The egg traduction Turc
2,434 traduction parallèle
Just crack the egg.
Kır artık yumurtayı.
I am submitting this menu from a Pawnee institution, JJ's diner, home of the world's best breakfast dish, the four horse meals of the egg-pork-alypse.
Ben, bir Pawnee restoranı olan JJ's Diner'ın menüsünü koyuyorum. Dünya'nın en iyi kahvaltı yemeği olan "Mahşerin Dört Tatlısı" nın anavatanı.
You're gonna slowly... reach into your pocket, and slowly grab the egg.
Elini yavaşça cebine sok ve yavaşça yumurtayı tut.
Now... slowly... carefully... bend down and put the egg on the ground.
Şimdi yavaşça dikkatlice öne eğil ve yumurtayı yere bırak.
Coat the chicken in the egg, just like that.
Tavuğu yumurtayla kapla Işte böyle
I put flax seeds in to replace the egg, and usually I use coconut oil, but we didn't have any.
Yumurtanın yerine keten tohumu koydum. Genelde Hindistan cevizi yağı kullanırım ama yoktu.
I had been practicing making the egg sushi for a long time.
Uzun süreden beri yumurta sushi'si yapıyorum.
This fossilized egg, which is about the same size as one of these gannet eggs, is actually the egg of a pterosaur.
Sümsük kuşlarının yumurtasıyla aynı boyuttaki bu fosilleşmiş yumurta aslında bir Pterosaur yumurtası.
- Put the egg down.
- Yumurtayı yerine koy.
And not removing the plate will be like leaving the egg out to rot.
Plağı çıkarmamak da yumurtayı çürümeye terk etmeye benzer.
The egg is a major evolutionary breakthrough.
Yumurta önemli bir evrimsel devrimdir.
The egg was laid in the winter.
Yumurtası kışın yumurtlanmıştı.
I mean, she's not even the egg donor.
- Saçmalık. Yumurtalar bile onun değildi.
As many as 250 million sperm will start the journey into the woman's body... but very few will make it to the egg.
Bir erkek boşaldığında ortalama 250 milyonu aşkın sperm üretiyor. Teoride İngiltere'nin, Fransa'nın Almanya'nın ve İspanya'nın toplam nüfusuna yetecek kadar çok.
They're not magic geniuses because they live on the upper West Side and drink egg creams.
Yukarı batı yakasında yaşadıkları ve egg cream içtikleri için dâhi falan değiller.
I'd be skeptical if you told me that there was a venomous, egg-laying, duck-billed, beaver-tailed mammal, and yet, the platypus... it does exist. Uh...
Eğer bana zehirli, yumurtlayan ördekgagalı, kuyruklu bir memeli aradığımızı söyleseydiniz şüpheci yaklaşırdım lakin ornitorenk diye bir hayvan mevcut.
What the hell is a shirred egg? Is that
Pişmiş yumurta da ne demek yahu?
- Is that the same thing as a scrambled egg?
Aynı... çırpılmış yumurtayla aynı şey mi?
I don't understand the difference between an egg... with a baby chicken inside of it and an egg with an egg in it.
Yumurta ile yumurta içindeki bebek tavuk ve yumurta ve içindeki yumurta... -... arasındaki farkı anlamıyorum.
But everyone came here. Cassavetes and I used to split an egg salad sandwich and plot how we were going to make the leap from theater to film.
Cassavetes ve ben bir yumurta salatası ile sandviç için film arasında olduğumuz zamanlarda gelirdik.
You know, set up a nice little nest egg for the city.
Şehir için iyi bir birikim yaparız.
I'm going to keep this egg safe and warm and secure until it hatches out into the world.
Dünyaya gözlerini açana kadar bu yumurtayı güvende ve sıcak tutacağım.
My daddy used to put a raw egg in his to really get the effects.
Babam içine daha etkili olması için yumurta koyardı.
You know, your mother still makes the best egg rolls in Bayonne.
Bayonne'daki en iyi yumurtaları hala annen yapıyor.
He told me the moon was an egg, Khaleesi, that once there were two moons in the sky.
Ayın bir yumurta olduğunu söylemişti Khaleesi bir zamanlar gökyüzünde iki tane ay varmış.
Then give me the'Faberge'egg back.
O zaman'Faberge'yumurtamı geri ver.
Yes. Oh, and today, we commence the great egg-drop project. Young lady, that is where we drop... a boiled egg in a parachute without it breaking.
Eveeett ve bugün harika bir yumarta damlatma projesi başlatıyoruz genç bayan, haşlanmış yumurtaları kırılmadan paraşütle bırakacak model çizimi ve bütünü ile değerlendirileceksiniz ve eğer çekilir sınıfa baharatlı yumurta getirirseniz etkileyici olur ama the Thompson-kuş enstitü kredisi için kabul edilecek öğrencilerin en başında olamazsınız?
Boiled egg in the structure. No breaks, no bruises.
yumurtaları kaynatmak, kırmak, ezmek yok
- Last one to the barn's a rotten egg.
- En son gelen çürük yumurta.
Hey, mama, there's an easter egg hunt at the church tomorrow.
