The visit traduction Turc
5,917 traduction parallèle
Where he'd been all night, why he couldn't make love, and then, of course, there was the visit to the ER where he almost died.
Bütün gece olduğu yerle ilgili, sevişmeme sebebiyle ilgili yalanlar ve sonra da tabi ki, ölmek üzere olduğu acil servise ziyaret.
Can you tell me the nature of her visit?
Neden geldiğini söyleyebilir misiniz?
We had high hopes Brick's visit with Dr. Fulton had done the trick and we'd find him sleeping peacefully in bed.
Brick'i büyük umutlarla Dr. Fulton'ın yanına getirdik ve yapacağı bir kaç numarayla onu yatağında uyurken bulmayı bekledik.
Come to visit the shut-in?
Beni ziyarete mi geldin?
" Visit the Great Wall of China.
" Çin Seddi'ni ziyaret et.
Anyone who wants a visit, now's the time.
Gelip görmek isteyen varsa şimdi tam zamanı.
And she came to visit me at the office.
Beni ofisimde ziyarete geldi.
But in a return visit later that year, the same psychologist noted that Ames had changed.
Ama ondan bir yıl sonraki bir iade ziyaretinde aynı psikolog Ames'in değiştiğini not düşmüş.
My father is making plans to visit the King of Northumbria.
Babam Northumbria Kralı'nı ziyaret etmeyi planlıyor.
And to top of it, I have to deal with this visit to the Quinns tomorrow.
Bir de benim yarın Quinns ailesine gitmem gerekiyor.
I sent her to visit her former colleagues with the ISA. The ISA?
- ISA'deki eski arkadaşlarını ziyaret edecek.
Tell Keen I went to pay the mother another visit.
- Keen'e, annenin yanına tekrar gittiğimi söyle. - Ajan Ressler.
Yeah, well, we're very out on our asses if the social worker makes a surprise visit, and the place smells like Snoop Dogg.
Sosyal görevli gelip ortaligin Snoop Dogg gibi koktugunu görürse, hepimiz evi rüyamizda görürüz.
In the beginning, they visit all the time.
İlk başlarda devamlı ziyaret ederler.
In the war, the entire lower rank of angels joined Gabriel, but unlike archangels, Gabriel's lower angels, the dogs of heaven, they were lesser spirits without a physical form, and they couldn't visit earth without a body, so they stole ours.
Savaşta, tüm düşük rütbeli melekler Gabriel'e katıldı ama başmeleklerin aksine Gabriel'in düşük rütbeli melekleri cennetin köpekleri bir bedenden yoksun ruhlardı ve beden olmadan Dünya'yı ziyaret edemezlerdi.
Now I understand why the good Doctor agreed to pay us a visit.
Şimdi doktorumuzun bizi neden ziyaret etmek istediği anlaşılıyor.
And based on your experience as a flight attendant, when two people enter a lavatory, what is usually the purpose of that visit?
Bir uçuş görevlisi olarak tecrübelerinize dayanarak,... eğer iki kişi bir tuvalete giriyorsa,... genellikle bu ziyaretin amacı ne olur?
No, no one came over to visit'cause the scumbag who hurt my sister was out on the streets free as a bird.
Hayır, kimse gelmedi çünkü kız kardeşimin canını yakan o pislik herif, dışarıda kuşlar gibi özgür.
And though it's a sin, a visit to the confessional and a few Hail Marys - well, a few dozen Hail Marys - and you'll be as right as rain and you can forget about the likes of Alan Archer.
Bir günah olmasına rağmen günah çıkarma hücresine git ve birkaç Hail Mary hatta çok sayıda Hail Mary ile turp gibi sapasağlam olursun. Hem de Alan Archer'a karşı olan duygularını unutabilirsin.
I was- - I was thinking, well... maybe I could come visit you on the reservation.
Dusunuyordum da... Belki de koruma alanina sizi gormeye gelebilirim.
Death will visit the armies of evil and death will come to those agents of the devil!
Ölüm kötülerin ordularına girecek ve ölüm, şeytanın yardakçılarının topunun başına gelecektir!
Then we paid a visit to the Post Office, where we managed to identify the writing paper by its watermark.
O zaman gizli damgadan yazma kağıdını tespit etmek için postaneyi ziyaret edelim.
Yes, well, that sounds like a marvellous idea, but I did promise to speak to Mr Sims about the Bishop's visit.
Evet şey, harika bir fikir gibi geliyor ama Bay Sims'le Piskopos'un ziyareti hakkında konuşmaya söz vermiştim.
This is the reason for our visit.
- Biz de bu yüzden geldik.
Yihang. After submitting the Red Pills, you should visit your grandfather.
Yihang, kızıl hapları verdikten sonra büyükbabanı ziyaret etmelisin.
Whether you will visit distant lands and bring faith to the faithless, whether you will go through life as teachers, musicians or scientists, whether you will start Christian families, or whether you will dedicate your whole lives to God.
Uzak yerleri ziyaret edip etmeyeceğinizi, dinsizlere imanı getirip getirmeyeceğinizi, hayatınız boyunca öğretmen, müzisyen veya bilim adamları olarak başınızdan neler geçeceğini, Hristiyan aileler kurup kurmayacağınızı, ya da hayatlarınızı Tanrı'ya adayıp adamayacağınızı.
I paid a visit to the Emperor's bedside.
- İmparatoru yatağında ziyaret ettim.
Senior didn't take the stand or visit him in prison.
