English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ O ] / Of course you do

Of course you do traduction Turc

2,464 traduction parallèle
No, of course you do.
Evet, tabii ki var.
- I love her. - Of course you do!
- Elbette seviyorsundur!
Of course you do.
- Elbette anlarsın.
Of course you do.
İstiyorsun tabi.
Of course you do,'cause all you guys want to do is tear down the system until you actually need it.
İstersin tabii. İşiniz düşene kadar sisteme kafa tutuyorsunuz ama!
Of course you do.
Tabii ki gider.
Of course you do!
Tabii ki konuşuyorsun!
Of course you do.
Tabii ki seversin.
Of course you do.
Tabii hatırlarsın.
Of course you do.
- Tabii edersin.
Of course you do.
- Tabii ki seversin.
Of course you do.
Nasıl unutabilirsin ki?
Of course you do.
- Tabii ki.
Of course you do, Jim.
Seversin tabii, Jim.
Of course you do.
Senden de bu beklenirdi.
Hello, Megan, of course you do.
Uyan Megan! Elbette tanıyorsun.
Well, of course you do.
Hepimiz üzülüyoruz.
Yes, of course you do, I'm sure you enjoy it.
Evet, tabii ki var. Sevdiğine de eminim.
Of course you do!
- Tabii ya!
Of course you do.
Tabii ki düşünürsün.
Of course you do.
Elbette tanıyorsundur.
- Yeah - Of course you do.
Elbette vardır.
Of course you do. Yeah, so, sometimes I just need some space to chill.
Bazen azıcık keyif çatacak bir yer lazım.
Of course you do.
Tabii.
Well, of course you do, Because you think you'll never find somebody like her again and you ruined it.
Tabii ki onu geri istersin çünkü bir daha asla onun gibi birini bulamayacağını, her şeyin içine ettiğini düşünüyorsun.
Do you want me to make this go away? - Of course I do.
Bu acının gitmesini sağlamamı istiyor musun?
What do you mean, "of course not"?
"Tabii ki yok" derken ne demek istiyorsun?
Of course, if you do kick it, then you get to be famous for another two, maybe three weeks.
Tabii hastalığı yenersen iki üç hafta daha çok ünlü olursun.
Of course not, you dipshit, Why would she do that?
Elbette ki hayır seni bok çuvalı. Neden bıraksın ki?
Of course I do, you dork.
Herhalde seni aptal.
If you say so. Of course I do.
- Elbette öyle.
You would do that for me? Of course.
- Benim için bu zahmete girer misin?
- I believe he was on to something that could change the course of history, and I want to be part of that change. - Do you?
Tarihi değiştirebilecek bir şeyin peşinde olduğunu söyleyebilirim ve ben de bunun bir parçası olmak istiyorum.
What do you mean, "Of course"?
Ne demek "tabii ki"?
Of course, sir. Do you recognise him?
- Onu tanıyor musun?
Mrs Jenkins, you were in your chair this morning having your tea. Do you remember? Of course I remember.
Bayan Jenkins, bu sabah sandalyenizde oturmuş çayınızı içiyordunuz.
Of course, do you think I'm stupid?
Tabii ki, beni salak mı sandın?
Do you remember the Moritz? Yes, of course.
Moritzi hatırlıyor musun?
Of course you're gonna do great.
Tabii ki başarılı olursun.
Of course, you do get a fair bit of torque steer.
Tabii ki tork yüzünden direksiyon biraz dönüyor.
What do you have to consider of course, there is always an ah you just look like he knows the
Sen düşünür müydün yoksa? Ben düşünceli biriyimdir! Sen de her şeyde çokbilmişlik taslıyorsun ama!
I'm fond of Matthew, of course, but you do realise this means Mary's marriage will be delayed?
- Tabii ki Matthew'e çok düşkünüm ama Mary'nin düğününün gecikeceğinin farkında mısın?
My colleagues swear by you, of course they've never fully explained what it is you do for us.
Meslektaslarim senin icin yemin ediyorlar ama bizim icin ne yaptigini tam olarak bize soylemiyorlar.
Do you mind if I take a nap here? Of course!
Burada biraz kestirmemin bir sakıncası var mı?
Of course not, but you'd still do it.
Ama yine de kovardın.
Of course there is that one little thing I have to do that you don't get to know about, because I am adorable.
Ama benim yapmam gereken bir şey daha var ve sen bunu bilmeyeceksin çünkü ben harikayım.
What do you say? Yes, of course
Ne dersiniz?
Oh, for the fun of it, and because, uh, of course, deep down, you secretly do wanna be a bridesmaid.
Eğlence olsun diye ve çünkü gizlice sen de nedimesi olmayı istiyorsun.
Of course, what do you want?
Elbette, Ne istiyorsun?
I'm sure you conduct yourself in a certain way - at your office. - Well, of course I do.
Eminim ki ofisinindeki olaylarla ilgileniyorsundur.
- Of course I do. Are you kidding me?
- Tabii ki hatırlıyorum, şaka mı yapıyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]