Quite so traduction Turc
2,407 traduction parallèle
Quite so.
Aynen öyle.
And finally, I wouldn't have presented it quite so proudly.
Ve son olarak, yaptığım şeyi bu kadar övünerek göstermezdim.
But see, things haven't been quite so clear for me.
Ama bak, işler benim için aynı şekilde gelişmedi.
Now it doesn't seem quite so funny.
Ama artık bu hiç de komik görünmüyor.
Well, I-I've never been quite so happy being referred to as a gender-neutral pronoun.
Bu şekilde ifade etmeniz inanın beni çok gururlandırdı.
Well, I hadn't seen you guys in quite some time, so I told Sarah that I would really love to bring Paige over.
Uzun bir süredir sizi göremiyordum çocuklar, o yüzden Sarah'ya, Paige'i - bırakabileceğimi söyledim. - Duyduk.
And just like that, kids, My baggage didn't seem quite so heavy anymore.
Böylece çocuklar yüküm eskiye nazaran hafiflemişti.
That's the janitor, but I don't remember him looking quite so green.
Bu bina görevlisi ama bu kadar yeşil olarak hatırlamıyorum.
And I also don't think you should be spending quite so much time with Gordon.
Bir de Gordon ile bu kadar vakit geçirmemen gerektiğini düşünüyorum.
When I was a kid, in not quite so ancient times, we were told that everything is made out of atoms.
varlığın yaratıldığı maddeler dört temel elementten oluşur.
So I suppose that means that they plan on being together for, oh, quite some time.
Sanırım bu da oldukça uzun bir süre birlikte olmayı planladıkları anlamına geliyor.
I'm not quite so naive.
Bu kadar saf olamazsın.
Not all Japanese people are quite so rational.
Japon halkının tamamı çok da öyle mantıklı değildir.
Nobody could work out quite how they could propel themselves across the surface of the water so quickly.
Kimse, kendilerini suyun yüzeyinde bu kadar çabukça ileriye doğru itmelerini nasıl yaptıklarını çözemiyordu
I always thought, being a southerner, I always thought that going up north, it was dreary and dark like that, so I was quite happy to shoot it that way.
Bir güneyli olarak... kuzeye gitmenin kasvetli ve karanlık olacağını düşünürdüm.
Ah no, Sae-chan is quite busy with her part-time job lately, so we haven't any time to...
Yok, Sae-chan işi tüm vaktini alıyor gibi son zamanlarda. O yüzden hiç vakit bulamıyoruz...
Well I'm at this age already, so it's quite embarrassing.
Bu yaşa gelmişim, biraz utandırıcı ama...
- As you've so diligently discovered, hank, quite fatal.
Senin de sonunda öğrendiğin gibi Hank, oldukça ölümcül.
So that would be quite a step up from being a...
-... yukarı doğru büyük bir adım olur- -
So I think it's quite a fascinating prospect that the methane we see in Mars's atmosphere might just be produced by organisms like Archaea, living below the Martian surface.
Yani oldukça büyüleyici olasılıkla Mars atmosferinde gördüğümüz metan Mars yüzeyinin altında yaşayan Archaea gibi organizmalar tarafından üretildi.
So it was later in the evening and and things have progressed quite a bit cause I remember we all got pretty lit at this point.
Sonra saat geç olmaya başladı. İşler baya bir ilerledi çünkü hepimizin kafasının güzel olduğunu hatırlıyorum.
Well, you caused quite a stir when you blew into town. Oh. So, everyone except for me you would have hurt.
- Gelişin kasabayı heyecanlandırdı ben yapmasam da sana zarar vermek isteyenler olabilir.
Quite obviously, so do I.
Bu çok açık, tabi benim de.
So you watched her for... for quite a while then.
Yani bir süreliğine onu izledin.
I don't think you should be spending quite so much time with Gordon.
- Bence, Gordon'la bu kadar çok zaman geçirmemelisin.
He was ripped from my body. And afterwards, I was fighting for my life and my sanity, So I couldn't quite focus on who the father was.
Sonrasında da hayatım ve akıl sağlığım için mücadele veriyordum yani babasının kim olduğuna odaklanamazdım.
Infrared is basically light that's not quite red, and so you don't see it, but we interact with it as heat.
Kızılötesi temelde ışık, oldukça kırmızı değil ve böylece görmüyorum, ama biz etkileşim ısı olarak onunla.
Well, I'm quite arty, so I like that about it.
