The guy traduction Turc
83,902 traduction parallèle
Where is he? The guy with the knife? APB.
O nerede, silahlı adam nerede?
We got to get out there, tell them we need help finding the guy that killed Elliot Sully and shot Reyes.
Buradan çıkmalıyız. onlara yardıma ihtiyacımız olduğunu, Elliot'u ve Reyes'i vuran adamın peşinde olduğumuzu söyle.
I don't want to be the guy that broke up The Beatles.
Beatles'ı parçalayan adam olmak istemiyorum.
I wanna be the guy who gives it to you.
Ve onu sana veren adam olmak istiyorum.
Someone on Twitter said they saw the guy near the football stadium.
Twitter'da futbol sahasının oralarda görüldüğü yazıyor. Nate oralarda...
They questioned the guy.
Adamı sorguladılar.
I worked so hard to be this beacon of perfection, and now I'm just the idiot who dated the guy who raped my best friend, and I didn't even know it.
Mükemmelliğin figürü olmak için o kadar çalıştım ki şimdi en yakın arkadaşıma tecavüz eden adamla çıkmış olan aptalmışım sadece, kendimi hiç bilmiyormuşum.
That's the guy who killed my brother.
Kardeşimi öldüren adam bu.
Well, what would you call the guy you're seeing who isn't my dad?
Görüştüğün ve babam olmayan bir adama sen ne derdin?
Listen, the guy in the yellow jacket... That guy who shot at us... He came to my house.
Dinle, bize ateş eden sarı ceketli... adam var ya... evime geldi.
Okay. Thank god they found the guy who did this.
Tamam, yapan adamı bulmalarına sevindim.
The guy at the pen said they were closing out a month.
Kafesin başındaki adam, aylık sayıyı tamamladığını söyledi.
This is the guy I was telling you about.
Bu sana bahsettiğim çocuk.
Isn't that the guy from the train?
Heyy bu trendeki adam değil mi?
I proposed marriage on your behalf to the guy you like.
Senin adına beğendiğin adamın evine evlilik teklifi yaptım.
I mean, the guy was in pain, he was bleeding, but when I put my hand on his chest, it was almost like he was asleep.
Adam acı çekiyordu, kanaması vardı ama elimi göğsüne koyduğumda, sanki uyuyor gibiydi.
Well, he ended up giving his life for mine, so, of course, now I'm gonna feel something for the guy.
Sonuçta benim için hayatını feda etti, bu yüzden elbette adam için bir şeyler hissedeceğim.
Does he go after the guy who killed his father?
Babasını öldüren adamın peşine mi düşecek?
The guy's called jens kaufmann.
Adamın ismi Jens Kaufmann.
- I got the address For the guy behind all this.
- Bu işleri kimin çevirdiğini buldum galiba.
The guy doesn't live there now.
Adam orada yaşamıyor.
- This is the guy.
- Bu o.
I mean, I'm... I'm not even sure I like the guy, but...
Adamı sevip sevmediğimi bile bilmiyorum gerçi ama...
Two medics and the guy in the back.
İki doktor var ve adam da arkada.
We got the guy we came here for.
Vurmaya geldiğimiz adamı vurduk.
You're still riding around without a partner and you got a guy coming in who doesn't know the first thing
Hala bir partnerin olmadan çalışıyorsun. ve şimdi de polis işlerinden hiçbirşey anlamayan bir...
Jerry's a nice guy, but he's not calling the shots.
Jerry iyi bir adamdır ama onun sözü pek geçmez.
The country's run by this guy- - president Ahmed Aberjan.
Ülkeyi şu adam yönetiyor... Başkan Ahmed Aberjan.
Guy risks his life because the work needs doing.
Adam hayatını riske atıyor çünkü bu işi yapması lazım.
Where's the other guy? Missing.
- Diğer eleman nerede?
The intel focused mainly on this guy...
İstihbarat Carter Cane denen adama yoğunlaşıyor.
It's the guy I just shot.
Az önce vurduğum eleman bu.
Scottie is the good guy here.
Scottie buradaki iyi adam oluyor.
Sounds like your guy botched the job.
Adamın işi berbat etmiş gibi görünüyor.
- Why did she bring the new guy?
- Neden yeni adamı da getirdi?
Jason, please, I don't want you to think of me as the bad guy here.
Jason, lütfen, beni kötü adam olarak görmeni istemiyorum.
That's just the thing, I don't know that I'm the kind of guy who...
Mesele şu ki, ben şey biriyim...
The HVAC guy is still coming.
Tesisatçı geliyor.
Okay, Jason and Dakota are coming... and so is the actual HVAC guy.
Tamam, Jason ile Dakota geliyor ve tesisatçı da yolda.
He called the cops last night and confessed to murdering some local guy.
Dün gece polisi arayıp bir cinayeti itiraf etti.
- You guys got the wrong guy!
- Yanlış adamı yakaladınız!
We're doing the community a favor by putting this guy away for real.
Bu adamı hapse atarak sahiden topluma bir iyilik yapıyoruz.
I was the luckiest guy on Earth when you said yes and I blew it.
Sen evet dediğinde dünyadaki en şanslı adamdım. Ve bunu mahvettim.
This guy in the yellow jacket, he's a professional.
Sarı ceketli şu adam, bir profesyonel.
Who the hell is this guy?
Kim bu adam yahu?
By your logic, she was following the poor guy too.
Sizin mantığınıza göre, o da çocuğu izliyordu.
- Who? The Big Guy!
Büyük adama mı?
And even if you piecemeal five percent off to some other guy, you know, which I doubt you do, but even if you do, that's 85 % that's getting shipped across the border into Mexico.
Yüzde beş de başka birine veriyorsun, diyelim, toplamda % 85'lik kısmı Meksika'ya gönderiliyor.
- Who's the bad guy here? - Arias!
- Buradaki kötü adam kim?
- I know the big guy.
Koca adamı tanıyorum.
There was one wounded guy in the back.
- Arkada yaralı bir adam vardı.
the guys 36
the guy's 18
the guy's dead 16
the guy says 18
guys 27890
guys like you 17
guys like me 21
guys like us 29
guy stuff 23
the godfather 48
the guy's 18
the guy's dead 16
the guy says 18
guys 27890
guys like you 17
guys like me 21
guys like us 29
guy stuff 23
the godfather 48
the great gatsby 18
the guardian 21
the good wife 16
the gate 46
the game 119
the girl 422
the gun 223
the gardener 44
the game is over 59
the good stuff 48
the guardian 21
the good wife 16
the gate 46
the game 119
the girl 422
the gun 223
the gardener 44
the game is over 59
the good stuff 48