Anne, yarın kilisede Paskalya yumurtası avı var.
With pepperoni, ham, cheese, mushrooms, and a big fried egg in the middle.
... sucuklu, jambonlu, peynirli, mantarlı ve ortasında sahanda yumurtalı pizza istiyorum.
The neighbor's daughter tried to fry an egg.
- Komşu kızı sahanda yumurta yapmaya çalışmış.
One squirt of slime from the man, one fishy egg in the woman, and behold - they shall call his name... Emmanuel.
Erkekten bir balçık fışkırıyor kadının içindeki balığımsı yumurtayla birleşiyor ve gel gör ki -... ona Emmanuel diyorlar.
Tell me, wasn't there a Faberge egg in the stuff?
Söylesene onların içinde altın yumurta da yok muydu?
Each individual egg is meticulously hand-painted to match the likeness of our members.
Her yumurta çok titiz... bir şekilde el boyamasıdır. Kendi üyelerimize... benziyorlar.
In the third movement, sea eel, kanpyo, and egg comprise a traditional finale.
Üçüncü harekette, Deniz yılan balığı, kanpyo, ve yumurta ile geleneksel bir sona ulaşır.
And many thousand would have die Instead of uniting the world The endeavor would have split it open like an egg
yaklaşık binlercesi öldü dünyada organize olmak yerine onu adeta bir yumurta gibi kırdılar / i
Thanks to your work accelerating the hybrid's aging process, my backup Queen egg is nearing maturity, which means either Lisa rises to her call with Rafael or she will meet the same fate as any traitor :
Melez yaşlandırma süreci çalışmalarını hızlandırmanın sayesinde yedek Kraliçe yumurtam nerdeyse olgunluğa erişti. Bu da demek ki ya Lisa Rafael ile ilgili kararıma uyar ya da herhangi bir hainle aynı kaderi paylaşır.
The goose that laid the golden egg has laid a different egg all over your face.
Altın yumurtlayan ördek bu sefer farklı yumurtladı.
I saw the guilty egg.
- Evet. Yumurtayı suç üstünde gördüm.
They don't add anything to the overall egg experience, except maybe texture, color and flavor.
Katılıyorum. Yumurtanın geneline pek bir şey katmıyorlar zaten. Doku, renk ve tadı saymazsak.
Her tubes are scarred, so the fertilized egg found a place to implant where it could continue to grow.
Tüpleri kusurlu, yumurta döllenince kendisine büyüyeceği bir yer buluyor.
- The steak, egg and cheese ones?
- İçinde et, yumurta ve peynir olan mı?
Well, first, she was going to donate an egg for cash, but couldn't handle the hormones.
Para için yumurtalarını bağışlayacaktı ama hormonları kaldırmadı.
You know, this diner is one of the last places in the city you can still get an egg cream.
Biliyor musun, bu mekan şehirde hala kremalı yumurta yapan son mekan.
She then curls up the end. And inside the curl, she lays a single egg.
Ucunu kıvırıyor ve kıvrımın içine tek bir yumurta bırakıyor.
But they may be guarding against tiny insects that would parasitise the newly-laid egg.
Ama belki de yeni bırakılan yumurtaya zarar verebilecek küçük böcekleri de uzak tutuyorlar.
Well, someone with some kind of training implanted the fertilized egg in Tracy.
Bu işin eğitimini almış birisi döllenmiş yumurtayı Tracy'ye nakletti.
I got an egg white omelet, your favorite kind of veggie bacon, and scones in the oven.
Sevdiğin sebzeli pastırmadan koydum. Fırında da çörek var. Sen mi yaptın hepsini?
But, the kind that sells this egg and cheese sandwich and Cramer's coffee... there's only one.
Ama bu yumurtalı sandviç ile Cramers Coffee satan tek bir tane var.
I'm sorry, but the team all got food poisoning at the pre-rally egg salad sandwich party.
Üzgünüm ama takımdakilerin hepsi kutlama öncesi yapılan yumurtalı salata partisinde besin zehirlenmesi geçirdi.
the eggs 27
eggs 361
eggsy 66
eggnog 31
eggplant 23
eggy 17
egg salad 18
egghead 16
the end 682
the end is near 23
eggs 361
eggsy 66
eggnog 31
eggplant 23
eggy 17
egg salad 18
egghead 16
the end 682
the end is near 23
the earth began to cool 83
the end justifies the means 17
the eagle has landed 25
the ending 24
the end of the world 62
the enemy of my enemy is my friend 31
the eiffel tower 27
the emperor 45
the engineer 26
the earthquake 16
the end justifies the means 17
the eagle has landed 25
the ending 24
the end of the world 62
the enemy of my enemy is my friend 31
the eiffel tower 27
the emperor 45
the engineer 26
the earthquake 16
the earth 70
the exorcist 20
the eyes 87
the english 33
the engine 37
the envelope 30
the entire time 23
the e 178
the evidence 36
the explosion 32
the exorcist 20
the eyes 87
the english 33
the engine 37
the envelope 30
the entire time 23
the e 178
the evidence 36
the explosion 32