Biraz sanat düşkünüyüm, o yüzden bu yönünü seviyorum.
So why not leave? Many of your kind live quite comfortably In the South Florida area known as gator alley.
Senin türün için Florida'nın güneyindeki timsah geçidi denen yer oldukça uygun.
So it's quite simple, really.
Bu yüzden, bu kadar basit.
I know what's going on, but von Humboldt had no idea, so this must have been quite literally a major shock for him.
Ben ne olduğunu biliyorum ama Von Humboldt'un hiçbir fikri yoktu. Bu yüzden bu, gerçek anlamda onun için çok büyük bir şok olmuş olmalı.
And so it took us quite a while to show that, yes, you can do that.
Ve bunun yapilabilecegini göstermemiz oldukça uzun bir süre aldi.
So, I hope you'll agree that Mr Westhouse is quite safe here and all our systems are more than adequate.
Bay Westhouse'ın burada oldukça güvende olduğu fikrine katılacağınızı umarım ve sistemimizin oldukça yeterli olduğuna.
I've told you the sample is quite safe... ( Don't be so bloody naive!
Size numunenin bütünüyle güvende olduğunu söyledim.
I read your, uh, book... during my criminology class at u.T., so this is quite a thrill.
Texas üniversitesinde suç bilimi dersini alırken kitabınızı okumuştum o yüzden çok heyecanlandım.
Well, Dyson finds them quite tedious, So I'm always looking for a more enthusiastic plus one.
Dyson çok sıkıcı olduklarını düşünüyor bu yüzden, ben de genelde daha istekli birini arıyorum.
Simon was concentrating so hard on not getting a boner, that he was oblivious to what can only be described as quite a serious wardrobe malfunction.
Simon, erekte olmamak için konsantre olurken tam anlamıyla tarif etmek gerekirse büyük bir frikik veriyordu.
Well... umm... there are lots of b... bad rumours about her, but... I t... think she's quite nice, so...
Biliyorsun onun hakkında kötü söylentiler dolanıyor, ama ondan a-aslında hoşlanıyorum.
I don't quite know how to apologize for something like this, but... I'm so sorry.
Böyle bir şey için nasıl özür dileyeceğimi bilmiyorum ama çok özür dilerim.
So, if you're out in space, you would get quite a dose of radiation, if you were in one of these CMEs.
Dolayısı ile uzaydaysanız, Aşırı dozda radyasyona maruz kalırsınız,
Sometimes things that seem so fantastic are actually quite simple.
Yani, bazen uçuk görünen şeyler aslında o kadar basit ki.
So, how can you tell the difference between a really old dead Viking and a not quite as really old dead English settler?
Peki çok eski bir Viking cesediyle hiç de o kadar eski olmayan bir göçmenin cesedini nasıl ayırt ettiğini de söyleyebilir misin?
But instead, you choose to make up this, quite frankly, ridiculous lie about paying your neighbour so that your friends can use his toilet?
Ama bunun yerine, açık açık, arkadaşlarının tuvaletini kullanması için komşuna para ödediğin hakkındaki komik yalanı mı uydurmayı mı seçtin?
I nearly lost my wife, so I identified with the book quite strongly.
Yakın zaman önce karımı kaybettim o yüzden kitapla aramda sağlam bir bağ oldu.
The colony is still in the beginning stages of development so it's still quite dangerous.
Koloni hala inşaasının ilk aşamalarında ve bu ortam hala tehlikeli.
Mr. Donaldson had a heart attack, so his arteries won't be quite as clean as mine, but you'll get the basic idea.
Bay Donaldson kalp krizi geçirdi bu yüzden atardamarları benimkiler kadar temiz değildir, ama temel fikri anlarsın.
Coleridge left quite quickly after he moved here, so Robert Southey had his wife and Coleridge's wife and another Fricker sister living here, plus the children, so he was the only man looking after all these children
Coleridge o adam buraya taşındıktan hemen sonra çekip gitti. Yani Robert Southey'in karısı vardı ve Coleridge'in karısı ve çocukların üstüne başka bir kız kardeş de burada yaşıyordu. Yani o da bütün çocuklara bakan tek kişiydi eşleri de öyle.
I don't think so quite yet.
Henüz pek eken olacağını sanmıyorum.
That would quite fit the bill if she hadn't so often been ill
Bu yeterdi tabii eğer o kadar hasta olmasaydı
So this is quite nice really.
Bu gayet iyi bir şey.
So am I. It should be quite a match.
Ben de. Sakin bir maç olacak.