Put the phone down traduction Turc
303 traduction parallèle
I feel fine. put the phone down.
Hemen kapat telefonu!
Put the phone down!
Ahizeyi yerine koy!
- Put the phone down, Cap.
Telefonu kapat, Yüzbaşı.
Put the phone down, Chuck.
Telefonu kapat Chuck.
- I don't know. He put the phone down.
Telefonu kapattı.
Norman, put the phone down this instant!
Norman, derhal telefonu kapat!
Put the phone down and raise your hands.
Telefonu yerine koy ve ellerini kaldır.
Put the phone down.
Telefonu bırak.
Please put the phone down.
Lütfen telefonu bırak.
Put the phone down.
Telefonu kapat.
We can't put the phone down for a minute, can we?
Bir dakikalığına telefonu bırakabilir miyiz?
- Put the phone down.
- Bırak şu telefonu.
Put the phone down and secure the apartment.
Telefonu bırak ve evi emniyete al.
- Put the phone down!
Kapa telefonu!
Put the phone down!
- Lütfen!
Put the phone down! Put it down!
Telefonu bırak!
Put the phone down!
Bırak şu telefonu!
Hey, hey, put the phone down.
- Bırak o telefonu. Ne o?
- Put the phone down.
- Telefonu yerine bırak.
Put the phone down.
O telefonu kapat.
And then she put the phone down.
- Sonra da telefonu kapatmış.
I put the phone down from you and he showed up, saw I was upset.
Seninle konuştuktan sonra geldi. Beni üzgün halde gördü.
Put the phone down and get out of the library now.
Telefonu kapatıp, derhal kütüphaneyi terk etmeni istiyorum.
Ulbricht put the phone down and said in German, 'It's all over! '
Ulbricht telefonu bıraktı ve kendi lisanında "Artık bitti!" dedi.
Put the phone down Luke!
Telefonu yerine bırak! - Luke!
- Put the phone down.
- Telefonu kapat.
Put the phone down!
Telefonu bırak!
I put the phone down, turned to David, , and said Markus sends his love,
Telefonu kapattım, David'e döndüm ve Markus'un sevgilerini gönderdiğini söyledim.
Put the phone down, I'll call you back.
Telefonu kapat, seni arayacağım.
Please, don't put the phone down.
Lütfen, telefonu kapatmayın.
- Please, don't put the phone down.
- Lütfen telefonu kapatmayın!
Put down the phone.
Telefonu koy.
- Put down the phone. - What?
- Ahizeyi yerine koy.
Put down the phone!
Sana kapat diyorum!
Put down the phone, I say!
Sana kapat diyorum!
Just tell her to put down the phone and walk straight out the front door.
Ona sadece sunu soyle, ahizeyi biraksin ve yavasca on kapidan disari ciksin.
You will put down the phone... cross over to the balcony... and dive into the pool below your window.
Telefonu yerine koyacaksın, balkona geçecek ve pencerenin altındaki havuza dalacaksın.
Look, put down the phone.
Telefonunu kapatın.
You can put down the phone now.
telefonu bırakabilirsin artık.
Put down the fucking phone and listen to me!
Kapa şu boktan telefonu ve beni dinle!
Put down the phone.
Bırak telefonu.
Put down the phone, please.
Polisi arama.
Put down the phone.
Ahizeyi yerine koy.
- Jesse, phone the police. - Put the gun down.
- Jesse, polisi ara. - Silahı bırak. - Kapa çeneni.
Just take it easy. Put the goddamn phone down.
Sakin ol, o lanet olası telefonu da bırak.
Simon, put down the phone.
Simon, telefonu kapa, tatlım.
Simon, put down the phone.
- Simon, telefonu kapa, tatlım.
- No, he asked me... Put the fucking phone down!
- Onu bulmamı istedi...
Roberto, worried with my phone call, the same killjoy as ever... came up to my house, put the door down and rescued me in time.
Telefon konuşmamızdan endişelenen Roberto, her zamanki gibi tüm eğlenceyi mahvetti... evime geldi, kapıyı kırdı ve beni tam zamanında kurtardı.
- Just put down the phone,
- Telefonu bırak.
Put down the phone and nobody gets hurt.
Telefonu bırak ve kimse incinmesin.
put the kettle on 29
put the 21
put these on 107
put them up 37
put the camera down 18
put the bag down 18
put them on 95
put the knife down 102
put the gun down 802
put the fucking gun down 22
put the 21
put these on 107
put them up 37
put the camera down 18
put the bag down 18
put them on 95
put the knife down 102
put the gun down 802
put the fucking gun down 22