English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / The crowd

The crowd traduction Turc

4,294 traduction parallèle
Any budding astrophysicists in the crowd?
Aranızda astrofizikçi var mı?
And down the homestretch, the crowd goes wild!
Ve son düzlükte kalabalık çıIdırır!
- Lets separate from the crowd.
- Hadi kalabalıktan ayrılalım.
He walks through the crowd, he gets into the Popemobile and he goes to MGM.
Oynak Papa kalabalık insanların arasında yürür. Ve o MGM'ye gider.
Yeah, I can tell from the crowd.
Evet, bence kalabalıktandır.
Spread the crowd.
Kalabalığı dağıtın.
So James Hunt gets the plaudits of the crowd, the first Briton to win a British Grand Prix at Brands Hatch since Jim Clark in 1964.
James Hunt, Brands Hatch'ta,... 1964'teki Jim Clark'tan beri yarisi kazanan ilk ingiliz olarak,... kalabaligin alkisini topluyor.
I was myself standing in the crowd near the second pillar by the entrance of the choir, to the right, to the side of the sacristy.
Kalabalığın içinde, ikinci sütunun yanında duruyordum koronun giriş tarafında, sağda bulunan kutsal eşyaların tutulduğu yerdeydim.
You find one face in the crowd that you trust, okay?
Kalabalığın içinden güvendiğin birinin yüzünü seçersin, tamam mı?
Government security forces have been dispatched, to disperse the crowd which has sprung up in front of the City hall
Güvenlik güçleri Belediye Binası önünde toplanan kalabalığı dağıtmak için gönderildi.
Join the crowd.
Kalabalığa karış o zaman.
Choose someone in the crowd. I am he.
Kalabalıktan birini seç, o hep benim.
Father B. had lost his command over the crowd.
Baba B.'nin insanlar üzerindeki etkisi kaybolmuştu.
But the blowback created a greater blowback as the crowd that had gathered to hear Herbert Love speak was whipped into a frenzy.
Ama bu ters tepki, daha büyük bir ters tepki doğurdu. Herbert Love'ın konuşmasını dinlemek için toplanan kalabalık taşkınlık çıkarmak üzereydi.
I love the way the hush just comes over the crowd before we start. Here we go.
Tam başlamadan önce kalabalığı susturmayı çok seviyorum.Başlıyalım.
The only way we're gonna get the crowd tomorrow is if you take a dive today.
Kalabalığı yarın toplamamızın tek yolu bugün dalış yapman.
The crowd, enchanted by the younger player, are seduced by memories of the older player's illustrious past.
Genç oyuncuyla büyülenen kalabalık, yaşlı oyuncunun hatıralarıyla baştan çıkıyor.
If you drink so much, how will you recognize me in the crowd?
Bu kadar çok içersen kalabalığın içinde nasıl seçeceksin beni?
Good catch in the outfield and... the crowd goes jubilant and why wouldn't they?
Sahanın dışından iyi bir yakalayış ve kalabalık coşuyor, neden coşmasın ki?
Uh, if you don't get here soon, I may have to recruit some people from the crowd to play the family.
Bir an önce gelmezsen kalabalığın içinden birilerini seçip aile rolünü oynatacağım.
She's just a face in the crowd.
Kalabalıkta bir yüzdür sadece.
♪ If I would stand before the crowd
# Ben kalabalığın önünde durmak istiyorsanız
And when they have swayed the crowd, they'll leave you to rot in your cell until your already-diminished senses are all but eaten away.
Ve kalabalığın aklını çeldiklerinde zaten azalmış hislerin tamamen yok olana dek seni hücrende çürümeye terk edecekler.
Join the crowd, Melvin.
Sürüye katıl Melvin.
The crowd worship him.
Kalabalık ona tapıyor.
Clear the crowd!
Kalabalığı temizleyin!
Clear the crowd!
Kalabalığı dağıtın!
Well, let's go through all the sitting Congressmen one by one, and see if anybody sticks out from the crowd.
Görevdeki meclis üyelerini teker teker inceleyip öne çıkan var mı bakalım.
