The other woman traduction Turc
767 traduction parallèle
Who was the other woman?
Diğer kadın kimdi?
I assure you, inspector, i'm not the other woman in the case.
Sizi temin ederim müfettiş, bu davadaki diğer kadın değilim.
Now, you raise the poker that is in your hand as the other woman says...
Şimdi elinizdeki ocak demirini kaldırıyorsunuz. O sırada diğer kadın " Seni sersem!
"but he doesn't notice it. " Infuriated, " he strikes out at the other woman
Çaresizce diğer kadına ocak demiriyle vurmaya başlamış.
"He drinks the brandy, " then he sees the other woman beginning to stir. " He must get away...
Brendi'yi içmiş ve sonra diğer kadının kımıldamaya başladığını görmüş.
I can assure you, inspector, I am not the other woman!
Sizi temin ederim ki sayın müfettiş, diğer kadın ben değilim!
They'll identify her body, then they'll remember the other woman, the other woman buried in the crypt.
Cesedi teşhis eder etmez, akıllarına diğer kadın gelecek kabirde gömülü olan öbür kadın.
- The other woman.
- Diğer kadın.
The other woman, Mrs. Palmer.
Malum diğer kadını Palmer Hanım.
People all over town are whispering about Henry running off with the other woman.
Kentteki herkes Henry'nin bir başka kadınla kaçtığını fısıldıyor.
I know Henry didn't run off with another woman because... I'm the other woman.
Henry'nin bir başka kadınla kaçmadığını biliyorum çünkü... başka kadın benim.
The woman I love, I mean, the other woman, is no threat to you.
- Anlamıyorsun. Sevdiğim kadın, yani öteki kadından sana bir kötülük gelmez.
You told me that you were going to go see that woman the other day when President Joo was in the hospital.
Başkan Joo hastanedeyken onunla görüşeceğini söylemiştin.
The curious part of this is I'm the only one that really seems to know who this other woman is
İşin merak uyandıran kısmıysa diğer kadının kim olduğunu bilir gibi görünen tek kişinin kendim olması.
One of these persons is violent and cruel and the other, just an ordinary woman.
Bu kişiliklerden biri acımasız ve şiddet yanlısı. Diğeri ise sıradan bir kadının kişiliği.
Having achieved her purpose, the woman became a statue once more, or, in other words, an inhuman object with black gloves in contrast to the snow upon which her steps would no longer leave a trace.
Emeline ulaşırken, kadın bir kez daha heykele dönüştü. Veya kara tezat siyah eldivenleriyle karda yürürken artık iz bırakamayacak..... insan dışı bir objeye dönüştü de diyebiliriz.
Very grave charge. I dont know the Chinese woman but the other lady...
Bu oldukça ağır bir suçlama Bay Carmichael. Çinli kadın için bir şey diyemeyeceğim ama diğer kadına gelince...
Look at those peoples, how they crowd in to see that woman make wiggles when yet they wouldn't come to see me lift weights no other man in the world can.
Şu insanlara bak, kıvırtan kadın görmek için toplanıyorlar ama dünyada en büyük ağırlıkları kaldıran adamı gelip görmüyorlar.
The other car containing three men and one woman.
Diğerinde üç erkek ile bir kadın.
- Who? Gaby, the woman the other night
Gaby, şu geçen geceki kadın.
These young bucks expect a married woman to be a pushover and the husband to look the other way.
Bu genç delikanlılar, evli bir kadını çantada keklik görüyorlar ve kocalarının umursamamasını bekliyorlar.
He told me he was sick and tired of me... ... that it was true about that other woman... ... that she was the only one that meant anything.
Bana, benden bezdiğini ve bunaldığını, diğer kadın olayının doğru olduğunu, herhangi bir şey ifade eden tek şeyin o kadın olduğunu söyledi.
A friend of yours came in to see me the other day... to consult me about some inconceivable tangle... under the Married Woman's Property Act.
Geçen gün, arkadaşlarından biri geldi beni görmeye evli kadının mal varlığıyla ilgili akıl almaz karmaşık şeyler danıştı.
I'm the new type of other woman.
Yeni bir tarz kadınım ben.
But if, on the other hand, he should meet a cultured woman of
Ama diğer taraftan, kültürlü bir kadınla tanışması gerekiyorsa -
The only other unmarried woman I know is 82, blind and a Paiute.
- Kalsın. Onun dışında tanıdığım tek bekar kadın 82 yaşında, kör bir yerli.
That's hardly the regulation costume for an impersonal chat... between a man and woman who mean nothing to each other.
Bu birbirleri için bir şey ifade etmeyen bir adam ve kadın arasındaki resmi bir görüşme için pek de uygun bir giyiniş tarzı sayılmaz.
Now these two people, this man and this woman, sit hating and fearing each other, each wondering how long it'll be before the other is caught and blabs out the whole story.
