That'll be fun traduction Turc
170 traduction parallèle
That'll be even more fun.
Daha da eğlenceli.
We'll go to the Luau for drinks. That'll be fun.
Önce Lou Afrique'e gideriz.
But that's why it'll be fun.
Zevki de burada zaten.
And that'll be the end of any fun I'll have in our marriage.
Ve bu da evliliğimizdeki bütün eğlenceyi yok edecek.
That'll be fun for you.
Orada eğlenirsin.
It'll be fun. And that way, the skirts will think I'm just one of your cool friends.
kızlar beni senin havalı arkadaşlarından biri sanır.
Tell your mom that hopefully it'll be a lot more fun this time around.
Annene bundan sonra çok daha fazla eğleneceğimizi söyle.
That'll be so much fun.
Çok eğlenceli olacak.
- Yeah, well, that'll be fun, too.
- O da keyifli olur.
That'll be enough fun for now, Bill.
Bu kadar eğlence yeter Bill.
It's a relief to eat with a man, and not worry that he'll be frightened. He's fun to be with.
Bir erkekle yiyorsun ve o korkar diye düşünmüyorsun.
I'm not sure this job'll be all that much fun.
Bu hikâyenin bizi eğlendireceğinden şüpheliyim.
"Yes, that'll be fun."
"Evet, çok güzel olacak."
- That'll be fun, won't it? - Yes.
Sana iş yerimi gösteririm.
We'll wait till Chandler gets home. It'll be more fun that way.
Chandler eve dönene kadar bekleriz Öyle daha eğlenceli olur.
- So that'll be fun.
- Bu akşam mı?
- That'll be fun.
- Eğlenceli olur.
- That'll be fun.
- Olur.
- Gee, that'll be fun for Freddie.
Freddie için eğlenceli olur.
- That'll be fun.
- Eğlencelidir.
- Yeah, that'll be a lot of fun.
- Evet, eğlenceli olurdu.
Well, that'll be fun.
Eğlenceli olur.
Besides, it sounds like it'll be more fun than sitting at home watching Regis say, "Is that your final answer?"
Ayrıca evde oturup Regis'in "Son kararınız mı?" demesini izlemekten iyidir.
We'll go back with you, and we'll get room service. That'll be fun.
Tamam, biz de seninle geliriz, odaya yemek isteriz, eğlenceli olur.
Oh, that'll be fun.
- Eğlenceli olur.
Well, we'll never know that now, will we? Now, this is gonna be fun.
Artık bunu bilemeyeceğiz ama, değil mi?
That'll be fun.
Eğlenceli olacak.
It'd be fun to watch you uh... try to manage this case without me, I'll tell you that, yeah.
Bu davayı bensiz çözmeye çalışmanı izlemek eğlenceli olur.
That'll be about as much fun as a lecture on ontological empiricism.
Tabi Lois, bu ontolojik deneyimsellik üzerine bir nutuk kadar eğlenceli olur.
OK, that'll be fun.
Sağ ol!
After we take her away, It'll be fun to see him do this and that to her.
Onu götürdükten sonra, kaptanın ona şunu ve bunu yapışını görmek eğlenceli olacak.
I think it's just a shame about you and Preacher. How much fun do you think it'll be to go to that World Series all by yourself?
Dünya serisini tek başına izlemenin nesi eğlenceli olacak ki?
That'll be fun You're Soo-in and I'm Kyung-hee
Bu eğlenceli olacak. Sen Soo-in'sin ve ben de Kyung-hee'yim.
That'll be fun.
Eğlenceli olabilir.
That having been said, I'm a pretty good guy and I think you'll be pleasantly surprised at how much fun we can have.
Bunu hallettik. İyi biriyimdir ve ne kadar eğleneceğimize çok şaşıracaksın.
It'll just be a little fun between buddies, you know. And you'll never have to call me. Till you're up for another round, that is.
Ve beni asla aramak zorunda değilsin... tekrar istemedikçe.
- Oh-ho. That'll be fun.
- Çok eğlenceli olacak.
I hear that Envy and Pride and them are after them, so it sounded like it would be fun to make off with them, but thanks to them, it looks like we'll be able to come by something even better.
Envy, Pride ve diğerlerinin onların peşinde olduğunu duydum... Bu yüzden onları almanın ilginç olacağını düşündüm. Ama görünüşe göre daha ilginç birşey elde edebilirim.
Yeah, that'll be fun.
Evet, çok eğlenceli olur.
THAT'LL BE FUN CALLING YOUR FOLKS.
Sizinkilere açıklaman çok eğlenceli olacak.
And when I'm old and I've had my fun, I'll sell my inventions so that everyone can be superheroes.
Yaşlanıp eğleneceğim kadar eğlendiğimde icatlarımı satarım, herkes süper kahraman olur.
Anyway, now that I'm here you will learn everything. It'll be fun
Her neyse, burada olduğuma göre artık bunu ben yaparım.
That "s nice, it" ll be fun foryou.
Tamam, eğlenin bakalım.
That'll be fun.
Eğlenceli olur.
That a boy. Come on, this'll be fun.
Aferin oğlum, hadi çok eğleniriz.
Oh, James, yeah, that'll be fun.
James'in nişan partisine gideceğim. - Evet. Çok eğlenceli olur.
That'll be fun. - Yeah.
Eğlenceli olur.
When you can call me and tell me that you are the sane, happy, fun guy that I married, I will be back.
Beni arayıp ; evlendiğim o, mutlu, neşeli ve akıllı kişi olduğunu söylediğinde, geri dönerim.
That'll be "fun" - - "do."
Bu eğlenceli olacak fondü yapmak.
We read up on black holes, we read Stephen Hawking and most of it goes over my head but the fun part of what you read is, "Oh, I can use that, that'll be fun for the story."
Kara delikler üzerine çalışıp, ciddiyetle Stephen Hawking okuduk ama sizin izlediğiniz "bunu kullanalım, çok eğlenceli olacak" dediğimiz kısmıdır.
That'll be fun.
Çok eğlenceli olacak.
that'll be it 25
that'll be me 20
that'll be the day 55
that'll be 336
that'll be all 248
that'll be nice 30
that'll be good 30
that'll be fine 69
that'll be enough 20
that'll be great 47
that'll be me 20
that'll be the day 55
that'll be 336
that'll be all 248
that'll be nice 30
that'll be good 30
that'll be fine 69
that'll be enough 20
that'll be great 47
that'll be all for now 17
funny 1968
funeral 54
fund 31
funk 50
funky 44
fung 21
fungus 39
funny girl 23
fun fact 65
funny 1968
funeral 54
fund 31
funk 50
funky 44
fung 21
fungus 39
funny girl 23
fun fact 65