The greatest traduction Turc
10,238 traduction parallèle
He is the greatest risk of it all.
En büyük tehlike o adam.
You are the greatest'parts'.
Hepiniz kalifiye parçalarsınız.
Heaven was many things, but without a doubt it was the greatest family reunion of all.
Cennet için birçok şey söylenebilirdi ama şüphesiz, gelmiş geçmiş en muazzam aile kavuşmasıydı.
Yours is the greatest mind I've ever known.
Sen tanıdığım en zeki insanlardan birisin.
We've talked about you becoming one of the greatest defensive players of all time like Ray Lewis.
Ray Lewis gibi mükemmel bir defans oyuncusu olacağın hakkında konuşmuştuk.
Santa Claus... with the greatest respect
Noel Baba... tüm saygımla söyleyeyim,
But I also know that you are the greatest thing that's ever happened to me, and you are going to be an amazing big sister.
Ama başıma gelen en iyi şey olduğunun da farkındayım ve müthiş bir abla olacaksın.
Most of the south side of town was destroyed, but the greatest loss were the 84 citizens of Caldwell who were killed.
Kasabanın güney tarafının çoğu mahvoldu ama en büyük kayıp ölen 84 Caldwell vatandaşıydı.
This is the greatest academy in the country.
Burası ülkenin en iyi akademisi.
I am the greatest athlete in the world.
Dünyadaki en iyi sporcu benim.
( laughs ) To the greatest guy in the world.
Dünyadaki en harika adamla.
The greatest military defeat in the history of Zairon.
Zairon'un tarihindeki en büyük yenilgi.
Because she poses the greatest threat.
Çünkü o büyük tehdit oluşturuyor.
Michael Bay, the greatest director of all time.
Michael Bay, gelmiş geçmiş en iyi yönetmen.
With what I consider to be the greatest film of all time.
Üstünü çiziyorum. Bunu tüm zamanların.. en iyi filmi olarak görüyorum.
No, in my mind, the greatest cinematic achievement is the 1974
Hayır, benim aklımdaki, en harika sinema başarı, 1974 yapımı,
Halloween is the greatest night of the year.
Cadılar Bayramı yılın en büyük gecesidir.
The greatest heroes aren't the strongest or the best fighters, but the ones who inspire others to become better people.
En büyük kahramanlar en güçlü ya da en iyi dövüşenler değildir. Diğerlerine daha iyi insan olmaları için ilham verenlerdir.
The greatest discovery in archeological history.
Arkeoloji tarihindeki en büyük keşif.
! You all bicker and prattle like children when inside each of you is the greatest gift!
Hepinizin içinde en büyük armağan varken çocuklar gibi didişip duruyorsunuz!
One of the greatest minds in the colonies has died, and you are going to answer for it.
Kolonilerdeki en zeki insanlardan biri öldü, bunun için bir cevabın var mı?
After the shock of the attacks in September 2001, the greatest fear was that the American economy might collapse as well.
Eylül 2001'deki saldırıların şokundan sonra, en büyük korku Amerikan ekonomisinin de çökebileceğiydi.
If Darkseid's after these rocks... then he's headed to the greatest concentration of them :
Eğer Bizarro bu taşların peşindeyse o zaman onların en çok olduğu yere gidecektir...
Yes, he's the greatest curse that Providence in all its wrath has sent to our country.
Evet, o Tanrı'nın ülkemize gönderdiği en büyük lanet.
You fought the greatest battle of all.
Hepsinden çok daha büyük bir savaş verdiniz.
This is the greatest haunted house fundraiser ever.
Bu perili ev gayet güzel olmuş.
I would think a ship carrying the cure, labs trying to manufacture that cure, well... that would be the greatest threat possible to him.
Tedaviyi üreten laboratuvarları ve taşıyan gemileri düşünüyorum da... Bu onun için en büyük tehdit olurdu herhalde.
You weren't the greatest mother.
Dünyanın en iyi annesi değildin.
And I'm sure I wasn't the greatest daughter.
Eminim ben de dünyanın en iyi kızı değildim.
You let these Men of Letters pillage the greatest trove of magical secrets in the world and did nothing.
