Send me a postcard traduction Turc
85 traduction parallèle
Don't forget to send me a postcard from Niagara Falls!
Unutma... Niagara Şelalelerinden bana kartpostal atmayı unutma!
If you ever think of me, send me a postcard.
Beni hatırlayacak olursanız, bir kart gönderin.
But you could send me a postcard of the geisha girls.
Ama bana geyşa kızlı bir kartpostal gönderebilirdin.
You could at least send me a postcard.
- Bir kartpostal gönderseydin bari.
Every now and then send me a postcard.
Bana kart göndermeyi unutma.
Hurry... and when you get there, send me a postcard, if you have the money to buy one.
Elini çabuk tut. Oraya vardığında bana kartpostal atarsın. Tabii kart almaya para bulabilirsen.
Send me a postcard about it.
Bana kart atarsınız.
Send me a postcard. I might answer it.
- Bana kart atarsanız, cevap yazarım belki.
When you're rich and famous, you'll send me a postcard.
Zengin ve ünlü olunca bana bir kartpostal yollarsın.
Send me a postcard, OK?
Bana kartpostal yolla, tamam mı?
Send me a postcard?
Bana posta kartı mı atacaksın?
If you're ever in Des Moines, don't send me a postcard.
Eğer Des Moines'e gidersen bana kart yollama.
- Do send me a postcard.
- Bana bir posta kartı gönder.
Give me a call, Mr. Baker, or send me a postcard.
Beni arayın, Bay Baker, veya kart atın.
And you'll send me a postcard.
Ve bana bir kartpostal yollarsın.
Send me a postcard of a buffalo grazing.
Bana oradan otlayan inek kartpostalı gönder.
You'll send me a postcard?
Bana kart atacak mısın?
And you send me a postcard when you get there.
Oraya vardığın zaman bana bir kartpostal yolla.
Or maybe she was just going to send me a postcard from St. Louis.
Belki de bana St. Louis'ten bir kartpostal yollayacaktı.
Send me a postcard from Marseilles.
Marsilya'dan bana bir kart gönder.
Send me a postcard from Marseilles.
Marsilya'dan bana kart gönder.
No matter where you end up don't forget to send me a postcard so I'll know where to find you to get back my money.
Nereye gidersen git bana kart atmayı unutma. Paramı geri almak için seni nerede bulacağımı bilmeliyim.
Send me a postcard. Okay.
- Bana kart atın.
Send me a postcard, kid.
Kart atmayı unutma ufaklık.
Daddy, will you send me a postcard?
Babacığım, bana kartpostal yollayacak mısın?
When you get there, if you have time send me a postcard.
Oraya vardığında vaktin olursa bana bir kartpostal yolla.
- Send me a postcard.
- Bana kart at.
Well, you're a jerk! Send me a postcard from Bumville!
Serseriköy'den bana bir kartpostal at.
Why don't you send me a postcard from the place where jerks live?
Sende bana bir kart yolla, şeyden... pisliklerin yaşadığı yerden.
YEAH. SEND ME A POSTCARD.
Evet, bana da kart atarsın.
Send me a postcard.
Bana kart at.
Send me a postcard?
Kart at, olur mu?
Send me a postcard.
- Bana kart gönder.
Send me a postcard from the Riviera.
Bana Riviera'dan kart gönder!
You just gonna send me a postcard?
Bana uzaktan kart mı yollayacaktın?
- Because when I talked to him, I told him to send me a postcard.
- Çünkü ona telefonda, bana kart atmasını söyledim.
Send me a postcard.
Bana kart atarsın.
You folks have a good day... and send me a postcard... when it's time for the reunion.
Size iyi günler. Toplantı vakti geldiğinde bana bir kart atın.
Send me a postcard.
Bana kart yollayın.
Can you send me a postcard from the Eiffel Tower'?
Bana Eiffel Kulesinden kart atar mısın?
Send me a postcard from the land of the living.
Yaşayanlar dünyasından kart gönder bana.
Send me a postcard, jerk.
Bana kart yolla pislik.
When you get there, just, uh, you know, send me a postcard of a pool table or something just to tell me that you made it safe.
- Nedir? Oraya vardığın zaman başardığına inanmam için bana bilardo masasının kartpostalını yolla, tamam mı?
Send me a postcard.
Bana kartpostal yolla.
Yo, Lilah, send me a postcard.
Lilah, bana kartpostal yollamayı unutma.
Send me a postcard.
Bana bir posta kartı gönder.
send me a postcard.
Bana kart yolla.
Send me a postcard.
Kart gönder.
- Send me a picture postcard.
- Bana kartpostal gönder.
Maybe you could send me a telegram or a... postcard or something you know, when you get down there so that I know you made it.
Oraya ulaştığına dair belki bana bir telgraf ya da kart yollayabilirsin. Böylece bilirim ben de.
So, you send me a postcard when you get out.
Çıktığında bana bir kart atarsın artık.