English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / She was here

She was here traduction Turc

4,086 traduction parallèle
So, she was here.
- Yani buradaydı.
She was here a few minutes ago.
Birkaç dakika önce buradaydı.
She didn't want you to know she was here tonight.
Bu gece burada olduğunu bilmeni istemedi.
Why didn't she want me to know she was here?
Burada olduğunu bilmemi neden istemedi ki?
She was here.
Gitmiş ama.
She was here at lights out.
Işıklar kapandığında buradaydı.
She was here just until now.
Biraz önce buradaydı.
I mean, I've had problems... and Courtney and her mom... but... she was here and she was happy.
Yani, sorunlarımız vardı Courtney ve annesi ama... o buradaydı ve mutluydu.
I felt she was here too.
Buraya gelmemin sebeplerinden biride o.
She was here a second ago.
Daha şimdi buradaydı.
Yes, yes, she was here.
Evet, evet buradaydı.
The only man she ever took any notice of was her brother Charlie. And when she came back here, she did everything for him... if you know what I mean.
Onun önem verdiği tek erkek, kardeşi Charlie idi ve geri döndündüğünde onun için herşeyi yaptı bilmem anlatabildim mi...
She moved here from Brazil with her family. She was 11, and she had never spoken English before.
Ailesiyle birlikte Brezilya'dan buraya taşındıklarında daha 11 yaşındaymış.
You said she was coming back here.
Hani buraya döneceğini söylemiştin.
She was faster than half of the guys out here.
Oradaki adamların yarısından daha hızlı.
A woman who works for the Post is mad at Will for a perceived snub and she's been tweeting about it and that's why someone here was looking at the News Night hashtag.
Post'ta çalışan ve Will'in kendisini hor görüp yok saydığını düşündüğü için ona kızan ve bu konu hakkında tweet atan bir kadın var. Bu yüzden bizden birisi HaberGecesi etiketli tweetlere bakıyordu.
Go tell Jessica she was right and then get Nick Howell in here.
Git Jessica'ya haklı olduğunu söyle ve ardından Nick Howell'ı buraya çağır.
And here she was, crying...
Orada ağlıyordu.
Are you sure she said it was down here?
Aşağıda olduğunu söylediğinden emin misin?
- What was she doing up here?
- Burada ne arıyormuş?
Was she here when her mother collapsed?
Annesi yığıldığında burada mıymış?
It was just a very scary moment when- - when she got sick, because it made us realize that we are here on our own, and that we do have to do whatever we need to do to survive,
Onun hastalandığını görmek bizi korkuttu,... çünkü burada kendi başımıza olduğumuzu anladık. Hayatta kalmak için elimizden geleni yapmamız gerekiyor.
Like, the weirdest thing for me was that she just said that we all should get out of here.
İşin tuhafı, hepimizin buradan gitmesi gerektiğini söyledi.
- She said it was here.
Nerede lan helikopter?
- Asked here only where she was going.
- Tepelere doğru dedi.
She was a patient here.
O buranın bir hastasıydı.
She was here.
O buradaydı.
I had to save the last time she was down here.
Langley de buraya en son geldiğinde kıçını kurtardığım bir ajanı göndermeye karar veriyor.
We hurried over here, and she was by the phone and said Maria was upstairs.
Aceleyle buraya geldik. Signe telefonun yanında, Maria ise üst kattaydı.
In case he was able to get the body of here fast because she was-exsanguinated like the others.
Bunun da diğerleri gibi kanı emilmiş olduğu için Lucassi cesedi burada tutma gereği duymadı.
She was just here, the girl who saved me.
Az önce buradaydı. Beni kurtaran kız.
She should have eaten breakfast Here before she was at work.
İşe gitmeden önce burada kahvaltı edecekti.
- She was gone when we got here.
- Biz geldiğimizde gitmişti.
Were you aware that after Nadira left here, she was smuggled into the US and living under a false identity?
Naidra'nın buradan ayrıldıktan sonra, Amerika'ya gizlice sokulduğunun ve sahte bir kimlik altında yaşadığının farkında mıydınız?
I'm sorry. I didn't know that she was gonna be here. I swear.
Üzgünüm, onun burada olacağını bilmiyordum, yemin ederim.
She was just here.
Az önce buradaydı.
She was laughing on the way here.
Buraya gelirken gülüyordu.
She was only supposed to be here a few days, and it's been three weeks.
Onun burada birkaç gün kalması gerekiyordu. 3 haftadır burada.
He was living here with his mother until she died.
Annesi ölene kadar burada annesiyle yaşıyordu.
She was only doing that because Mr Hayes was here.
Bunu yapıyor çünkü Bay Hayes buradaydı.
When Barbra was doing Fanny, she still had time to sing for the President and Ladybird Johnson, pose for the cover of Tim magazine, and sing "Happy Days Are Here Again" to adoring nightclub audiences all around the country.
Barbra Fanny'yi oynarken Başkan ve Ladybird Johnson için şarkı söyleyecek Time dergisinin kapağı için fotoğraf çektirecek ve ülkenin her yanındaki gece kulübü seyircileri için Happy Days Are Here Again söyleyecek vakti bulmuştu.
Perhaps she was never even here to begin with.
Belki hiç burada bile değildi.
She was here, yes?
Buradaydı, değil mi?
She came down here an hour ago, asking to look at Petty Officer Wells'computer, and she was all "pleas" "and all" thank you " "
Bir saat kadar önce Astsubay Wells'in bilgisayarına bakmak için geldi. Ve sürekli "teşekkürler", "lütfen" diyordu.
I was surprised, after all these years to see she still worked here.
Bu kadar yıldan sonra onu hâlâ burada çalışmasına şaşırdım.
My mom was here all morning, so she's a little tired.
Annem bütün sabah buradaydı, o yüzden yorgun biraz.
Here are about 20 different guys she was planning on hooking up with in the next few days.
Bak burada 20 farklı herifle gelecek birkaç gün içinde takılmanın planlarını yapmış.
Look at her, desperately wishing she was over here at the cool table.
Baksanıza kıza, masamızda olmayı deliler gibi istiyor.
She was killed here.
Burada öldürülmüş.
She claims this was his personal space- - she never came in here.
Bulduğumuz yerin, kocasının özel yeri olduğunu iddia ediyor. Hiç girmemiş oraya.
And she was headed here, and so... you know... here I am.
Ve buraya gelmişti, böylece bilirsin buradayım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]