English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / Screw her

Screw her traduction Turc

881 traduction parallèle
That is, screw her.
Bu da onu düzmesi demek oluyor.
Screw her, old man!
Boş ver artık şu kızı, ihtiyar!
She kissed my bush while I helped Paul screw her from behind.
Kız benim vajinamı yalıyordu, ben de Paul'e onu becermesinde yardım ediyordum.
You can screw her before eating her, if you like.
Yemeden önce düzebilirsin, eğer istersen.
If I wanted to screw her, she would be satisfied by now.
Eğer onu düdüklemek isteseydim, çoktan memnun olurdu.
Screw her!
Koyuver gitsin!
She'd never let you screw her.
Seninle asla yatmaz.
I didn't have time to screw her.
Nasıl düzecektim?
I, instead... tonight, I'll go into her room. And I'll screw her!
Halbuki, ben, Bu gece onun odasına gidecem ve sabaha kadar sikecem.
Use the apartment, screw her in peace.
Evi kullan ve huzur içinde s * kişin.
Georges, tell her to go screw herself.
Georges, ona işim oldugunu söyle.
Screw her, I'll really swing, man. "
Onu boş ver, başka kadınlarla olacağım. " dersiniz.
Imagine the poor guy who has to screw her!
Zavallı bir adamın onu becerdiğini düşün!
But if we won't work with Ebenholz, this is where I would land if she found out that I would screw her.
Ama Ebenholz'la birlikte çalışmayıp, kızı bulup onu kazıklamaya çalıştığımızı anladığı anda bizi mahveder.
Screw her until she's exhausted.
Yorgun düşene kadar onu becermeni istiyorum.
You say you could screw her anytime.
Onunla istediğin zaman yatabileceğini söyledin.
I'll screw her right in front of you!
Onu senin gözünün önünde becereceğim!
- Screw her.
- Siktir et onu.
A place at the beach, plenty of beer and food, and I get to screw her night and day, any time I want.
Kumsalda bir yer, bol bol bira ve yemek, gece gündüz, her istediğimde onu düzerim.
Did you screw her?
Sen pompaladın mı?
Well, screw her.
Şey, boşverin onu.
If you're not screwing her, somebody's gonna screw her.
Onu sen tatmin etmiyorsan, başkaları eder.
Man, would I screw her.
Adamım sence onu düzebilecek miyim?
Take that one up the path and screw her.
Şunu yolun yukarısına çıkar ve oracıkta becer.
Listen, Baba Rama, please, let me screw her.
Dinle, Baba Rama lütfen onu becermeme izin ver.
Does he get to screw her first?
İlk onu mu düzer?
Naturally, intending to screw her madly afterwards.
Doğal olarak niyetim yemekten sonra onu deli gibi düzmekti.
Screw her!
Geçir ona!
I was just gonna try and make things better, and, like, apologize, and just wanted to let her know that I didn't, you know, I didn't want to screw anything up or make anything awkward for her.
Aramızı iyileştirmeye çalışacaktım sadece, özür dilemek gibi ve yalnızca ona hiçbir şeyi batırmak veya hiçbir şey için zorluk çıkartmak istemediğimi söyleyecektim.
"Let her catch her breath, Rasmus the Executioner, and loosen the screw a little at a time, as she confesses her sins."
"Cellat Rasmus, günahlarını itiraf etmesi için ipi biraz gevşet de nefes alsın."
But you had to screw the whole thing up!
Ama sen her şeyin içine ettin.
Anyway, the screw got the vet in, you see, and you know what the vet recommended?
Her neyse, gardiyan revire gitti ve bilin bakalım doktor ne önerdi?
After the RSM's testified that I'm useless as a prison officer, followed by every screw he can muster and Williams and...
Başçavuşun cezaevi subayı olarak benim işe yaramaz olduğuma dair ifadesinden sonra bulduğu her gardiyan ve Williams- -
She wants to screw the man of her life, so who do they put her in with, huh?
Hayatının erkeğiyle yatmak istiyor. O zaman kim onu bu filme koydu?
- Come on, screw it to her, boy.
- Sok hadi, oğlum.
Mocenigo : screw, screw, have good health and love whoever loves you.
Mocenigo düzüş, düzüş! Sağlıklı ol ve seni seven her kimse sen de onu sev.
To make up for your screw-up, find Fang Shing and kill her.
Hatanı telafi etmek için,... Fang Shing'i bul ve öldür.
You I could screw anytime.
Sen, seninle her zaman yatabilirim.
I could screw you any amount of times.
Seninle her zaman yatabilirim.
Won't you screw up everything?
- Her şeyi mahvetmeyecek misin?
Jerry, if you call her you'll screw it up.
Onu ararsan, her şeyi mahvedersin.
- You're gonna screw things up! - Shh.
Her şeyi mahvedeceksin!
I suppose you screw your housekeeper every goddamn night!
Sen her gece hizmetçinin üzerinden geçiyorsun sanki!
They fill her with heroin and then they screw her!
Her gün eroin veriyorlar!
I screw her.
Sonuçta, hıyar bizi yalnız bırakıp gitti.
The one older brother had to go and screw it up.
Abin her şeyi batırmak zorundaydı.
She's got "Born to screw" tattooed on her forehead.
Alnında "Düzmek İçin Doğmuş" yazıyor.
If you screw it up this year, that decaying old man, your grandfather... takes everything away.
Kaybedersen eriyip gitmekte olan büyük baban her şeyi alacak.
It's just like that woman to screw this up.
Zaten bu kadından da her şeyi mahvetmesi beklenir.
People always screw up everything they've got.
İnsanlar ellerindeki her şeyin içine ediyorlar.
She'd screw anything wearing pants.
- Pantolon giyen her şeyi becerir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]