The village traduction Turc
9,610 traduction parallèle
She took a room in the village.
Köyde oda kiralamış.
We grabbed all the elders from the village and couldn't believe what we found.
Köydeki tüm yaşlıları yakaladık ve ne bulduğumuza inanamadık.
It's the Village People 2.0.
"Village People 2.0".
How long have you kept a place in the village?
Köyde daha ne kadar kalacaksın?
I went into the village and asked about this boy, and no one had heard of him.
Köye gittim ve o çocuğa ne olduğunu soruşturdum, ve kimse ne olduğunu bilmiyor.
Narcisse said this boy was injured outside of a village church, but he's not from the village or anywhere near here.
Narcisse'in dediğin görebu çocuk köyün dışındaki kilisede yaralanmış, ama çocuk bu köyden değilmiş.
Lord Condé tells me the injured boy isn't even from the village.
Lord Condé bana yaralı çocuğun o köyden olmadığını söyledi.
I've sent for a man from the village Marc actually came from.
Köye bir adam yolladım.
Thanking the village of Noyon for their love.
Noyon köyüne sevgilerinden dolayı teşekkür konuşması.
In the village, at our aunt in wilderness, to Saratov...
Köyde, vahşi teyzemde, Saratov'a...
If this is about the village this morning, I didn't ask you because things there are still tense.
Bu sabah köyde olanlar hakkında konuşacaksan, sana söylemedim çünkü olaylar hala çok taze ve sinirler gergin.
Reynaud's back at the village with a girl.
Reynaud köydeki bir kızla kaldı.
High above the village, the summit affords an unobstructed view of the heavens.
Köyün üst noktasındaki zirve size cennetten engelsiz bir manzara sunuyor.
Uh, there's a shop in the village that sells the loveliest hairpieces.
Köyde saç tokaları satan güzel bir dükkan vardı.
I was on my way back to court from the village, as I said, and realized my horses needed tending.
Saraya geri dönüyordum, ve atlarımın dinlemesi gerektiğini fark ettim.
I told you, I was on my way back from the village.
Söyledim sana, saraya geri dönüyordum.
"To raise a child, it takes the Village People."
"Çocuk yetiştirmek için Village People * gerekir."
Surprised if you didn't have in the best house in the village I suppose.
Kasabadaki en iyi eve sahipsin, gelmese şaşardım.
But they said we were too far from the village to have anyone.
Ama bize "birinin kalması için kasabaya çok uzaksınız" dendi.
When the rain stopped, Birds flew over the village.
Yağmur durduğunda kuşlar köyün üzerinde uçuştular.
He was the only one left in the village.
O köyde kalan tek kişiydi.
- Who is this? - Refugees from the village, sir.
- Köyden sığınmacılar efendim.
As we're going towards the village, an armada of boats start streaming past us.
Köye döndüğümüz esnada bir sürü tekne açılmaya başlıyordu.
We only have two telephones in the village
Köyde sadece iki telefonumuz var.
I promise you, all of the village's streets will be paved and lit
Sizlere söz veriyorum, bütün köylerin sokaklarına kaldırım döşenecek ve... sokaklar ışıklandırılacak.
You're lucky you can still move freely in the village
Hala köyde rahat rahat dolaşabildiğin için şanslısın.
Communicating with the people of the village.
Köydeki insanlarla haberleşerek.
It's in the village.
Köyde.
Go to the village.
Köye gideriz.
I'm going to the village.
Köye geri dönüyorum.
- Sir, General Breckinridge just arrived with the units of the Virginia Cavalry forming just south of the village of New Market.
Efendim, General Breckinridge ; Virginia Süvari birlikleri ile az önce geldi New Market köyünün güneyinden şekilleniyor.
The one from the village.
Köydeki asker.
When we started working in the bunker, some old people from the village came.
Sığınakta çalışmaya başladığımızda köyden bazı yaşlı insanlar geldi.
He's going to shut down these pumps and flood the tin mine, and the valleys, and the villages, village people, village dogs.
Pompaları kapatacak ve kalay madeni sular altında kalacak. Ve vadiler, köyler, köylüler, köydeki köpekler.
With the village headman?
Köy muhtarı ile birlikte mi yedin?
There's a village in the north, not far, not near.
Kuzeyde çok da uzak olmayan bir köy var.
And to a queen, what are the problems Of one village girl?
Ve kraliçeye gören bir köylünün problemi nedir?
I'm like 22 or something like that, and I get to the south of France and there's this little village, right?
22 yaşında falandım Fransa'nın güneyinde küçük bir köy vardı işte.
Do you remember when I wrote you after I got out of the service and I was in this little village, yves, and they had this wonderful bb there with the best food and wine I've ever had?
Vazifeye gittikten sonra sana mektup yazmıştım, hatırlıyor musun? Küçük bir köydeydim hani, Yves'te. Şimdiye kadar yediğim en güzel yemekleri ve şarabı veren bir pansiyon vardı?
I got to run out and buy wrapping paper, I got to get out the dancing Santa, I got to set up the Christmas village.
Gidip hediye paketi almam, Santa dansı işini çözmem ve Noel köyü kurmam gerekiyor.
For 51 weeks a year, the 88 households of Souad's tiny village make up her entire universe.
Yılın 51 haftası boyunca, Souad'ın küçük köyündeki 88 hane onun tüm dünyasını oluşturuyor.
By putting one village to the stake, I spared 10 more.
Kazığa oturttuğum her birine karşılık onunun canını bağışlıyordum.
But at the same time you will be quiet and closed man, deep and full, like a well in a village abandoned by its inhabitants...
Ama aynı zamanda tüm sakinlerinin terk ettiği bir köydeki kuyu kadar derin, dolu, kapalı ve sakin olursun.
He is using some of our land so that the refugees can be making a new village.
Arazimizin bir kısmını yeni bir köy yapsınlar diye sığınmacılara veriyor.
God, when I'm closing my eyes, I am seeing the rainy season in my village.
Tanrım, gözlerimi kapattığımda köyüme yağmur mevsiminin geldiğini görüyorum.
They said the PLF and the NRC took their village three days ago.
Dediklerine göre PLF ve NRC köylerini 3 gün önce ele geçirmiş.
Send him up north to the next village and then the next village after that.
Kuzeydeki köye gönderin. Sonra bir diğer köye.
And at the tip of this island is this village called Lamakera.
Bu adanın ucunda da Lamakera denen bir köy var.
Back then, it was nothing more than a sleepy fishing village with a hill at the end of Main Street.
O zamanlar, ana caddenin sonunda bir tepesi olan durgun bir balıkçı köyünden başka bir şey değildi.
His platoon was sent to secure Malabang, a village in the Philippines.
Müfrezesi Filipinler'de Malabang diye bir köye güvenliği sağlamak üzere gönderildi.
It's called Village Du Soleil, which in French means "in the sun."
Eğer adı "Village Du Soleil" ise ki Fransızca'da "Güneşte" demek
village 21
the view 70
the vampire diaries 117
the voice 121
the visit 17
the very idea 17
the very next day 20
the vault 35
the video 42
the virgin 21
the view 70
the vampire diaries 117
the voice 121
the visit 17
the very idea 17
the very next day 20
the vault 35
the video 42
the virgin 21
the van 44
the vice president 43
the very same 65
the victim 174
the very one 16
the violence 25
the vatican 29
the very best 21
the virus 36
the vice 29
the vice president 43
the very same 65
the victim 174
the very one 16
the violence 25
the vatican 29
the very best 21
the virus 36
the vice 29