English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ O ] / One last time

One last time traduction Turc

2,108 traduction parallèle
Let me meet her one last time
Son bir kez onu görseydim.
And drawing on what little reserves he had left, he forced himself up and tried to hunt one last time.
Ve elinde kalan az kaynakların tükenmesiyle kendini zorladı ve son bir kez avlanmayı denedi.
So I asked to meet with him before the eugenics meeting to try one last time to reason with him!
Onunla öjeni toplantısından önce buluşmak istedim, son kez onunla anlaşmayı deneyecektim.
I wish I could see my mom one last time, so I can say, "This is all your fault!"
Keşke annemi son bir kez görebilsem, "bunların hepsi senin suçun!" diyebilirim.
I came home one last time to try to convince her of my innocence before I ran for good.
Eve son kez geliyorum, onu masum olduğuma ikna etmeye çalışacak ve sonra gidecektim.
All right, I'm gonna go freshen up one last time, and then we'll go talk to Pamela.
Son kez temiz hava alacağım sonra Pamela ile konuşacağız.
Once george told me that the roundup was imminent, I made sure I could see you one last time.
George toplama işleminin yakında yapılacağını söylediğinde seni son bir kez görmek istedim.
And we could have one last time together.
Böylece son bir kez görüşmüş olurduk. Tatlım...
Ken, please, can you just come over here and hear me out - one last time?
Ken, lütfen son bir kez buraya gelip söyleyeceklerimi dinleseniz olmaz mı?
I stand in corners, alone, lonely, waiting, always for one last time.
Köşelerde beklerim, yalnız,... kimsesiz,... temkinli,... her zaman son olması umuduyla.
Mr. President, let me appeal to you one last time to let this remain a matter for the intelligence services, which have been managing this without interference for decades.
Sayın Başkan izin verin iş istihbarat servislerine intikal etmeden son bir kez size durumu arz edeyim. Yıllardır bununla hiçbir müdahale olmadan uğraşıyorlardı.
No, he isn't, we just appreciate a little closure before we say good-bye to Grover's Corners one last time.
Hayır, oyalamıyor, son kez Grover's Corners'a veda etmeden önce küçük bir kapanış hoşumuza gider.
Strabinsky, if you help us this one last time, you have my word that we will not find you a third time.
Strabinsky, bize son kez yardım edebilirsen sana söz, seni üçüncü kez bulmayacağız.
Please, let me talk to her one last time.
Lütfen son bir kez onunla konuşmamı sağla.
Ms. Unten, Please help me one last time.
Bayan Unten lütfen bir seferlik bana yardım edin.
May I be allowed to see the stars one last time?
Yıldızları son bir kez görmeme izin var mı?
I'd give anything to make love to her one last time.
Son seviştiğimizde ona bir şey verecektim.
He said he wanted to be together one last time, but I didn't want to, so...
Benimle son bir kez daha birlikte olmak istedi ama ben istemedim.
One last time, to be clear, sir, this will be our last window.
Son kez haber vereyim, efendim bu son fırsatımız.
You took the wrong pill so that we could make love again one last time before you died.
Yanlış ilacı aldın böylece sen ölmeden önce Son bir kere daha sevişebilelim.
I'll ask you one last time.
Son kez soruyorum?
Thought I should see my dad one last time.
Babamı son bir kez görmem gerektiğini düşündüm.
One last time.
Son bir kez daha tekrar edelim.
It's like he reached out from the grave to deny me one last time.
Şerefsiz herif. Sanki mezardan çıkıp son defa beni reddetmiş gibi.
I have to see the ladies one last time Before i head out of town.
Şehir dışına çıkmadan bayanları bir kez daha ziyaret edeyim.
One last time?
- Son kez olsun mu?
I'll ask nicely one last time.
Son kez nazikçe soracağım.
One last time i need your help, boss after i stop, man i swear that i stop you never hear about me, never
Son kez yardımına ihtiyacım var, patron. Adamı durdurduktan sonra yemin ederim, ben de duracağım. Bir daha beni asla görmeyeceksin.
It would have been good for the people to see you compete one last time.
Son bir defa daha karşılaşmanı görmek insanları mutlu ederdi.
The worst. My mother was a nurse at the state hospital in Vermont and that was the last time I saw so many retarded people in one building.
Annem Vermont devlet hastanesinde hemşireydi ve o zamandan beri bu kadar geri zekâlıyı aynı binada hiç görmemiştim.
Last time we waited for weeks and weeks, and this one's tomorrow!
Geçen sefer haftalarca beklemiştik ama bu yarın!
The last time Liam was seen alive was on one of your cruises about a month ago.
Liam canlı olarak son kez, bir ay önce, sizin gemi turlarınızdan birinde görülmüş.
When is the last time you actually did one of them?
En son ne zaman bir tanesini yapmıştın?
When's the last time you saw one of these?
- Bundan en son ne zaman gördün?
Well, unfortunately, I only got to meet her one time.
Ne yazık ki kızınızla bir kere karşılaştım.
Next time I drop out, I've got one last shot at this.
Bir sonraki çıkışında tek bir şansım kalacak.
So although tiny wormholes do exist, and it may be possible to inflate one some day, it won't last long enough to be of use as a time machine.
Bu yüzden, minik solucan delikleri olmasına rağmen ve bir gün birini genişletmenin mümkün olabileceğine rağmen, bir zaman makinesi gibi kullanılacak kadar uzun kalamayacak.
Guess who wanted a helicopter this time last week and now, thanks to Spacestar Ordering, has one? Ah, Jen!
Jen.
For the last time, can I or can I not sleep with one of you?
Son kez soruyorum, birinizle yatabilir miyim yatamaz mıyım?
Just looking at my ceiling one last time.
Sadece son kez tavana bakıyorum.
When's the last time we had two stranglings in one day?
- En son ne zaman bir günde iki boğulma olayımız olmuştu? - Üzülme.
I hope you're not back for an encore because last night was a one-time thing.
Umarım tekrarlamak için gelmemişsindir çünkü dün geceki şey tek seferlikti.
I don't remember the last time you weren't the first one out of the door in the morning.
En son ne zaman sabah şu kapıdan ilk çıkan sen olmadın, hatırlamıyorum bile.
This is the last time I take one of these jobs.
Böyle bir işi son kez yapıyorum.
I think we have the time for just one last question.
Son bir soruya vaktimiz var galiba.
If this is a waste of time- - last one.
Bu boşa vakit kaybıysa- - Sonuncu.
There might be time for one last request.
Son bir istekte bulunmanız için zamanınız olmalı.
There's time for one last prayer.
Son bir istek için zamanınız var.
Last time I checked, it was one of my men who had holes burned into him.
En son baktığımda, vücudunda delikler olan benim adamımdı.
Last time someone came in here, she nearly killed me, which, frankly, would be better than going through another one of these DVDs.
Son kez biri içeri girdiğinde beni öldürecekti neredeyse. Açıkçası şu DVD'leri incelemektense ölmek işime gelirdi aslında.
Last time this one was on the beach is because he fell off the deck.
En son sahile çıktığında iskeleden düşmüştü.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]