Harflerin Adamları'nın dünyanın en büyük büyü sırlarını çalmasına izin verdiniz ve hiçbir şey yapmadınız.
Without proof or witnesses a confession is the greatest evidence.
Delil ve tanık olmadığında en büyük tanık itiraftır.
We have given you the greatest anguish in the world.
Biz size dünyanın en büyük acısını yaşattık.
This is Dr. Kovacs'brain, home to the greatest mind in the history of mankind, if not the universe.
Bu, Dr. Kovacs'in beyni. İnsanlık tarihinin en muhteşem zekâsının yuvası. Evrenin olmasa bile.
When the last ghost light goes out, the Library will grab hold of the greatest source of life it can find, and that's me.
Son ışık söndüğünde Kütüphane en büyük yaşam kaynağını alacak. Bu benim.
- You could be the greatest of all time, Ezekiel Jones.
Aman Tanrım! Sen tüm zamanların en muhteşemisin, Ezekiel Jones.
The greatest collection of treasures the world has ever known... yours to see, to touch, to study.
Dünyanın en büyük hazine koleksiyonu. ... onu görmenzi, ona dokunmanızı ve onun için araştırma yapmanızı bekliyor.
- Never give up hope. That was the greatest lesson you taught me as a kid, Sensei. ♪
Bu bize çocukken öğrettiğin en iyi dersti, usta.
Not just a great uncle. The greatest uncle!
Sadece büyük amcamız değil... aynı zamanda en harika amcamız!
Which... Dr. Kovacs conceived and built the magnum opus of what was surely the greatest mind of his generation.
Ki Doktor Kovacs bu şaheseri düşünüp yarattığı zaman neslinin en akıllı bilgisayarı olduğuna şüphe yoktu.
You are far from the greatest warrior amongst us.
Aramızdaki en güçlü savaşçı olmaktan çok uzaksın.
Once he gets them alone, he isolates the greatest physical threat, the father.
Aileyi yalnız yakalayınca önce en büyük fiziksel tehlike olan babayı ayırıyor.
The greatest... one of all.
Hepsinin... en büyüğüne.
I am the greatest magician of the age.
Çağın en büyük büyücüsüyüm.
And I'm authorized to use the greatest weapon at me disposal.
Ve de en etkili silahımı kullanma yetkim var.
The problem is, you just picked the two greatest characters of all time, so...
Sorun şu ki, sen gidip gelmiş geçmiş en mükemmel iki karakteri söyledin, yani...
I want to go out and see the America whose greatest cities I've only seen destroyed in movies.
Dışarı çıkıp sadece filmlerde yıkılmış olarak gördüğüm şehirleri gezeceğim.
Now we know why he's the world's greatest writer...
Neden dünyanın en iyi yazarı olduğunu öğrendik şimdi. Büyülü kalem, hile sayılır.
You know, the legend states that when England is in its hour of greatest need, Arthur will return.
Bilirsin, efsane der ki İngiltere'nin gerçekten ihtiyaç duyduğu anda Arthur geri dönecek.
The Herschel's greatest weapon is a simultaneous attack from all directions.
Herschel'in en büyük silahı her taraftan eş zamanlı saldırılarıdır.
The point is I have traveled far and wide to hunt some of the world's greatest warriors.
Yani.. dünyanın en iyi savaşçılarını avlamak için bütün dünyayı dolaşıp duruyorum
Oh, and you must take care to tell the world that your greatest achievements are due, in large part, to me.
Tabii başarılarının büyük kısmının bana ait olduğunu da herkese duyurmayı ihmal etmemelisin.
the godfather 48
the great gatsby 18
the guardian 21
the good wife 16
the gate 46
the game 119
the girl 422
the gardener 44
the gun 223
the good stuff 48
the great gatsby 18
the guardian 21
the good wife 16
the gate 46
the game 119
the girl 422
the gardener 44
the gun 223
the good stuff 48
the game is over 59
the greater good 16
the games 17
the game has changed 18
the game's over 47
the ghost 58
the good old days 37
the guard 38
the gas 49
the ground 30
the greater good 16
the games 17
the game has changed 18
the game's over 47
the ghost 58
the good old days 37
the guard 38
the gas 49
the ground 30