Of course you will traduction Turc
970 traduction parallèle
- Of course you will.
- Elbette iyileşeceksin.
Yes. Yes, of course you will be.
Evet, elbette iyi karşılanacaksın.
- Of course you will.
- Tabii ki.
Of course you will.
Tabii ki bulacaksın.
Of course you will.
Elbette ki.
Of course you will.
Elbette.
Of course you will, Carol.
Tabii ki koyacaksın, Carol.
Of course you will, Sister... and if you ever need anything, no matter what it is... or wherever you happen to be...
- Elbette, Rahibe. Herhangi bir şeye ihtiyacınız olursa, ne olursa olsun, her neredeyseniz... Evet.
- Of course you will.
- Tabi ki bulacaksın.
- Of course you will.
- Elbette gidersin.
Of course you will.
İşte öyle.
Of course you will of this house.
Bu evde bir dakika daha kalamam efendim.
Of course you will, Lester.
- Ona ne şüphe Lester.
If you see anybody, of course you will call the police.
Eğer birini görürseniz, polisi aramaktan çekinmeyin.
- Of course you will.
- Tabii ki yapacaksın.
Yes, of course you will.
Evet, elbette.
Of course, I'd like to help you but the celebration for the Ziggurat will continue for another week.
Elbette yardım etmek isterim ancak Ziggurat kutlaması bir hafta daha sürecek.
"You will, of course, honor us with your company?"
Tabii ki varlığınızla bizi onurlandıracaksınız?
- Of course not. If you do, will you be back tomorrow night?
Gidersen, yarın gece döner misin?
Of course, if it will help you, dear.
Sana iyiliği dokunacaksa çağırırım elbette hayatım.
Of course, you know what this will mean when you get caught.
Elbette, yakalandığın zaman bunun ne mânaya geleceğini biliyorsun.
You understand, of course, it wouldn't be technically correct for me to introduce you. He will present himself to you.
Onu sana tanıştırmam doğru olmaz o kendisini sana tanıtacak.
Please. Of course we will not give you up.
Tabii ki sizi ele vermeyeceğiz.
Now I'm forced to confront you with this American but, of course, if you will assure me that you...
Bu Amerika'lıyla sizi yüzleştirmek zorundayım, ama elbet siz temin ederseniz...
I am sorry, but when you wrestle again, Mr. Kirby, you will of course not wear your glasses.
Affedersiniz ama Bay Kirby, bir daha güreşirken... gözlüğünüzü çıkarın.
Of course, I'm sure you will
Tabii ki, eminim oynarsın.
As to whether murder was committed in the course of the robbery... that you will determine by the evidence.
Cinayet suçunun soygun sırasında işlenip işlenmediğine delillere istinaden karar vereceksiniz.
But, of course, you will.
Ama kesinlikle hatırlayacaksın.
- Will you really? - Of course I will, up to a certain point.
Belirli bir noktaya kadar tabii ki.
Of course, not with a degree that you could get here, but you will do well whatever it is.
Elbette orada derece yapamazsın, ama yaptığın her neyse iyi yapabilirsin.
You realise, of course, that you will one day, inevitably.
Bunun er geç mutlaka olacağının farkındasın herhalde.
You will, of course, sir, accept my ambulance.
Lütfen ambulansımı kabul edin, efendim.
- Will you help me push the cart? - Of course, Mara.
- Arabayı itmeme yardım eder misin?
" Of course, I'm hoping that you will at last strike it rich.
" Tabii ki, sonunda iyi bir maden bulmanı umuyorum.
Period, of course, you understand... Pamela, remember, it's not clothes that will make this part.
Pamela, dinle, bu rolü oynamak kostümlerden öte bir şey.
Of course, you will clearly understand, sir... that all communication between yourself and my daughter... must cease immediately from this moment.
Şu andan itibaren kızımla aranızdaki tüm iletişimin kopması gerektiğini anladığınızı sanıyorum bayım.
It was divine knowing you. We will see you later, of course.
Seni tanımak büyük bir şerefti, tabii ki yakında görüşeceğiz.
Will you go see the order of the course?
Koşuyu görmeye gidecek misin?
Of course, you understand I can't pay you while you learn, but you'll have a nice bed to sleep in and a stove to cook a little supper, and in the morning, you will open the shop and sell a few buttons and pins and, uh... be my little helper, huh?
Elbette, anlayacağın gibi sana ödeme yapamam fakat uyumak için iyi bir yatağın, çorba pişirmek için bir mutfağın olur. Sabahları dükkanı açarsın... Biraz düğme ve iğne satarsın benim küçük yardımcım olursun, ne dersin?
Not right away, of course, but one day you will.
Hemen değil, tabii, ama bir gün bağışlayacaksın.
- Of course, you will.
- Elbette görüşeceksiniz.
Will you meet me there? Of course I will.
- Tabii, buluşurum.
Of course, you will.
Tabii ki yapacaksın.
And well, you will, of course, join the baron in Baden-Baden.
Tabii, Baden-Baden'de barona katılacaksınız.
If your jewels are stolen, you will be paid, of course... but we couldn't replace the sentiment and affection... you have for those particular pieces.
- Çalınırsalar, ödeyeceğiz. Ama onlara karşı olan duygusal bağınızı karşılayamayız.
The Embassy will help you, of course.
Elçilik size kesinlikle yardım edecek.
But of course, I'll do my best, as I'm sure you will.
Ama tabii elimden geleni yapacağım. Sizin de yapacağınıza eminim.
Of course, it will. Let me give you another cup of tea.
- Size bir fincan daha çay koyayım.
You will write, of course, when you can?
- Zamanın olduğunda bana yazarsın herhalde? - Elbette yazarım, tatlım.
This will be an old story to you, of course, but it's all new to me, so take your time.
Acele etmeyin.
Those selected by you will, of course, pool their interviews with the entire press corps and we will furnish you all necessary photos.
Seçilenler tabii ki yapacakları görüşmeleri... tüm basın mensuplarıyla paylaşacaktır. Size bütün gerekli fotoğrafları da vereceğiz.
of course 48716
of course not 6388
of course you can 486
of course you do 750
of course i do 1281
of course i can 204
of course you don't 199
of course i will 266
of course i am 561
of course it is 783
of course not 6388
of course you can 486
of course you do 750
of course i do 1281
of course i can 204
of course you don't 199
of course i will 266
of course i am 561
of course it is 783