One last thing traduction Turc
1,062 traduction parallèle
I've got one last thing I have to do at school and then...
Okulda yapacak bir işim var ve sonra...
let me teach you one last thing.
Sana son bir şey öğretmeme izin ver.
- Oh, Cindy, one last thing.
Bir şey daha.
There is one last thing.
Son bir şey daha var.
One last thing?
Bir şey daha.
Broder, one last thing.
Son bir şey daha.
One last thing.
Son bir şey.
One last thing, gentlemen.
Son bir şey beyler.
There's just one last thing you can do for me.
Ama benim için yapabileceğin son bir şey var.
One last thing :
Son bir şey daha :
One last thing, Collie.
Son bir şey, Collie.
So, one last thing.
Son bir şey.
One last thing.
Son bir şey daha.
One last thing, though.
Son bir şey aslında.
Well, that wraps it up, but there's one last thing.
Herşey tamam fakat son birşey var.
But there is one last thing you still have to do, and you better do it right because I'm not going to rest till I have what is rightfully mine.
Fakat hala yapabileceğin son bir şey var ve onu da doğru yapsan iyi olur çünkü benim olanı alana kadar rahat etmiyeceğim.
One last thing, Doctor.
Bir şey daha, doktor.
I know we've had our disagreements but can you do this one last thing for me?
Anlaşamadığımız konular var... ama benim için bu son işi de yapar mısın?
One last thing.
Bir şey daha.
And, child, one last thing.
Ve çocuğum, son bir şey daha.
- One last thing.
- Son bir şey daha.
- One last thing, Mrs. St. George.
- Bir şey daha var Bayan St. George.
Now, one last thing.
Bir şey daha var.
One last thing.
Son bişey ".
One last thing :
Son bir şey daha.
Oh, one last thing.
Son bir şey daha.
Oh, one last thing.
Bir şey daha var.
One last thing, captain.
Son bir şey, kaptan.
IF THAT'S ALL, I HAVE ONE LAST THING
Bu sessizlik, bana müzik gibi geliyor.
One thing I do know is that our paper company lost $ 1 10m last year.
Bildiğim tek şey kağıt şirketimiz geçen yıl 110 milyon $ kaybetti.
When it comes to girls, Ralph's only interested in one thing.
Kızlarla karşılaştığında Ralph sadece bir şeyle ilgilenir.
The last thing I need now is one of your lectures!
- Bana akıl öğretme.
Well, you won that one, Malone. But that's the last thing you're going to win.
Bunu sen kazandın, Malone.
Anyway, you'll forgive me if I yawn a bit during today, but what with one thing and another, I didn't get too much sleep last night.
Bugün esneyip durursam beni bağışla lütfen. Dün doğru düzgün uyuyamadım.
He came out in his robe last night when the foreigners were making that racket. He didn't do one thing.
Paterson dün gece o sesi... duyup evinden çıktığında... hiçbir şey yapmadı.
ONE LAST THING.
Son bir şey.
The Van Star One, launched last Februay, just for this thing, that's all.
Van Star 1, geçen şubatta uzaya gönderildi, yalnızca bu şey için, bu kadar.
Last thing I remember, I was down on one knee waiting on an overflowing glacier of a woman.
Hatırladığım son şey bir dizim yerde buzdağını andıran bir kadının çökmesini bekliyordum.
I think the best thing to do is to put her where no one can find her, like you did last time.
Sanırım yapılacak en iyi şey onu hiç kimsenin bulamayacağı bir yere yerleştirmek. Tıpkı son kez yaptığın gibi.
One last plan to make the whole thing right and leave her in the clear.
Her şeyi düzeltip onu temize çıkaracak son bir plan.
One last thing. - What is he doing?
Bu ne yapıyor?
I'll listen to you one last time, but if this thing doesn't work..
seni son bir kez daha dinleyeceğim, ama işe yaramaz ise..
One thing I do know is that our paper company lost $ 110 million last year.
- Ve hala anlayamıyorum. - ( gülüşmeler ) Bildiğim tek şey kağıt şirketimiz geçen yıl 110 milyon $ kaybetti.
One last thing, Commander.
Son bir soru, Yarbay.
The last thing I really remember clearly was being near the elevators and getting sprayed by one of those rats.
Çok net olarak son hatırladığım şey asansörün yakınlarındaydım ve o farelerden biri tarafından spreylendim.
Kate, Kate, before you go to sleep there's just one last funny thing I want to tell you...
Kate. Kate uyumadan önce sana söylemek istediğim komik bir şey daha var.
If there's one thing you can count on, it's that I am the last to be told about anything that happens on this ship.
Eğer kim diye soracak olursan, bu gemide meydana gelen olaylardan en son haber alan kişi benim demektir.
But as I face you... I realize it can mean only one thing.
Ama seninle karşılaştığımda... anladım ki, bu sadece bir tek anlama geliyor.
In this human world there is no end and no beginning the scripture returns to its precious box at last Everyone of you will have a wish To know one thing in future
bu insanların dünyası başlar ve sonlanır kutsal kitab dönüyor sonunda kıymetli kutu herkesin bir dilegi var şey biri gelecegi biliyor bu tuhaf!
The one good thing that comes out of this is that my father had the opportunity to see me play my last basketball game, and that means a lot to me.
Mutlu olduğum bir şey var ki, o da babamın... beni son maçımda izleyebilmiş olması. Bunun anlamı büyük.
Frasier, um, before you go, there's one last thing you could help me with, not that you haven't helped me a lot already.
Frasier, gitmeden önce, bana yardım edebileceğin bir şey daha var.
one last time 155
one last chance 28
one last question 77
last thing i remember 30
last thing 22
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things will get better 22
one last chance 28
one last question 77
last thing i remember 30
last thing 22
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things will change 18
things have changed 201
things like 24
things could be worse 16
things to do 42
things are looking up 44
things are going well 18
things are great 27
things fall apart 17
things will change 18
things have changed 201
things like 24
things could be worse 16
things to do 42
things are looking up 44
things are going well 18
things are great 27