Booth is there, a face in the crowd, on the steps of the east portico.
Booth orada. Kalabalığın içinde bir yüz doğu sütununun merdivenleri üstünde duruyor.
Lincoln surprises the crowd by outlining a generous and compassionate policy toward the South, and then introduces the idea of black suffrage.
Lincoln, güneye karşı cömert ve merhametli bir politika çerçevesi çizerek kalabalığı şaşırtır. Sonra da siyahlara oy kullanma hakkı verilmesi fikrini ortaya atar.
Team A, disperse the crowd.
A takımı, kalabalığı dağıtın.
Mix with the crowd and escape.
Kalabalığa karışıp, kaçalım.
You guys would probably draw quite the crowd if we didn't live in the middle of nowhere. Sweetheart, you know...
Eğer kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde yaşamıyor olsaydık muhtemelen oldukça kalabalığı çekerdiniz.
When you're in a crowd... you're the only one I see
Kalabalığa girdiğinde gördüğüm tek şey sen oluyorsun.
I can't tell you how long I've been wanting to spend time alone with you, somewhere quiet, far from the madding crowd.
Seninle yalnız vakit geçirmeyi ne kadar istedim anlatamam. Çılgın kalabalıktan uzak, sakin bir yer.
It's not an uncommon tactic. The first bomb, perversely, draws a crowd, and the second...
Ben kimyayı biraz bilirim
- What about the whole thing about a first bomb draws a crowd?
Bombayı kalabalıkta patlatırlar diye bilirdim
Well... If three's a crowd, then seven must be a bit of a challenge for the pretty miss.
O zaman üç kişiyle kalabalık olunuyorsa yedi kişi güzel kızımız için epey zorlayıcı olmalı.
They just crowd back in the corner.
Kalabalık köşeden dağıldı.
The "oohs" and "ahhs" of a crowd, the laughter of friends, the chatter of children.
Kalabalığın uğultusu,... arkadaşların kahkahaları, çocukların gevezelikleri.
But nowhere have I had the pleasure of looking out on a crowd... with prettier girls... than here in your wonderful [? Name of town ].
Ama kasabanız dışında başka hiçbir yerde böyle güzel kadınlarla dolu bir kalabalığı görme zevkini hiç yaşamadım.
No where have I had the pleasure... of looking out on a crowd with pretty girls. No one so delighted. Than here, in beautiful Ethelweller.
Bu güzel kasabanız dışında böyle güzel kızlarla dolu bir kalabalığı görme zevkini daha önce hiç yaşamamıştım.
But nowhere have I had the pleasure of... looking out on a crowd of prettier girls.
Ama bu kadar çok güzel kızın olduğu bir kalabalığı... 195 00 : 20 : 57,164 - - 00 : 21 : 01,080... görme zevkine hiç erişemedim. Bu karınızın dünyaya başka çocuklar getirmesini durduracak.
Ready to meet the party crowd?
Parti ekibiyle tanışmaya hazır mısın?
See the nowhere crowd cry the nowhere cheers of honor
# Gör olmayan kalabalığı, dök olmayan onur gözyaşlarını #
Whilst we're crowd control, you go and get the money?
Biz kalabalığı kontrol halinde tutarken gidip parayı alacaksın?
They think the show's too "dark" for an uptown crowd.
Şovun yukarı kesim için çok kasvetli olduğunu düşünüyorlar.
I'm told the stolen pig is quite a crowd pleaser.
Bana söylenene göre çalınan domuz hikayesi epey eğlenceliymiş.
A crowd cheering for them to fight to the death.
Topluluk da ölümüne dövüşmeleri için tezahürat yapıyordu.
I'm just gonna start reading in the middle of the store and hopefully draw a crowd.
Hikayenin orta kısmından başlayacağım ve inşallah dikkat çekerim.
A crowd gathers in front of the White House to serenade Lincoln and to call for him to speak.
Lincoln'e tezahüratta bulunmak ve onu konuşma yapmaya davet etmek için Beyaz Sarayın önünde kalabalık bir grup toplanır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]