Set it free traduction Turc
309 traduction parallèle
Such times I let my mind wander. I set it free.
Bir süre kendimi düşünmeye verdim, kafamı serbest bıraktım.
Sounds kinda nuts, but guys catch these birds so you'll buy one and set it free.
Saçma ama, herifler bu kuşları sen satın alıp serbest bırakasın diye yakalıyor.
Set it free.
Bırak gitsin.
It's a sin, Set it free.
Günah bu, serbest bırak onu
I was going to set it free!
Onu serbest bırakacaktım!
The Golden Pavilion... who'll set it free?
Altın Sayvan onu kim özgür bırakacak?
Someone once said, "If you want something very badly, set it free."
Biri bana "Bir şeyi çok fazla istiyorsan onu özgür bırak."
Don't set it free.
Sakın özgür bırakma.
You just, you know set it free.
Muhtemelen her zaman sıkıcıydı. Sen, sen sadece onu açığa çıkardın.
If you love something, set it free.
Birini seversen, serbest bırak.
Well, we set it free him your koi pond.
Onu serbest bıraktık.
-'Tough it out.'-'If you love something, set it free.'
- "Çekip çıkarın." - "Eğer sevdiğiniz birşeyse, bırakın gitsin."
Later, when it grew strong, she set it free.
Daha sonra, iyice güçlendiğinde teyzem onu serbest bıraktı.
Lift your spirit Set it free
# Yücelt ruhunu, bırak gitsin özgürlüğe doğru #
Honey, it's like that old saying - If you love something, set it free.
Tatlım, eskilerin de dediği gibi "Bir şeyi seviyorsan özgür bırakacaksın."
♪ W ho was it set the darky free ♪
Siyahları serbest bırakan oydu.
- Pestilence will be everywhere! - Were it seven times seven days, no magician's trick will set your people free.
7 kere 7 gün bile olsa hiçbir sihir numarası halkını özgür kılamaz.
The lamp must be thrown into it so he can be set free.
Özgürlüğüne kavuşması için lamba buraya atılmalı.
We'll take it with us for luck and set it sailing free down some river.
Şans için yanımızda götürüp bir nehirde suya salacağız.
Take it and set me free
Parayı al ve beni azat et.
As soon as it is finished, we will set you free and compensate you generously.
Sonuçlandığı zaman, serbest bırakılacak ve cömertçe ödüllendirileceksiniz. Eğer işbirliği yapmak istemezseniz biz de, aşırı derecede kötü olabiliriz. Dikkatli olun.
Then it was you who bribed the guards... to set me free.
O zaman beni bırakan nöbetçilere... rüşvet veren sendin.
We honour thee for it was thee who first set my master free.
Onu ilk özgür bırakan olacağın için seni ödüllendirecektir.
I set the dear thing free thinking it would take to the hills but he returned to search out the man no person could ever find.
Zavallı atı serbest bıraktım, tepelere vurur diye düşündüm ama geri dönüp kimsenin bulamayacağı kişiyi aradı.
- It will set us free.
- Bu bizi özgür kılacak.
To set their minds free so quickly it gives them great energy.
Zihinlerini çabucak serbestleştirmek.. .. onlara müthiş enerji veriyor :
Do you want me to set them free? It's simple
Onları serbest bırakmamı mı istiyorsun?
It was not my intention to set free the Devil.
Şeytanı serbest bırakmak benim niyetim değildi.
It's the only way to break our chains and set ourselves free!
Zincirlerimizi kırıp serbest kalmanın tek yolu bu!
however it happens, When the story dies... the evil is set free.
Nasıl olursa, hikaye öldüğünde kötülük serbest kalıyor.
I am gonna make it my mission to see that our friend Bob is set free.
Dostumuz Bob'u serbest bırakmayı vazifem haline getiriyorum.
A pleasure it'll be to get you out, and set you free with this!
Seni buradan çıkarmak benim için zevktir bununla!
A captive gaze, as you called it, from the early days of the century, set free at last at the end of the century.
