Stab traduction Turc
3,462 traduction parallèle
All right, our victim has multiple stab wounds to the back.
Pekala, kurbanımızın sırtında bir çok bıçak yarası var.
Helen, what you didn't see were the stab wounds on Creech's back.
Helen, göremediğin şey, Creech'in sırtındaki bıçak yaralarıydı.
You'd stand behind me and stab my back.
Sırtımı döndüğüm zaman beni bıçaklyacak mısın?
The day I attack, I'll make sure I stab your chest!
O gün geldiğinde gözlerinin içine bakarak seni bıçaklayacağım!
Remember I had said... The day I attack, I'll make sure I stab your chest.
Söylediğimi hatırla... o gün geldiği zaman gözlerinin içine bakarak seni bıçaklayacağım.
You ever stab anyone?
Hiç daha önce birini bıçakladın mı?
Did someone stab you in that leg on Halloween?
Cadılar bayramında birisi seni bacağından mı bıçakladı?
I stab him in the chest with one of the knives.
Bıçaklardan biriyle göğsünden bıçaklıyorum.
- Why didn't you stab him?
- Neden onu bıçaklamadın ki?
- Stab him with what?
- Ne ile bıçaklayacaktım da?
Not a very fitting end for such a fine man of the cloth, to be stab-bed with the pointy end of an umbrella.
Bir din adamı için hiç de uygun bir son değil. Şemsiyenin sivri ucunun saplanması.
Nothing like a sweet, little Chuck Runkle coming-of-age story to make you want to stab yourself in the dick. Done.
Chuck Runkle'ın gençlik yılları hikâyelerini dinleyip kendini sikinden bıçaklamak gibi bir hisse kapılmak gibisi yok.
Or will you stab him in the stomach?
Yoksa karnına mı sokacaktın?
If you stab from above, the ribs are in the way.
Yukarıdan saplarsan kaburgalara takılır.
You have to stab from below.
Alttan sokman gerekiyor.
- I'll stab her!
- Bıçaklarım!
I'll stab you with this.
Bunu sana saplarım.
She tried to stab me.
Beni bıçaklamaya çalıştı.
You'd stab your own mother in the back to increase your bottom line.
Kâr haneni artırmak için anneni bile sırtından bıçaklarsın.
So you stab them into deliciousness.
Yani onları lezzetle bıçaklıyorsun.
This all started as some misguided stab at maintaining my dignity.
Her şey onuruma saplanan bıçakla başladı.
Single stab wound to the heart.
Kalbe tek bıçak yarası.
Joel Summers, killed with a single stab to the heart.
Joel Summers kalbe tek bıçak darbesi ile öldürülmüş.
- For kids that light their parents on fire or stab them in the face while they're napping.
Ailelerini yakıp, kanepede uyurlarken anne babalarını bıçaklayan çocukların konduğu bir yer.
Multiple stab wounds, castrated, mutilated and strangled.
Bıçak yaraları. Hadım edilmiş. Uzuvları kesilmiş ve boğulmuş.
Not enough time for someone in a wheelchair to go unseen, up to the 20th floor, stab someone to death and then get back in time for their round.
Tekerlekli sandalyedeki biri için, 20. kata kadar görünmeden çıkıp birini öldürene kadar bıçaklayıp ondan sonra da zamanında dönmek zor olsa gerek.
And stab someone to death.
Ve birini bıçakla öldürmen.
Although not, we hasten to add, actually stab anybody to death.
Eklememiz gerekir ki, gerçekten birini bıçaklamana gerek yok.
No, no, just go to the room long enough to stab someone to death.
Hayır, hayır, sadece birini bıçaklamak için gereken süre kadar odada kalsan yeter.
His carotid opened with a stab of a honed switch-blade?
Şah damarı sustalı bıçak ile deşilmiş halde buludun desem?
I'm gonna leave before I stab a bitch.
Elimden bir kaza çıkmadan gideyim ben.
Stab him.
Ara üstünü.
I stabbed him, and I stabbed him until my arm was too tired to stab him anymore.
Bıçakladım, ve bıçakladım. Ta ki kolumun onu bıçaklayacak tâkati kalmayana kadar.
This is who I am now, the kind of guy that'd stab his best friend in the back.
Artık böyle biriyim. En yakın arkadaşını sırtından bıçaklayacak biriyim.
Some stab wounds and multiple blunt trauma.
Bir kaç bıçaklama yarası ve çoklu travma.
Do you fancy taking another stab at dinner?
Akşam yemeği için bir şişleme daha istermisin?
At least they wouldn't stab him in the back.
En azından sırtından vurmazlar.
Stab wound in the abdomen.
Karnından bıçaklanmış.
Got a prelim cause of death for you- - one stab wound.
İlk belirlemeye göre ölüm nedeni bıçak yarası olarak gözüküyor.
You stab her first.
- Onu önce sen bıçakla.
You just have to take the first stab.
Sen sadece ilk darbeyi vur.
Do these two people look like they're just saying hello or like they're gonna stab each other?
Bu iki insan birbirlerini mi selamlıyorlar yoksa birbirlerini mi bıçaklayacaklar?
Definitely stab.
Kesinlikle bıçaklayacaklar.
They follow him, they jump him, they mug him, and through the violence, he doesn't notice when we stab him in the back of the neck and draw his spinal fluid.
Bu adamlar onu izler, üzerine atlar, saldırır, döver, ve ona ne zaman iğneği batırıp omurgasından sıvı aldığımızdan da haberi olmaz.
Yeah, try it and I'll stab you. Molly!
- Dene seni bıçaklarım
Okay, okay, let me take a stab at this.
Tamam, şunları bir toparlayayım.
Long enough for me to stab it in its throat.
Girtlagini kesecek kadar.
Someplace crowded, and I'll have the knives taken off the table so Lemon won't stab me in the heart.
Şöyle kalabalıkta, bıçakları da masadan kaldırırım. Böylece Lemon beni kalbimden bıçaklayamaz.
So... if you were to stab somebody, what would you use?
Eğer birini bıçaklayacak olsan hangisini kullanırdın?
If Addison leaves a sharp instrument laying around, I just might stab you with it.
Eğer Addison ortada kesici bir alet bırakırsa sana saplayabilirim.
Shall I stab you too?
Seni de bıçaklayayım mı?