English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / Set it up

Set it up traduction Turc

3,130 traduction parallèle
He set it up about five years back.
Beş yıl önce kurulmuş.
I could set it up for you. Make sure he gives you a good deal.
- Ben ayarlarım
My office will set it up.
Elbette. Şirketim bunu ayarlayacaktır.
But I usually have a student aide help me set it up. Apparently this year he added extra hydrofluoric acid, which is why it exploded.
Genellikle hazırlıkları yapması için yardımcı bir öğrencim olur ve görünüşe göre bu yılki fazladan hidroflorik asit eklemiş ki bu da patlamaya neden oldu.
He set it up. He built it from nothing.
- Burayı sıfırdan yaratan kişi babam.
If Melanie doesn't drop the charges, then... Call porndarosa and tell them to set it up.
Melony olmaz derse..
We'll try to set it up.
Buluşmayı ayarlamaya çalışacağız.
... Extra help to call in to get my infusion room - - to set it up - - you're going to have to send your patients somewhere else.
İnfüzyon odasını düzenlemek için yardıma ihtiyacım var. Hastalarını başka bir yere göndermelisin.
Hurry, set it up.
Hemen hazırlanın.
You need to see that for yourself, fine, set it up.
Gözünle görmek mi istiyorsun? İyi o zaman, simülatörü kur.
- You want me to set it up?
- Kurmamı ister misin?
I'll set it up.
- Ayarlamaları yaparım.
Set it up. We're going to his offices.
Ayarla, onun ofisine gidiyoruz.
Okay, I'll call you, we'll set it up.
- Ayarlamak için ararım.
I don't know. Maybe it was a mix-up in the lab, somebody tried to set him up, it doesn't matter.
Belki de laboratuvarda karışmıştır, biri suçu onun üzerine atmaya çalışıyordur, farketmez.
Jody set it up.
Jody getirdi.
Set up a company With no connection to me, and list it on the stock market, okay?
Aileme haber vermeden borsa senetlerindeki gibi listele, tamam mı?
Well, if it isn't too awkward, I was thinking of inviting them to stay after the party set up.
Eğer çok tuhaf kaçmayacaksa onları partiyi hazırladıktan sonra kalmaları için davet etmeyi düşünüyordum.
I want to set up a camera so I can catch it.
Onu yakalayabilmek için kamera kurmak istiyorum.
But before we go into the ring with them on this, I think it'd be wise if we set up a little insurance policy.
Ama onlara karşı bu konuda masaya oturmadan önce kendimize bir sigorta hazırlamamız akıllıca olur diye düşünüyorum.
I'll go to Baltimore with you for as long as it takes to set you up there.
Oraya yerleşene kadar, ben de sizinle beraber Baltimore'da olacağım.
Got set up in my room, and then he took me to the "bar," which was in our barracks and set down at a table where it was me and about ten other guys.
Odama yerleştim ve o beni "bar" dediğimiz kışlamıza götürdü. Sonra beni bir masaya oturttu, masada on erkek vardı.
It'd take a half hour to set up.
- Hazırlaması yarım saat sürer.
If I tell you I think I'm sick and I need your help and we need to set up a time to talk about it, you'll just assume I'm lying.
Hasta olduğumu söyleyip, senden yardım istesem tedavi planı yapmak için gün belirleyelim desem bu sefer de yalan söylediğimi düşüneceksin.
So I scrambled to get it set up, but later that day, they shipped the dog off to that damn trainer.
Ben de gidip malzemeleri toparladım ama o gün köpeği eğitmene postaladılar.
Yes, but if it's not Gabriel, and he's being set up to look guilty...
Evet, ama Gabriel değilse... -... ve suçlu gösterilmek isteniyorsa- -
She was gonna use it to set him up.
Kocasını içeri tıktırmak için onu kullanacaktı.
Why don't we use it to set her up?
Neden biz onu içeri tıktırmak için kullanmıyoruz?
Your mama battered that gator up and set it to frying.
Annen o timsahı bir güzel vurup bir de üzerine kızartmıştı.
