The envelope traduction Turc
1,508 traduction parallèle
The envelope has money in it for travel expenses.
Zarfta yolculuk giderleri için para var.
You take a flyer, you fold it up, in the envelope, and seal it.
Bir el ilanı alıyorsun, Katlayıp zarfın içine koyuyorsun, Ve kapatıyorsun.
This is the card and the envelope that came with the whisk broom.
Bu süpürgeli faraşla gelen zarf ve kart
You'll have to rip open the envelope.
Zarfı yırtmak zorunda kalacaksın.
Who opened the envelope? He did.
- Zarfı kim açtı?
Could the gilding in the envelope protect it?
Zarftaki yaldız onu korumuş olabilir mi?
A lead SWAK on the outside of the envelope.
Zarfın dışında kurşunlu öpücük.
There's no return address on the envelope.
Zarfta iade adresi yok.
Zaf... it's the envelope Rebecca gave him.
Zaf, bu Rebecca'nın ona verdiği zarf.
Dr. Caffrey, um... we were able to pull a thumbprint off the envelope you found in mexico.
Dr. Caffrey, Meksika'daki çöpten bir başparmak izi bulduk.
Put it in the envelope, have one of your minions drop it into locker 110.
Bir zarfa koyup 110 nolu dolaba at.
This is Rick's locker that Deputy Sacks put the envelope in?
Demek bu memur Sack'in Rick'in dolabına koyduğu kimlik?
Right, make a note of what's in the envelope.
Tamam, zarfın içinde ne olduğunu not al.
Time to open the envelope I gave you.
Sana verdiğim zarfı açmanın zamanıdır.
my concern is... and i gotta check with my accountant... but this might bump me into a higher tax, uh... brandt... give him the envelope.
Beni ilgilendiren, bunu muhasebecimle konuşmalıyım ama daha yüksek oranda vergi vermem. Brandt, ona zarfı ver.
Right, so deliever the envelope to the front desk of Ellroy Hotel?
Tamam, öyleyse zarfı Ellroy Otel'in resepsiyonuna mı bırakacağım?
Give me the envelope.
Bana zarfı ver.
I'm sure you'll all agree with me when I say marriage is about commitment, and we at Confetti magazine are committed to pushing the envelope in weddings.
Eminim evliliğin temelinin verilen sözler olduğunu hepiniz kabul edersiniz, biz de Confetti dergisi olarak daha güzel düğünler yapacağımıza söz veriyoruz.
Tell me about the envelope.
Zarftan söz et.
- Here's the envelope.
- Zarf burada
Give the envelope back.
Zarfı geri ver.
I don't know what's in the envelope.
Zarfın içinde ne olduğunu bilmiyorum.
Deliver the envelope, get 1500 Euro.
Mektubu teslim et, 1500 Euro'yu al.
The postmark, on the envelope.
Zarfın üzerindeki mühürde yazıyordu.
What are you doing? Put it in the envelope.
Ne yapıyorsun sen?
- In the envelope.
- Dosyanın içinde.
And make sure you seal the envelope so there's no cheating.
Zarfları iyice yapıştırın ki hile olmasın. Fred!
She even signed the seal on the envelope to make sure.
Emin olmak için zarfın mührünü bile imzaladı.
From the Hearst packet that we both got, in the envelope that we both got that you didn't open.
İkimize de Hearst'ten aynı paket geldi. İkimize de gelen aynı zarfı sen daha açmadın.
Now, put them back in the envelope, and place it on the rack.
Şimdi kağıtları zarfa koy ve zarfı da rafa yerleştir.
um, the name on the envelope was joe martinez.
Zarftaki adres Joe Martinez'in.
It's across the street from the address he scratched off the envelope here.
Zarfın üzerindeki karalanmış adresin hemen karşı sokağında.
"since the powder dispersed" by opening this envelope "contains genetically altered Y. pestis!"
Zira bu zarfın açıImasıyla saçıIan toz, genetik yapısı değiştirilmiş "Y. pestis" tir.
