That's great work traduction Turc
178 traduction parallèle
I don't know who caught the guy, but that's great work.
Kim yakalamışsa harika bir şey yapmış.
That's great work, Hildy.
Harika bir iş, Hildy.
That's great, but I thought you felt our work was a waste of time.
Harika ama isimizi zaman harcamak saymïyor muydun?
She does not understand that a great many work hard in order that they eat.
Pek çok insan karnını doyurabilmek için çalışıyor. Anneannem bunu anlamıyor.
That's great work.
İyi iş görmüşsün.
That's your great work?
Bu mu sizin harika direnişiniz?
That's the tip-off to a great work of art.
Büyük bir sanat eseri özelliği.
The old man made himself look hard at the raven and saw that it was not a great bird from the sky but the work of men like himself.
Yaşlı adam sert Kuzgun bakışını kullandı ve onun gökyüzünden daha büyük bir kuş olmadığını gördü fakat içinde kendisi gibi erkekler çalışıyordu.
Get on with grand work and I'll make myself some coffee. - That's a great idea.
İşinize devam edin ve bende kendime bir kahve yapayım.
That's just great. They hang there all year long. The one lousy time you want them to work...
Aman ne güzel, tüm yıl orada takılıyorlar zaten çalışmalarını istediğin en uyuz zamanda da...
It's time to close the door on the past and commit yourself to the great work that lies ahead of us.
Geçmişin kapısın kapatıp kendini önümüzde uzanan büyük işe adama zamanı.
- That`s great work, Sydney.
Doğrusu çok iyi çalışmışsın.
That's great, hon, because I believe I got something here that's really gonna work.
Bu çok iyi canım, çünkü sanırım cidden işe yarayabilecek bir şeyler buldum.
That's really great work. - Look at this.
Bu gerçekten harika, Şuna bakar mısın?
That's great work, Francie.
Aferin, Francie.
That's great. Good work.
İyi iş çıkardınız.
Besides, I've never understood how come that a great writer like you abandoned his work all of a sudden... to finish an incomplete 19th century poem.
Ayrıca, bir türlü anlayamadım senin gibi büyük bir yazarın nasıl bütün işini bırakıp yarım kalmış bir 19. yüzyıl şiiriyle uğraştığını.
That's great, you work with children.
Ne güzel, demek çocuklarla çalışıyorsun.
That's great work.
İyi işti.
That's gonna work great for us.
Çok işimize yarar.
There are some great spells that work much better with an ear in the mix.
Karışıma kulak atınca çok daha güçIü büyüler yapmak mümkündür.
I wait just a little bit, until she leaves for work too, just to catch a glimpse of that long dark hair and great smile, hoping that maybe one day she'll notice that I'm watching,
Sadece o güzel, ışıl ışıl, uzun koyu renk saçlarını ve mükemmel gülüşünü yakalayabilmek için. Bir gün benim izlediğimi anlayıp o da bana gülümser diye umarak.
I think it's great that you work here.
Bence burada çalışman iyi.
I guess that's the problem when you're wearing three-inch work heels on the boardwalk. Yeah, but it's great, isn't it?
Sekiz santim topuklu iş ayakkabılarıyla tahtalar üzerinde yürüyünce böyle oluyor galiba.
It's why your great grandpa went to work on that oil rig in Peru.
Büyük büyükbabanız bu nedenle Peru'ya petrol işinde çalışmaya gitti.
Both Dee and Bacon considered their Atlantis work so subversive they refused to publish anything about them in their own lifetimes and it would be England`s great rival, France, that opened the next chapter in the story of Atlantis.
Hem Dee, hem de Bacon, Atlantis işine öylesine yıkıcı... yaklaşmışlardı ki, hayatları boyunca konuyla ilgili bir şeyi... neşretmeyi reddettiler ve Atlantis'in hikayesinde bir sonraki... bölümü açan İngiltere'nin büyük düşmanı Fransa olacaktı.
Things weren't that great between us and we couldn't talk about work'cause it was off limits.
Aramız pek iyi değildi ve işten konuşmadık. Sınırlar yüzünden.
They're like, "Son, that's great!" "How was your work today, Mom?"