And it was a reporter looking to speak with Rodriguez and set up time for an interview.
Arayan, Rodriguez'le konuşmak isteyen bir muhabirdi röportaja hazırlanma zamanı gelmişti.
But what bothers me about it is that I was set up on that table the same way Travis Marshall was set up on the altar.
Ama beni asıl rahatsız eden başka bir şey. O masaya Travis Marshall'ın taşın üzerine sarıldığı gibi sarılıydım.
Uh, it means if anyone displeases me, I don't help them set up their printer.
Yani birisi beni üzerse yazıcılarını kurmaya yardım etmem demek.
- And while you're at it, set up a meeting with our antsy investors.
- Hazır elin değmişken sabırsız yatırımcılarımızla bir toplantı ayarla.
Actually, it wasn't my decision to set that up.
Aslında, benim fikrim değildi.
I'm gonna set up a little table right here. We're gonna talk about it.
Buraya bir masa koyarım, sonra film hakkında konuşuruz.
So how do we know the way these energy fields were set up, it allows this pyramid to go into another dimension, and travel.
Öyleyse bu enerji alanlarının piramidi başka bir boyuta götürüp yolculuk yaptırdığını nasıl bilebiliriz?
It's true, so it'll check out, and it saves time having to set something up from scratch.
Eğer doğruysa bunu kontrol etmek isteyecek. Altını kazıyacağı birşeyler ayarlamak için bize zaman kazandırır.
Find the IT man who set the system up.
Sistemi yapan teknikeri bulun.
Hey, the account set up in your name, it's been overdraft for some reason. Thoughts? What?
Benim, hesabım kapatılmış
I noticed you set up a business account and a substantial amount of money was taken out of it after the art show.
- Biliyorum hesabı sizinle alakalı Ve hesabından para alınmış
I'll set it all up.
Ben her şeyi hazırlayacağım.
The one that set you up for a fall in Atlantic City and then blamed you for bungling it?
Atlantic City'e büyük bir dava için gönderip sonra da seni bu davayı bozmakla suçlayan kişiyi mi?
It's set up for your sister, too.
Kardeşin için de saldırılır.
The next time you set up any operation in this county or anywhere else, it better not have my goddamn family name on the deed, or, so help me God, I'll lose this star, and the dance we do subsequent to that will not end with you finding Jesus in a hospital bed.
Bir daha bu bölgede ya da başka bir yerde bir düzen kurarsan tapusunun üzerinde ailemin adı olmasa çok iyi olur Tanrı şahidim olsun bu rozeti atarım ve ardından takip edecek dansımız sonrası hastane yatağında senin İsa'yı bulmanla sonlanmayacak.
You set that up like it was about something different.
Başka bir şeymiş gibi konuştun.
Even if it were physically possible to penetrate both skulls with a single bullet, both skulls would have to be in perfect alignment hard enough to set up, even if the victims we're cooperating.
İki kafatasını tek bir mermiyle vurmak mümkün olsaydı bile iki başın kusursuz biçimde hizalanmış olması gerekirdi. Maktuller isteselerdi bile ayarlamak güç olurdu zaten. Niye zahmet etsin ki ayrıca?
We can use it to float the theory there was a third person on the beach that knocked you out, set you up.
Plajda sizi bayıltıp suçu üzerinize yıkan üçüncü bir şahıs olduğunu teoriyi batırmaya kullanabiliriz.
Well, a family trust was set up early last century to maintain it.
Bakımı için geçen yüzyılın başlarında bir aile vakfı kurulmuş.
It was a NATO stay-behind mission, set up to counter a possible Soviet invasion of Western Europe.
Batı avrupada olası bir.. .. Sovyet işgaline karşı NATO'nun stay-behind * göreviydi.
For me, it's all about the set-up the day before.
Ben o işi bir gün öncesinden hallettim.
Yes, we're looking to hire a new firm of consultants and I'd like to set up a meeting with David Trip to discuss it.
Kiralamak için yeni bir danışman firma arıyoruz. Konu hakkında konuşmak için David Trip ile bir görüşme ayarlamak istiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]