O film ya da sizin ifadenizle yüzyılın başından beri hapsolmuş bir bakış. Nihayet yüz yıl sonra özgürlüğüne kavuşan bir bakış.
It was the only way he could devise to set you free.
Seni serbest bırakmak için bulduğu tek yoldu.
If you was on that jury what would it take to convince you to set me free?
Eğer sen... o jüride olsaydın... beni serbest bırakmaya... ne ikna ederdi seni?
- Hoping the truth will set us free... before it kills us.
- Gerçeğin bir ölmeden önce açığa çıkmasını bekliyoruz.
What would it take to get these two and her set free?
Bu ikisini götürüp onu da serbest bırakmanız neye mal olur?
You strike it with your chakram and set me free.
Chakramınla onu vur... ve beni özgür bırak.
They say if you set something free and it comes back you should love it forever.
Derler ki, eğer bir şeyi serbest bırakırsan ve o gene de geri gelirse o zaman onu sonsuza dek sevmelisin.
So, even with your team unarmed, at the enemy's mercy, in the palm of their hand, as it were, one of their own was able to set you free.
Takımınız silahsızken bile, düşmanın merhameti avuçlarında olunca, o zamanki gibi, içlerinden biri sizi serbest bırakabildi.
Press this'Up, Down'button and it'll go up and this'Free set'button, here.
Bu düğmeye basarsanız yukarı gider. Bu serbest ayar düğmesi.
It says Free set.
Üstünde "serbest ayar" yazıyor!
- Find his corpse, it will set you free.
- Cesedini bul, bu seni özgür bırakacak.
It'll set you free.
Seni özgür kılacak.
If you get it right I will set you free.
Eğer bilirseniz sizi serbest bırakacağım.
One of them won't do it But the second will set you free
Bir tanesi yetmez ama ikincisi sizi özgür bırakır.
One of them won't do it But the second will set you free
# Krizlerden ilki sağlamayacak ama ikincisi seni özgür bırakacak #
Even worst if you want to take it seriously, you can't imagine what you have to do to be invisible, the forces you set free with these experiments...
Daha kötüsü ciddiye almaktır, görünmez olmak için ne yapmak gerektiğini düşünemezsin, bu denemelerde serbest bıraktığın güçler çok teklikelidir.
Day and night, a loose confederation of hackers and programmers zaps bits pieces of computer code around the world as it builds the tools to set computer users free using open information and the free exchange of technology to achieve its goals.
Gece ve gündüz, Bir Serbest Birlik Hackerler ve programcılar dünya üzerinde en ufak kodu bile aradılar, bunlar yardımcıdır. bilgisayar kullanıcıları özgür olsun diye açık bilgiler kullanıyorlar ve teknolojiyi özgürce değiş tokuş ediyorlar.
Oh, well, I called for the ring, it came to me, and we set the muses free.
Ah, şey, yüzüğü çağırdım, bana geldi, ve ilham perilerini serbest bıraktık.
It's like that song, if you love someone, set'em free.
Şarkıdaki gibi, birini seviyorsan onu özgür bırakacaksın.
set it up 93
set it down 27
freeze 1975
free 1319
freedom 506
freeman 47
freezing 64
freedman 61
freeway 47
freezer 21
set it down 27
freeze 1975
free 1319
freedom 506
freeman 47
freezing 64
freedman 61
freeway 47
freezer 21
freely 17
freelance 36
freestyle 16
freelancers 16
free beer 19
free food 26
freeze it 76
free as a bird 28
free man 17
free booze 17
freelance 36
freestyle 16
freelancers 16
free beer 19
free food 26
freeze it 76
free as a bird 28
free man 17
free booze 17
freeze frame 16
free card 49
free will 29
free of charge 82
free at last 59
free me 36
free zone 79
free environment 20
freedom of speech 20
freek 37
free card 49
free will 29
free of charge 82
free at last 59
free me 36
free zone 79
free environment 20
freedom of speech 20
freek 37