"Evlat, bu harika!" "Senin işlerin nasıldı bugün anne?"
that's good, that's great you guys work hard you deserve it
Merak ediyorum da, Gaylar Korosu normal erkeklerden daha mı gay? Bu yaz Avrupa'ya gidiyorlar. Tüm masraflar ödenmiş.
You can work out of the home... and be with the kids. That's great.
Ev dışında çalışabilir ve çocuklarla olabilirsin.
If you wanna stick around and help me out with Mrs Riley's pericardiocentisis after work, that'd be great.
İşin bitince burada kalıp Bayan Riley'in perikardiyosentezine yardımcı olursan.. ... harika olur.
That's great work.
Harika bir iş çıkarmışsın.
- That's right. Over the next few centuries, the tobacco business was so great that many slaves were brought from Africa to help work the fields.
Birkaç asır boyunca ticaret o kadar başarılıydı ki, Afrika'dan tütün tarlalarında çalıştırılmak üzere köleler getirildi.
It's really great that you work.
Çalışmanız gerçekten de çok güzel.
I know Sarah was disappointed that Walt had to work this weekend, and it's great of you to fill in as her escort.
Walt un işlerinden dolayı katılamamasından dolayı Sarah hayal kırıklığına uğradı. Sarah'a eşlik etmeniz harika.
That's great work, Mcgee.
Aferin McGee.
That's great work, McGee.
Eline sağlık, McGee.
But that's what's so great about what you do or Aleksandra Mir's work.
Senin yaptıkların veya Alexandra Mir'in çalışmaları bu yüzden harika.
It takes them three or four days to process that tree. So it's a lot of work, really, for not a great deal of food. Plus the sago starch is low on protein, and also the sago can't be stored for a long time.
Bu ağacı işlemeleri üç ya da dört günlerini alır, yani bu gerçekten pek de fazla olmayan yiyecek için çok fazla iş demek, ayrıca sagu nişastası protein bakımından fakirdir... ve sagu uzun süre saklanamaz.
That's great work.
İyi iş başardınız!
That's great work, Abby.
Eline sağIık, Abby.
That's great. I tell them that I do the work of ten people and I need a raise, and I get this.
On kişinin yapacağı işi yapıyorum zam isterken aldığıma bak.
That's great. So we find out who's spending it and work our way back, the same way we work drugs
Parayı kimin harcadığını öğrenir, geriye doğru izini süreriz, aynı uyuşturucu davalarında, satıcıyı yakaladığımız gibi.
That sounds great and I would love to, but I have to work.
Çok iyi bir fikir ama çalışıyorum.
- That's great work, Benji.
- İyi iş çıkardın Benji.
Look Buster, you wanna get your ass off the desk and get back to work, that's great.
Bak Buster, kıçını masandan kaldırıp işe dönmek istiyorsun, bu harika.
That's a great piece of police work, Officer Delinko.
Harika bir polis işi bu, memur Delinko.
Now, I know that doesn't seem like a lot of time, but if we work really hard, I know we're going to do great on these exams.
Biliyorum, çok fazla gibi görünmüyor ama çok çalışırsak sınavda çok başarılı olacağımıza eminim.
They got a damn good breakfast up there, great coffee... and phones that actually work.
Çok iyi kahvaltı yaparlar, kahvesi iyidir ve telefonları da çalışır.
- That's great, good work.
Aferin.
That's great work, Abs.
İyi iş Abs.
that's great 6151
that's great to hear 32
that's great news 246
great work 234
work 1509
works 73
workers 297
working 544
worker 183
worked 56
that's great to hear 32
that's great news 246
great work 234
work 1509
works 73
workers 297
working 544
worker 183
worked 56
work in progress 22
works like a charm 20
work it 115
work your magic 26
work for you 20
works for me 181
work stuff 34
working late 62
work here 19
working hard 48
works like a charm 20
work it 115
work your magic 26
work for you 20
works for me 181
work stuff 34
working late 62
work here 19
working hard 48
work it out 99
working together 81
work hard 130
working on it 161
work with me 70
working girl 21
working out 31
work harder 35
work together 45
work faster 33
working together 81
work hard 130
working on it 161
work with me 70
working girl 21
working out 31
work harder 35
work together 45
work faster 33