Special occasion traduction Turc
598 traduction parallèle
It's a special occasion.
Bu özel bir durum.
I've been saving it for a special occasion.
Özel bir gün için saklıyordum.
It seems to be a special occasion for both of us.
İkimiz için de özel bir gün galiba.
You could change the show for a special occasion like this.
- Böyle bir vesile için, şovu değiştirebilirsin.
Yes, tonight's a special occasion.
Evet. Bu gece özel bir durum var.
This is a special occasion.
Bu özel bir gün.
Say fellas. I've got a jug I been saving for a special occasion. This looks like it.
Evet çocuklar, elimde özel durumlar için sakladığım bir şişe var ve şu an tam zamanı görünüyor.
Well I guess Kris was right. This is a special occasion.
Sanırım Kris haklıydı.
Been saving it for a special occasion.
25 yıl önce koymuştum. Özel bir gün için saklıyordum.
And I don't know of a more special occasion than this.
Bundan daha özel bir gün olur mu bilmiyorum.
I've arranged a very special entertainment... for this very special occasion.
Bu çok özel durum için çok özel bir eğlence düzenledim.
Ginnie and I would never allow ourselves this kind of food unless it were a really special occasion.
Ginnie ve ben, özeI bir sebep oImadıkça... ... asIa bu tür yemekIeri yemeyiz.
It's a special occasion something that's happened very rarely since they've been excavating at Pompeii.
Çok özel bir durum... Kazılar başladığından bu yana meydana gelen, en sıra dışı şey.
The very place for a very special occasion.
Tabii. Burası her özel durumda gelinen yer.
This is a special occasion.
Bu özel bir durum.
Oh, maybe just one. It is a rather special occasion.
Bu özel gün nedeniyle bir tane içeyim.
But Charlotte, tonight's a special occasion.
Ama Charlotte, bu gece özel bir gece.
- Saving it for a very special occasion.
Çok özel bir gün için saklıyordum.
- But this is such a special occasion.
- Ama bu özel bir durum.
Is it a special occasion?
Özel bir sebebi mi var?
A very special occasion.
Çok özel bir sebebi var.
Well, this is a very special occasion.
Bu çok özel bir durum.
I wonder if I could have that back and save this for a special occasion.
Acaba onu geri alıp özel bir durum için muhafaza edebilir miyim. Tabi.
It was a special occasion.
Özel bir gündü.
I wonder if I could have that back and save this for a special occasion.
- Yıldönümü için bunu ödünç alabilir miyim?
Not for a special occasion like this.
Bunun gibi özel durumlarda giymem.
For a special occasion, I've been saving... .. cigars.
Özel bir an için sakladığım purolar!
It is for a special occasion.
Özel bir gün için.
I got a joint here I've been saving for a special occasion.
Burada esrar var, özel durumlar için saklıyorum.
Tonight is a special occasion.
Bu gece özel bir geceydi.
- It's a special occasion.
- Özel bir durum.
This is a special occasion - the birthday of our dear friend Gosha.
Bu özel bir gün sevgili arkadaşımız Gosha'nın doğum günü. - Ne doğum günü?
Kurykin went to great pains for this special occasion.
Kurykin'in bu özel günde bütün ağrıları geçti.
Did you buy it for any special occasion?
Özel bir durum için mi aldınız?
Today is a sort of a... special occasion.
Bugün özel bir durum var.
I called the restaurant last night... and told them it was a very special occasion.
Dün akşam restoranı arayıp... onlara özel bir gece olacağını söylemiştim.
- Thank you very much. - Enjoy your dinner. It's a special occasion.
Herkesin güzel giyindiği bir restorana gelmek çok güzel.
In honor of this special occasion we'll have a birthday serenade.
Bu günün önemine binaen doğum günü seranatı yapacağız.
We've been saving it for a special occasion.
Bunu lazım olur diye saklıyordum.
Only unless it's a special occasion... weddings, funerals, stuff like that.
Düğünler, cenazeler ancak onlara gelebiliyor.
NOW YOU KNOW THIS IS A SPECIAL OCCASION.
Şimdi burada olanlar çok önemli bir durum.
THIS REALLY IS A SPECIAL OCCASION.
Bu çok özel bir durum. Jack ve Maria ile...
I've been saving it for a special occasion.
Ben de özel bir güne saklıyordum.
This is a real special occasion.
Bu gerçekten çok özel bir olay.
Amnesty for a special occasion.
Özel bir gün için ateşkes ilan ettik.
No, but seriously, we're all here on this very special occasion... the marriage of my firstborn, Bob, and his lovely bride, Cheryl.
Hayır, ama cidden hepimiz çok özel bir münasebetten dolayı buradayız ilk oğlum Bob'un..... ve güzel karısı Cherly'nin evliliği için.
This is a special occasion.
Bu özel bir görüşme.
We have something very special prepared for this occasion. It was very good of you, Madeline, to humour the whim of a lonely man.
Hazırlanmak için vakit o kadar azdı ki sizin için düşündüklerimin yarısını yapamadım.
now.. for the little magic... excellent our little trap is set let's bring it on them and they Doncan and I let out your mother out of the ship enter forgive me your magesty but I thought that you must like the special desert for the special occasion
Şimdi, biraz sihirle... Harika... Küçük tuzağımız hazır.
I got a special one for the occasion, with a hollow point.
Bu iş için bir tane saklıyorum, yuvarlak uçlu.
It's a special occasion.
Özel bir durum.
occasionally 239
special 302
species 64
specific 50
specifically 474
specialist 32
special ops 30
special delivery 66
special forces 87
special agent 68
special 302
species 64
specific 50
specifically 474
specialist 32
special ops 30
special delivery 66
special forces 87
special agent 68