Şimdi bu iki kişi, bu adam ve kadın birbirinden korkarak ve nefret ederek oturuyor. Her ikisi de diğerinin ne zaman yakalanıp her şeyi itiraf edeceğini merak ediyor.
I found myself next to such a woman the other night.
Ertesi gece kendimi başka bir kadının yanında buldum.
What is it that makes a man and woman know it or the men and women in the world they belong to each other?
Bir kadının ile bir erkeğin ve dünyadaki diğer kadınların ve erkeklerin birbirlerine ait olduklarını bilmelerinin sebebi nedir?
Incidentally, while we're patting each other on the back... what about your little woman?
Bu arada birbirimizi överken... karına ne demeli?
The other day I took a step that I had never given to another woman.
Geçen gün bir adım attık. Hiçbir kadına bu denli önem vermedim.
The one man in all of your fantasy and the one woman in all of his who could have made each other happy
Bütün hayallerine kavuşmuş bir kadın ve bütün özlemleri gerçekleşmiş bir erkek. Çok mutlu olabilirdiniz.
I told you, no other woman in the house while I'm here.
Sana söyledim, ben buradayken eve başka kadın giremez.
When he that is my husband now... came to me as I followed Edward's corse... when scarce the blood was well washed from his hands... which issued from my other ángel husband... within so small a time... my woman's heart... grossly grew captive to his honey words.
Şu andaki kocamla karşılaştığımız o gün, ben Edward'ın naaşının ardından yürürken o melek kocamın, o sevgili evliyanın kanı, ellerinde daha kurumamışken, yanıma geldiğinde, kısacık bir sürede, şu kadın yüreğim, aptalca, onun ağzından dökülen tatlı sözlere tutsak düştü.
You know, the one that run off with the other fellow's woman?
Bilirsin, şu diğerinin karısıyla kaçan.
I, and every other woman with a heart, would have done the same thing!
Ben dâhil, yüreği olan her kadın ayni şeyi yapardı!
But Ellen's practically hysterical... just like every other woman in the neighborhood.
Ama Ellen civardaki diğer kadınlar gibi gerçekten histerik davranıyor.
Well, that was when this other woman... the one who calls herself Eve Black... was trying to get out. Out of where?
Kendisine Eve Black diyen öteki kadın dışarı çıkmaya çalışırken ağrılar, bayılmalar oluyordu.
I stopped that morning at the jewelers and picked up the ring I had ordered weeks before, a ring I knew I would never place on the finger of any woman other than Stella.
Bu yüzük Stella'dan başka bir kadının parmağında asla yer almayacağını bildiğim bir yüzüktü.
- One is a woman, the other an old man.
- Biri kadın, diğeri de yaşlı bir adam.
Give half to the one woman, half to the other.
Bir yarısını bir kadına, diğerini de öbür kadına ver.
The handsome woman with a pearl choker who was seen with the other girl.
İnci kolye takan, hoş görünümlü bir kadın başka bir kızla görülür.
The other half of his life must be a woman. What else?
Hayatımın diğer yarısı bir kadın olmalı.
- Well, let's find him. One of us can keep him occupied while the other gets to the old woman.
İçimizden biri onu oyalarken, öteki de kadını bulur.
Therefore, if he felt a strong attraction to any other woman, the mother side of him would go wild.
Bu yüzden başka bir kadına yoğun bir ilgi duyduğu zaman "anne" yarısı çıldırdı.
You can see the man... and the young woman's gesture... but you would have to be on the other side... to see that he is stopping her.
Adamın ve genç kadının... duruşunu görebiliyorsun... ama adamın kadını durdurduğunu... görebilmek için diğer tarafta olman gerekirdi.
And she could play the harpsichord as no other woman I've ever known could play.
Ve tanıdığım hiçbir kadının çalamadığı kadar güzel klavsen çalardı.
This woman wants us to take her and the other girl to Edo.
Bu kadın, öteki kadınla beraber Edo'ya gitmek istiyor.
If you were to have a relationship with a woman from your world, on the other hand I wouldn't need to ask you a thing.
Öte yandan kendi dünyandan bir kadınla ilişkin olsaydı sana tek kelime bile etmem gerekmezdi.
Any other woman is able to bake a turkey while she was spreading the butter.
Julia ekmeklerin yağını silene kadar başka bir kadın fırında hindi yapabilirdi.
the other half 29
the other night 242
the others 231
the other me 18
the other guy 58
the other way around 24
the other one 318
the other day 439
the other side 74
the other way 103
the other night 242
the others 231
the other me 18
the other guy 58
the other way around 24
the other one 318
the other day 439
the other side 74
the other way 103
the other thing 93
the other two 35
the other thing is 17
the other 237
woman 4151
womanizer 20
woman and child 29
woman screaming 45
woman show 21
woman laughing 20
the other two 35
the other thing is 17
the other 237
woman 4151
womanizer 20
woman and child 29
woman screaming 45
woman show 21
woman laughing 20