Red bull traduction Turc
364 traduction parallèle
They passed down all the roads long ago, and the Red Bull ran close behind them and covered their footprints.
Uzun zaman önce Kızıl Boğa onları kovalayarak yolun altına sürdü onların arkalarından kovalayan Kızıl Boğa, ayak izlerini de sildi.
Red Bull?
- Kızıl Boğa mı?
What is the Red Bull?
Kızıl Boğa da nedir?
Where are the other unicorns, and what is the Red Bull?
Diğer tekboynuzlar nerede ve Kızıl Boğa nedir?
Or was the story of the Red Bull just another of his songs?
Acaba Kızıl Boğa hikayesi kelebeğin şarkılarından biri miydi?
They passed down all the roads long ago, and the Red Bull ran close behind them and covered their footprints.
"Uzun zaman önce Kızıl Boğa onları kovalayarak yolun altına sürdü..." "... onların arkalarından kovalayan Kızıl Boğa, ayak izlerini de sildi. "
Do you speak of the Red Bull?
Kızıl Boğa ile görüşüyor musun?
The Red Bull of King Haggard.
Kral Haggard'ın Kızıl Boğası.
But the Red Bull will know you when he sees you ; so you are safer here.
Ama Kızıl Boğa seni görünce tanıyacak. O yüzden burada emniyettesin.
A butterfly told me of a Red Bull, who pushed all the other unicorns to the ends of the earth.
Bir kelebek bana tekboynuzları çok uzaklara kadar kovalayan bir Kızıl Boğadan bahsetti.
Tell me about the Red Bull.
- Bana Kızıl Boğa'dan bahset.
The Red Bull?
- Kızıl Boğa mı?
I've heard that the Red Bull protects Haggard or else that he keeps him a prisoner in his own castle - there are so many stories.
Kızıl Boğa'nın Haggard'ı ve kalesinde tutsak olarak tuttuklarını koruduğunu işittim. Böyle bir sürü hikaye var.
We are journeying to King Haggard's country to find the Red Bull!
Kızıl Boğa'yı bulmak için Kral Haggard'ın ülkesine gidiyoruz.
Where does King Haggard keep the Red Bull?
Kral Haggard Red Bull'u nerede tutuyor.
Do you think the Red Bull likes card tricks?
Kızıl Boğa kart hilelerini sever mi acaba?
Only saved her from the Red Bull by magic, that's all I've done!
Sadece Tekboynuzu Kızıl Boğa'dan kurtardım. Yaptığım bu.
The Red Bull came for a unicorn, so she had to become something else.
Kızıl Boğa bir tekboynuz için geldi. Bu nedenle onun başka bir şekile dönüşmesi gerekiyordu.
I wish you had let the Red Bull take me.
Keşke beni Kızıl Boğa'ya bıraksaydınız.
And I'm afraid of this human body - more than I was of the Red Bull - afraid!
Korkarım bu insan vücudu benim için Kızıl Boğa'dan daha tehlikeli olmasından korkuyorum!
She must take the king's way down to the Red Bull.
Kralın yolunu Kızıl Boğa'ya göstermeli.
Only then will you find the tunnel that leads to the Red Bull's lair, har har.
Sadece o zaman sizi Kızıl Boğa'nın inine götürecek tüneli bulacaksınız, hah ha.
The Red Bull gathered them for me one by one, and I bade him drive each one into the sea!
Kızıl Boğa onları benim için birer birer topladı ve ona her birini tek tek denize sürmesini emrettim!
They are afraid of the Red Bull.
Kızıl Boğa'dan korkarlar.
I said to the Red Bull,
Kızıl Boğa'ya dedim ki :
So the Red Bull caught them.
Böylece Kızıl Boğa onları yakaladı.
Come on. Ask me how to find the Red Bull.
Hadisenize, Kızıl Boğayı nasıl bulacağınızı sorsanıza.
Well, if you should happen to remember the entrance to the Red Bull's lair as well as you remember wine -
Pekala şarabı hatırladığın gibi Kızıl Boğa'nın ininin yolunu hatırlarsan...