Peder bey hapishanede ziyaretine hiç gelmemiş.
I visit the next person on the flight manifest.
Uçuş listesindeki bir sonraki yolcuyu ziyaret edeceğim.
I have to tell you, when I heard you just popped in for a visit, at the most paranormally secure building on the planet, I thought it was a little bit too good to be true.
Söylemeliyim ki, paranormallerle korunan dünyadaki en güvenli binaya çat kapı bir ziyaret yaptığını duyduğumda bunun doğruluk payının çok az olduğunu düşündüm.
You know, if you ask nicely, they'll let you visit the engine room.
Kibarca sorarsan, makine dairesine girebiliyorsun.
I can't visit the Queen Dowager.
Ana kraliçeyi ziyaret edemem.
Come on. Marcus, you take McAndrews and pay a visit to the ex-boyfriend.
Hadi, Marcus, sen McAndrews'u al ve eski sevgiliyi bir ziyaret et.
I couldn't understand why Chef Holden couldn't detect the odor of the dichlorovos, but I'm looking at medical records from an E.R. visit six months ago.
Şef Holden'ın neden diklorovos kokusunu alamadığını anlayamamıştım, ama şimdi altı ay önceki bir acil servis raporuna bakıyorum.
Uh, my grandpa said that if you dress up in the costumes, then chant and dance or something, some sort of half-man, half-dog god comes down to visit the chosen one, and if it's you, the god leads you to happiness.
Dedemin anlattığına göre kostümleyken şarkı söyleyip dans falan edince yarı insan yarı köpek bir tanrı yeryüzüne inip seçilmiş kişiyi ziyaret edermiş. Seçilmiş kişiysen sana mutlu olmanın yolunu gösteriyormuş.
Our man with the earpiece paid him a visit last week.
Kulaklık takan adam, geçen hafta onu ziyaret etti.
I have a couple of small children and I wanna go and visit my husband who hasn't seen the kids in a while.
Birkaç küçük çocuğum var ve çocukları bir süredir görmeyen kocamı ziyarete gitmek istiyorum.
I'm gonna go visit my father in the hospital now.
Hastaneye gidip babamı ziyaret edeceğim.
Visit us at one of the Eternal Horizon Institute's many reception centers and take the first step at becoming the person you were truly meant to be.
Bir çok başvuru noktası olan Sonsuz Ufuklar Enstitüsünün merkezlerinden birini ziyaret edip ilk adımı atarak, artık sizde gerçekte nasıl bir insan olmak istiyorsanız ona dönüşebilirsiniz.
Let's pay the Vissarionovitch's a visit.
Vissarionovitch'leri bir ziyaret edelim.
You can visit your mom, and I'll show you around the space center.
Hem anneni görmüş olursun, hem de uzay merkezini gezdiririm.
Because we have witnesses that saw you visit the prisoner on several occasions.
Sahi mi? Çünkü onu pek çok defa ziyaret ettiğinizi söyleyen görgü tanıkları var.
When he went to visit the home of his aunt, Maureen Bailey, he found it for sale.
Halası Maureen Bailey'i ziyaret etmeye gittiğinde evin satılık olduğunu görmüş.
Well, if it was high school students, I'd say a visit to the queen bees is in order.
Eğer lise öğrencileriyse, kraliçe arıları ziyaret etmenin zamanı geldi.
So many guests visit the Mediterranean here!
Pek çok misafir Akdeniz'i burada ziyaret eder!
I'm like, seriously, between the amount of crazy friends that I have and the amount of alcohol I drink on a regular basis and the amount of crazy, random places we visit, I will always have stories for you guys.
Dedim "Cidden mi?" Arasında kaldığım deli arkadaşların sayısı ve düzenli olarak aldığım alkol miktarı ve gittiğimiz bir sürü çılgın ve farklı yerler sayesinde daima sizin için hikâyelerim olur.
And why don't we go and visit the birthday boy?
Ve neden biz gidip doğum günü çocuğu ziyaret etmiyorsunuz?
Returning to the dynamics of that environment might be a helpful thing for her, even just for a visit.
Eski yaşantısına geri dönmek ona yardımcı olabilir, küçük bir ziyaret için bile olsa.
In fact, my visit is off the record.
Açıkcası, ziyaretim kayıt dışı.
I just asked the director to skip protocol and extend your visit to New Orleans... indefinitely.
Müdürden protokolü görmezden gelip, New Orleans'daki ziyareti uzatmasını istedim, süresiz olarak.
A visit to the Presidential Gardens was in order prior to the formal luncheon.
Resmi yemekten önce Başkanlık Bahçeleri'ne bir ziyaret gerçekleştirildi.
visit 45
visiting 40
visitor 39
visits 16
visitors 81
visiting hours are over 57
the view 70
the vampire diaries 117
the voice 121
the very idea 17
visiting 40
visitor 39
visits 16
visitors 81
visiting hours are over 57
the view 70
the vampire diaries 117
the voice 121
the very idea 17
the vault 35
the very next day 20
the video 42
the village 43
the van 44
the virgin 21
the vice president 43
the very same 65
the vatican 29
the victim 174
the very next day 20
the video 42
the village 43
the van 44
the virgin 21
the vice president 43
the very same 65
the vatican 29
the victim 174
the violence 25
the very one 16
the very best 21
the virus 36
the v 68
the vice 29
the victims 24
the voices 39
the very one 16
the very best 21
the virus 36
the v 68
the vice 29
the victims 24
the voices 39