English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / Say no more

Say no more traduction Turc

1,161 traduction parallèle
Snap, snap, grin, grin, wink, wink, nudge, nudge, say no more!
- Şak şak, sırıt sırıt, kırp kırp bip bip, başka söze gerek yok.
Say no more. I understand.
Daha fazla söyleme.
Say no more, come with me to collect the money.
Peki, gel o zaman parayı alalım!
Say no more.
Hiç yorulma!
Say no more, Julie.
Anlaşılmıştır Julie.
Say no more.
Bir şey söyleme.
" Say no more!
Artık konuşma.
Hey there, fellow! Opa, opa! Look around you, say no more thousand eyes are cast upon you through the window of the heart thousand eyes are cast upon you with a smile and jealousy
Hopa hopa hopa hopa sus da bak etrafına yüzlerce göz seni deler kalbin kafesinden geçer yüzlerce göz seni süzer tebessümle, kıskançlıkla
Say no more.
Buna hayır de.
Say no more.
Hayır de.
Say no more
Vakit kaybetmeyelim!
I'll say no more.
Ben de konuşmayacağım.
I'll say no more.
Başka bir şey demiyorum.
No, I'll say no more.
Hayır, başka bir şey demiyorum.
But, you say no more than you are told, or it were better you had never been born.
fakat size söylediklerimizden fazla bir şey söylemeye kalkışmayın yoksa sizi doğduğunuza pişman ederim.
Say no more.
Tamam sus artık.
We'll say no more about it.
Bu konuyu kapatalım artık.
I promise I won't say no more bad swears.
Bir daha küfretmeyeceğim.
- Oh, say no more.
- Tamam daha fazlasını söyleme.
- I'll say no more.
- Daha fazlasını söylemem.
Say no more.
Fazla söze gerek yok.
Say no more, Julia.
Daha fazla konuşma, Julia.
I'll say no more.
Daha fazla konuşmayacağım.
No. I'll say no more.
Daha fazla anlatamam.
- I say no more.
- Daha fazla söylemeyeceğim.
Say no more, but go easy on me, sweetheart, tomorrow we got a lot of driving to do.
Demek ki öyle. Fakat acı bana, tatlım, unutma ki yarın uzun bir yolculuk bekliyor bizi.
We will say no more, hein?
Daha fazla konuşmayalım.
Say no more.
Tamam.
Say no more, little one.
Daha fazla konuşma küçüğüm.
Say no more.
Bu kadarı bana yeter.
No, it's not like, so to say, whatever... more that me and Robi, my husband, we haven't gone dancing for a long time.
Hayır, öyle değil, sanki, her neyse ben ve Robi'den daha fazlası, kocam uzun zamandır dans etmeye gitmemiştik.
I must say, Miss Sherwood, from Dr. Harrison's report, I expected somewhat more severe behavior from you, but I see no reason why you shouldn't be back in front of the camera in no time.
Şunu belirtmeliyim ki bayan Sherwood, doktor Harrison'ın raporuna bakarak, sizden bir parça daha agresif bir tavır bekliyordum.
You gotta draw a line and say, " No more.
Bir çizgiyi çekip "Yeter artık" demeliydin.
Some people say there are no more frontiers left for us to conquer, but then again, some people still go out into the wilderness in search of their dream.
Bazılarına göre keşfedilecek yer kalmamıştır ama yine de bazıları el değmemiş yerlerde rüyalarının peşinden koşarlar
Every haircut, it took about two minutes, no more than that, because there was a lot of women to come in and to get rid of their hair.
Çok sayıda kadının saçını kesiyorduk. Her kesim iki dakikadan az sürüyordu. Çünkü saçı kesilmeyi bekleyen çok fazla sayıda kadın vardı.
Say, uh, the trucks were five, six sometimes standing there, sometimes more. There was no iron rule.
5 ya da 6 tanesi bazen daha fazlası orada bekletiliyordu.
And set up regular guard inspections, say, no more than ten minutes apart.
Düzenli koruma vardiyaları oluşturun araları en fazla on dakika olsun.
I have no more questions, your honor.
Başka sorum yok Sayın Yargıç.
Listen, I'm no expert, but wouldn't a couch in a headshrinker's office be more comfortable?
Dinle, ben uzman sayılmam, ama bir psikiyatrist kanapesi daha tatminkâr olmaz mıydı?
That's easy for you to say, listen to me, it's $ 100,000, no more, no less, and I want a contract.
Senin için söylemesi kolay. Dinle. 100 bin dolar.
I say, I have no more love to give.
Verecek daha fazla sevgim yok.
- You say "no" one more time...
- Bir kez daha "Hayır" dersen..
If the king said no, there's nothing more to say.
Kral hayır dediyse, söylenecek pek bir şey yok.
The women say there are no men any more.
Kadınlar erkek kalmadığını söylüyor.
- I won't say it no more.
- Artık söylemem.
Say no more.
Daha fazla konuşma.
I say, " Mr. Calabrese, we ain't got no more ink pads.
Dedim ki, "Bay Calabrese, maalesef mürekkebimiz bitti."
Look, I ain't got no more to say to you, OK?
Bak, sana söyleyecek başka lafım yok.
I say we will have no more marriages!
Evlilik yok artık diyorum bundan sonra!
Which to me is the more amazing thing, no one ever thought to say that before tonight.
Ayrıca bu bana daha da ilginç geliyor. Bu geceden önce hiç kimsenin böyle bir şeyi söylemeyi düşünmemesi.
I won't say better - there's no need to go to extremes - but your everyday life does become more... familiar.
Daha iyi demeyeceğim, Abartmanın manası yok, ama... günlük hayatınız daha tanıdık görünmeye başlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]