English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ P ] / Post office

Post office traduction Turc

1,431 traduction parallèle
- Telegram boy at the post office.
- Postaneye işe başvuruyorum.
If the post office are taking on the likes of you,
Eğer postaneye senin gibileri alıyorlarsa cidden umutsuz...
If the whole of Ireland was dying of hunger, I wouldn't touch this money in the post office.
Eğer bütün İrlanda açlıktan ölüyor olsaydı bile bankadaki bu paraya dokunmazdım.
Aunt Aggie. Nine pounds. Maybe for my post office clothes.
Ve Aggie teyzem tam dokuz paund, belki de bana işe başlarken aldığı giysiler için.
You take this book and you go to the Post Office and you get your giro.
bununla postaneye gidin ve giro'nuzu alın.
Once the kids are in school, Louise can go back to the post office.
Çocuklar okula başladığında, Louise de postanedeki işine geri dönebilecek..
Fired workers are shooting each other at the post office.
Kızgın işçiler postahane de birbirlerine ateş etmiş.
This was at the post office box... without a return address.
Bu posta kutusundaydı. Gönderenin adresi belirtilmemiş.
I had a dream last night. You went into a post office and just opened fire with your shoe.
Dün gece bir rüya gördüm, sen bir postahaneye girip ayakkabılarınla ateş açmaya başlıyorsun.
"The Gateway for Lost Souls is under the post office"?
Kayıp Ruhlar Kapısı postanenin altında mı?
So I risk my future to stand in line at the post office and then traipse five miles through wilderness carrying a stupid package?
Yani ben geleceğimi postanede sırada bekleyerek ve sonrasında beş mil boyunca ıssız bir yerde öylece yürüyüp aptal bir paket taşıyarak mı riske atıyorum?
Ok. That would be the post office.
Postaneden gönderiliyor.
It's a converted post office in Fletcher's Cross.
Eskiden Fletcher's Cross'un posta ofisiymiş.
The post office.
- Posta ofisine.
I saw a converted post office. And?
- Postaneden eve dönüştürülen o yere gittim.
First the school, then the post office, and now this.
Önce okul, sonra postane, şimdi de bu!
Richard. Claire and Reg Williams, who used to run the post office. Ian Eastman.
- Angela, ben, Richard Claire ve Reg Williams ki kendisi eskiden postanede çalışırdı.
She worked for me at the post office, over 30 years ago. She died young.
30 yıl önce postanede benim için çalışmıştı.
He used to run the post office.
Eskiden postane müdürüydü.
Jennifer Bryce worked in the post office.
Jennifer Bryce postanede çalışıyordu.
But it's an a. m. Time stamp, which makes it likely it was mailed either from the post office itself or from one of the 21 boxes that has an a. m. Pick-up.
Zaman mühürü gündüz, yani ya postaneden ya da gündüz toplanan 21 posta kutusundan birinden yollanmış.
Settle down, children. Now, who's ever wondered how the post office works?
Postanedeki işlerin nasıl yürütüldüğünü hiç merak ettiniz mi?
Welcome to your post office.
Postanenize hoş geldiniz.
At least I scared the bejeebles out of that little girl at the post office.
En azından postanedeki o küçük kızı korkudan altına işettik.
At the post office with Goran, loads of guys look.
Göran'la postanaye gittiğimizde bir sürü adam bakıyor.
It's not like everyone at the post office...
Postanadeki herkes olmasın.
- The post office forwarded it from his apartment.
- Posta, dairesinden, buraya yollamış.
So you're calling from the post office?
Beni postaneden mi arıyorsunuz?
The poor thing was calling from the post office.
Yazık, beni postahaneden arıyordu.
For that amount go to the post office and... get as many stamps as you like.
O parayla sadece, postaneye gidip hoşuna giden pullardan alabilirsin.
No post office in your Assam?
Assam'da postane yok muydu?
"and we had the two post office girls " and we left only
Postacı iki kadın vardı bayılınca bıraktık onları.
I } We're the United State's Post Office. We care...
Biz Birleşik Devletler Posta Ofisi.
Why have you come to our lonely small town, which has no post office and very few exports?
Neden bizim postanesi olmayan ve çok az ithal ürün alan Küçük yalnız kasabamıza geldiniz?
Two and a half months ago, you were going to the post office.
İki buçuk ay önce postaneye gidiyordun.
She's lucky that wasn't intercepted By some junkie working for the post office.
Keş bir posta çalışanı tarafından el konulmadığı için şanslıymış.
You have got to tell the post office that you have moved.
Taşındığını postaneye bildirmelisin.
Post office box...
Posta kodu...
- No openings at the post office?
- Postanenin kadrosu dolu muydu?
I want you to put that on every TV station, post office, and fax machine in Arizona and the southwest.
Arizona'daki ve güneybatıdaki bütün postanelere ve faks makinelerine bu çocuğun resimlerinin gönderilmesini istiyorum.
- # Post Office Box 30452 # #
- Posta kutusu 30452.
You know, they've got perfectly clever girls working like post office clerks.
Bilirsin, postanede gibi çalışan çok zeki kızları var.
She sent me to the post office.
Beni postaneye gönderdi.
- At the post office.
- Postanede.
- The post office?
- Postane?
I waited almost an hour at the post office.
- Postanede neredeyse bir saat bekledim.
A library, post office and a decent restaurant.
Bir kütüphane, postane, ve düzgün bir restaurant.
To get them, he sent the orders to a post-office.
Kargoya siparişleri göndermiş.
Tell me the post-office.
Kargodan bahset.
Yes, but that post-office girl dumped him
Evet, fakat şu postanedeki kız onu terk etti.
Which is Ironic because my mom works in an office Post, began in 1987, file...
Aslında anlamlı, çünkü annem 1987'den beri postahanede çalışır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]