The powder in that envelope carries bubonic plague?
Yani zarftaki tozda hıyarcıklı veba mı varmış?
Yeah, but I'm the idiot that handed him an envelope filled with plague.
Evet ama ona vebalı mektubu veren salak bendim.
Falzone's envelope is the only reason I come through that fence every day.
Falzone'nin ödemeleri hergün bu çitlere gelmemin tek sebebi.
The south western states might have a chance, but New York will have tidal waves that will envelope all of the north east.
Sadece güney batı eyaletlerindekilerin şansı olabilir, fakat New York'da tüm kuzey batıyı kaplayan tsunami olacak.
There was an envelope for you on the desk.
Masanın üstünde sana gelen bir zarf vardı.
And Vivien, the editor of the magazine, has the golden envelope, and it would be churlish not to let her do the honors, she's done so much of the work.
Derginin editörü Vivien'in elinde, altın bir zarf var, ve sonuçları onun açıklamasına izin vermezsem haksızlık olur, o çok çalıştı.
The 12 fatalities were caused by ATM deposit envelopes from banks across the city, the most recent fatality originating from an ATM envelope at First International Bank.
ATM para yatırma zarflarından kaynaklandığı şehirdeki bankalardan en son ölüm First International Bank'a ait ATM zarfından kaynaklandı.
when we spot an envelope, shoved under the door.
"Aşağılık herif" dedim.
When your father died, Gordy took me to one side. He said : "Now, I don't want you to worry about money. Anything to do with the household, just put it in an envelope and send it to me."
Baban öldüğünde Gordy beni bir kenara çekip, "Para işini düşünme evle ilgili tüm faturaları bir zarfa koyup bana gönder," demişti.
How I dread the answer that is contained in this envelope.
Bu zarfın içindeki yanıttan ne kadar çekindiğimi bilemezsiniz.
in the center drawer, an envelope... with your name on it.
Bir zarf var. Üstünde adın yazıyor.
Small enough to fit on the glue strip of an envelope.
Bir zarfın yapışkanlı bölümü bile yeterli olabilir.
I got the results of our green card test in this envelope.
Harika saçları vardı.
You're a push-the-envelope kind of lawyer.
Peki niye seni seçtiler? Sen tuttuğunu koparan bir avukatsın.
I'm a push-the-envelope kind of cop.
Ben de tuttuğunu koparan bir polisim.
He takes the manila envelope... and dies three seconds after getting off.
Zarfı alıp... trenden indikten üç saniye sonra öldü.
Even in that envelope, it stunk up the whole lab.
Zarfın içinde olduğu halde bütün laboratuvarı kokuttu.
All the documents you need - birth certificate, driver's license, etc. - are in this envelope.
Bütün ihtiyacın olan belgeler- - doğum belgen ehliyetin, ve benzeri şeyler bu zarfın içinde.
envelope 20
the end 682
the end is near 23
the earth began to cool 83
the end justifies the means 17
the eagle has landed 25
the ending 24
the end of the world 62
the enemy of my enemy is my friend 31
the eiffel tower 27
the end 682
the end is near 23
the earth began to cool 83
the end justifies the means 17
the eagle has landed 25
the ending 24
the end of the world 62
the enemy of my enemy is my friend 31
the eiffel tower 27
the emperor 45
the engineer 26
the earthquake 16
the earth 70
the exorcist 20
the eyes 87
the english 33
the engine 37
the entire time 23
the e 178
the engineer 26
the earthquake 16
the earth 70
the exorcist 20
the eyes 87
the english 33
the engine 37
the entire time 23
the e 178
the evidence 36
the explosion 32
the egg 46
the elevator 53
the eagle 29
the enemy 72
the energy 24
the economy 24
the ex 117
the eggs 27
the explosion 32
the egg 46
the elevator 53
the eagle 29
the enemy 72
the energy 24
the economy 24
the ex 117
the eggs 27