You just walk through it and the Red Bull is on the other side.
Siz sadece arasından geçin, Kızıl Boğa diğer tarafta duruyor.
To meet the Red Bull, you have to walk through time.
Red Bull'la karşılaşmak için zamandan geçiş yapmalısınız.
Down to the Red Bull!
Kızıl Boğa'nın olduğu yere!
Now there's no way back and no way out but through the Red Bull's passage.
Artık geri dönemeyiz. Kızıl Boğa'nın olduğu yerden başka çıkış yolu yok.
I used to have a dream, over and over, about standing at my window in the middle of the night and seeing the Bull, the Red Bull
Hep bir rüya görüyordum, sürekli aynı şeyleri. Gece yarısı pencerenin önünde otururken Boğa'yı, Kızıl Boğa'yı görüyordum.
The Red Bull has no care for human beings.
Kızıl Boğa'nın insanlarla bir sorunu yok.
Can you get me a can of Red Bull while you're there?
Bana biraz köfte getirir misin?
You come in here drinking your Red Bullshit, you stink like booze, you're out all night partying, and that's okay.
İşe Red Bull içip, alkol kokarak geliyorsun.
Kids today like Red Bull and Jackass. "
Günümüzün çocukları enerji içeceklerini ve ( MTV ) Jackass'i seviyor! "
I'd sure love a room like that I'm surprised the court hasn't ordered you to be in a room like that
Bana bir iyilik yap, bir Red Bull'la güzel bir kolye getir bakayım.
For another 30 years the sun will rise on the world of the Sioux the world of Red Cloud and Sitting Bull, the world of Jim Bridger, pioneer, hunter, scout, American. "
" Bir sonraki 30 yıl güneş Sioux'ların dünyası üzerinde yükselecek,.. ... Red Cloud'un ve Sitting Bull ( Oturan Boğa ), nın dünyasında, Ve aynı zamanda ; Öncü, Avcı, İz sürücü ve Amerikalı :
Besides, little bublichki, wearing license here, that is like waving, you should excuse the expression, red flag in front of bull.
Ayrıca, küçük bublichki şurada kimliğiyle duran. İfadenin kusuruna bakma ama bu, bir boğanın önünde kırmızı bayrak sallamak gibi bir şeydir.
It's like waving a red flag to a bull.
Boğaya kırmızı bez sallamak gibi bir şey.
You can't even put on a red blouse. There was a bull who didn't like the color?
İnsan şu şehirde istediğini giyemiyor!
You see, I had to set a red rag to a bull.
Bakın, boğayı kızdıracak kırmızı bir bez gerekti.
Red Terwiliger and his Brahma bull called Tornado.
Red Terwiliger ve boğası Tornado.
Schmendrick will find a way down to the Red Bull. He has been searching every day.
Her gün bunun için araştırıyor.
In the red corner, weighing an even 261 pounds, gold medallist and undefeated world amateur champion from the Soviet Union, the Siberian Bull,
Kırmızı köşede, ağırlığı tam tamına 1 36,7 kilo olan, altın madalya sahibi ve hiç yenilmemiş dünya amatör boks şampiyonu Sovyetler Birliği'nden.
I'm a bull, I like red.
Ben Boğa burcuyum, kırmızı rengi çok severim.
And in financial news, the bull was annihilated today with bears leaving a sea of red behind them for the third straight day and no one on either side could say how it started in the first place.
Finans haberlerinde ise, boğalar ayılar tarafından yokedildi arkalarında kızıl bir deniz bırakarak ve 3. gün sonra her iki taraf da bunun nasıl başladığını hatırlamadığını söyledi.
I know, but I see that red and I just want to go after it like a bull.
Biliyorum, ama kırmızıyı görünce boğa gibi peşinden gidesim geliyor.
You know that. That'd be like a red rag to a bull.
Boğanın önünde kırmızı sallamak gibi olur.
A common misconception is that a bull will charge when shown the color red.
Yaygın bir yanlış inanış, boğanın kırmızıya hücum ettiğidir.