There is traduction Turc
177,985 traduction parallèle
There is really no other choice.
Gerçekten başka yolu yok.
There is no Grendel, Bae.
Grendel diye biri yok, Bae.
Look, there is one way through this, and that is to find out what happened 40 years ago.
Bunu atlatmanın tek yolu var ve o da kırk yıl önce neler olduğunu öğrenmek.
There is bad surprise in store for everyone.
Dükkanda herkes için kötü sürprizler vardır.
Why? There is something happening to magic.
Büyüyle ilgili bir şeyler var.
There is a reason why some men achieve greatness, and some, like you, are destined to serve those great men.
Bazı insanların büyüklük kazanmasının bir sebebi vardır ve bazı, senin gibi insanlar bu büyük adamlara hizmet ederler.
I just feel like... there is something that I wanted to say to you.
Şey gibi hissediyorum. Sana söylemek istediğim bir şey var.
There is some real evil Illuminati-type vibes in here, right?
Burada cidden bir şeytansı Illuminati havası var, değil mi?
Yes, there is.
Evet, ben.
- There is no more, or I would.
- Başka yok.
Because there is no victory for you without a gallery.
- Çünkü size övünecek seyirci gerek.
There is no amount of colonial know-how that could have created the wonder that is... the Blue Frost Razzle dazzleberry bucket o'slush.
Yeryüzünde bir harikayı yaratabilecek herhangi bir kolonyel beceri yok, o harikada ; "Kırmızı meyveli mavi granit".
"There is no place like home."
"Evde olmaktan daha iyi hiçbir şey yok."
There is no way the Lem will launch into space.
Kapsülün tekrar uzaya çıkması imkansız.
There is no shame in wanting to be great or to reach higher.
Yüce olmak ve yükseklere ulaşmak istemenin utanılacak bir yanı yok.
- There is no us.
Bizim için kullan.
There is a war on, you fools!
Dışarıda savaş var aptallar!
Actually, there is. Angriff!
Aslına bakarsan var.
But there is another way.
Ama başka bir yolu var.
There is a greater battle at hand, one that concerns all of humanity.
Daha büyük bir savaş yaklaşıyor. Tüm insanoğlunu ilgilendiren bir savaş.
Is there a problem... officer?
Bir sorun mu var memur bey?
What is going on down there?
Orada neler oluyor?
Is there anything else on his rap sheet?
Sabıkasında başka bir şey var mı?
Is there nothing else you desire?
Arzuladığın başka bir şey var mı?
Is there anybody you know who might have had it out for your pal Finn?
Dostunuz Finn'le anlaşmazlığı olabilecek birisini biliyor musunuz?
Oh, my... oh, there she is.
İşte burada.
- There it is.
- İşte başIıyoruz.
What is there to think about?
Bunda düşünecek ne var?
Is there a "But" coming?
Sanki bir "ama" geliyor?
Ugh. What the heck is going on up there?
Yukarıda ne haltlar dönüyor?
Wait, why is there no face on mine?
Benimkinde neden yüzü yok?
Now, is there a board member who feels compelled to begin...
Kurul üyelerinden başlamak isteyen- -
Fine. All right. We'll see how easy it is for them to box us out once we go out there and win the whole damn tournament!
Bakalım tüm bu lanet turnuvayı kazandığımızda da, bizi bu kadar kolay görmezden gelebilecekler mi!
Is there a problem? No.
- Bir sorun mu var?
Oh, yeah, there she is.
Evet, işte orada.
Is there another way out? No.
- Başka bir çıkış yolu var mı?
Is it possible there's some sort of interference?
Bir çeşit parazit olması mümkün mü?
There he is!
İşte orada!
Is there anything else in here that we can use to track the Talisman's magic?
Burada Tılsımın sihrinin yerini tespit edebilecek başka bir şey yok mudur?
There he is, and he's huge.
İşte burada, kocaman.
See, there's a legion of villains who are hunting anyone who is trying to protect it.
Onu korumaya çalışan herkesin peşine düşen, kötülerden oluşan bir birlik var.
- No, everything is going great up there.
Hayır, orada her şey yolunda gidiyor.
According to this map, Jesus'blood is somewhere over there.
Bu haritaya göre, İsa'nın kanı şuralarda bir yerde olmalı.
What is there to decide?
- Karar verecek ne var ki?
Coming through! According to this map, Jesus'blood is somewhere over there.
Bu haritaya göre İsa'nın kanı şuralarda bir yerde olmalı.
There may come a day when our courage fails us, when we forsake our friendships and break the bonds of fellowship, but today is not that day.
cesaretimizi yitirebiliriz dostlarımızı yüzüstü bırakıp, kardeşlik bağlarımızı koparabiliriz. Ama bugün, o gün değil.
There was a choice, and you made the wrong one, and now the Spear of Destiny, the most powerful weapon in all of history, is in the hands of not one, but four psychopaths.
Şimdi ise gelmiş geçmiş en güçlü silah, Kader Mızrağı bir değil, dört psikopatın eline düştü.
There was a minor setback, but the situation is under control.
Komik saçlı, şimdi ne tarafa? Bilmiyorum. Kostümümü burada hiç görmedim.
Well, if it does, there's one person who knows where it is.
Zamansal Bölge'den çıkarıldık.
The thing she wants you to put together is over there.
Monte etmeni istediği şey şurada.
Is anyone there?
Orada biri mi var?
there isn't 382
there is no such thing 30
there is no need 45
there isn't any 54
there is no escape 44
there is no god 74
there is nothing 106
there is hope 43
there is no time 77
there isn't time 60
there is no such thing 30
there is no need 45
there isn't any 54
there is no escape 44
there is no god 74
there is nothing 106
there is hope 43
there is no time 77
there isn't time 60