil.
Hey, guys, I really cracked Red up today... and not by tripping or getting wet or vomiting.
Hey millet, Bugün gerçekten Red'i çıldırttım... ve kovalamadı, ıslatmadı veya kusmadı.
Red, putting him out on the street is not the solution.
Red, onu sokağa atmamız sorunu çözmez.
If, uh, Red thinks that I'm not good enough to live in this house... then I guess I'm not.
Red, bu evde yaşamak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyorsa sanırım öyleyimdir.
If I tell Red, then he's gonna be a hypocrite for kicking you out... and not making me go with him.
Red'e söylersem, seni kovup, beni de seninle göndermeyeceği için ikiyüzlü duruma düşecektir.
Maybe not. but a glass of red wine sounds good right now.
Belki öyle oldu ama bir kadeh kırmızı şarap güzel gider.
Oh, Red, you haven't been hunting in ages... not since the accident.
- Red, sen uzun zamandır avlanmıyorsun, şu kazadan beridir.
I'm not insisting you take up smoking... but I thought it would give you some incentive. There is nothing sexier than smoke billowing proudly... out of a woman's hot, red, engorged nostrils.
Bir kadının ateşli, kırmızı, büyümüş burun deliklerinden gururla dışarıya doğru çıkan dumandan daha seksi bir şey yoktur.
- It's not too red. Yes, it is.
- Hayır pişmiş.
Oh, no, not this little red hen.
Hayır hayır, böyle durumlarda işe yaramıyor.
- Not feeling it. Blood red.
- Evet, hissetmeliyim.
Not one single red cent!
Tek bir kuruş bile!
The passionate must be careful averting their eyes... so they are not blurred by the rusty red dust.
Tutku dikkatli bir şekilde gözlerden uzak tutulmalıdır. Ki insanın gözünü paslı kırmızı bir toz bürümesin.
You not only owe me 100 % of that map, but for the next 50 years you have to kiss my red, rosy, puckered crack.
Haritanın tamamını borçlanmakla kalmıyorsun aynı zamanda kalçalarımın kırmızı yanaklarını öpmek zorunda kalacaksın.
Not a dime in the pocket and wants to know the whereabouts of the Red Fort.
Cepte bir 10 sent bile yok önce kırmızı kalenin nerede olduğunu bil.
Jake may not produce the proper enzymes to digest red meat but he'll always be more of a quarterback than Austin.
Jake kırmızı eti hazmedecek uygun enzimleri üretemez fakat o herzaman Austin'den daha fazla santrafordur.
Not a big red blood scab that you get when someone at work, hits you in the head with a fucking Stilson wrench.
İşyerinde birinin kafanıza Stilson marka ingiliz anahtarıyla vurduğunda oluşan Büyük kanlı bir yara değil.
Captain, you may not recognize Protocol Red-Fifteen, but I do.
Protokol Kırmızı-15'i tanımıyor olabilirsiniz ama ben tanıyorum.
Fear not, Red Plague.
Korkma Kızıl veba.
I agree. I'm not sure this is a code red.
KatıIıyorum. Bunun kırmızı alarmlık bir mesele olduğunu sanmıyorum.
You know, big flashing red lights and one of those clocks that counts down like a bomb in a movie, and there's a bunch of coloured wires, and I'm not sure which is the right one to cut,
Yanıp sönen kırmızı ışıklarla ve filmlerde geri sayan bomba saatlerinden biriyle. Bir sürü de renkli kablo olsun. Hangisini keseceğimi bilemeyeyim.
Upper-level demons have a human form, and they bleed red, not green.
Üst düzey iblisler insan formuna sahiptirler ve kanları kırmızıdır, yeşil değil.
There's an ocean full of fresh fish not 15 feet away, but why not try a slab of artery-clogging, hormone-injected, frozen red meat instead?
Ama biz balık yerine kolesterol yükselten, damar tıkayan hormonlu donmuş et yiyeceğiz.
Uh, no. I don't know if he still has your redd foxx album. But that's not really why I was calling.
Hayır, Red Foxx albümünüz hâlâ onda mı bilmiyorum ama bunun bir...
We're not parked in a red zone, are we?
Yasak bir yere park etmedik değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]