There is a traduction Turc
45,803 traduction parallèle
There is a whole island of women like her? And not a single man among them?
Onun gibi kadınlarla dolu koca bir ada var ve bir erkek bile yok mu?
You know, there is a fine line between being eccentric and being rude.
Garip ve kaba davranmak arasında ince bir çizgi vardır.
There is a strange power,
Garip bir güç var,
I mean, while there is a chance,
Yani, bir şans varken...
There is a problem, A call agent,
Bir sorun var, bir çağrı ajanı,
But luckily.. There is a back up driver seat for those of us who like to get more.. Hands on.
Ama şansımıza bununla daha haşır neşir olmayı sevenler için yedek sürücü koltuğu da eklemişler.
So there is a little window of opportunity here.
Yani bir fırsat var önümüzde.
There is a Sea lock at the opening of the bay,
Körfezde bir kapı var.
There is a copy of his attendance record and the year-end report.
Yoklama defterinin bir kopyası ve yıl sonu yazanağı mevcut.
You ride the Hendon road three miles. There is a pond called The Source.
Hendon yolunda yaklaşık 5 km giderseniz Kaynak denilen göleti görürsünüz.
There is a Mr. Delaney to see you, madam.
Bay Delaney sizi görmek istiyor hanımefendi.
There is a ceremony of exorcism which can eradicate the Barbason.
Barbason'ı yok edecek bir şeytan çıkarma ayini var.
There is a ceremony of exorcism, which can eradicate the Barbason.
Barbason'ı yok edecek bir şeytan çıkarma ayini var.
There is a hand-written note on my desk in the attic.
Tavan arasındaki masamın üstünde elle yazılmış bir not var.
My spies tell me there is a widow.
Casuslarım bana bir dul olduğunu söyledi.
But we are here and there is a room with a bed and fire.
Ancak buradayız. Gittiğimiz yerde içinde yatağın olduğu ve ateşin yandığı bir oda var.
In a tense reference to the siege, in the commons this afternoon, the home secretary said,'we are in the middle of delicate operations.'and of course we assume there is a significantly greater number of Iranian hostages, mostly staff of the embassy.
Öğleden sonra Avam Kamarası'nda operasyondan bahseden İçişleri Bakanı "Çok hassas bir operasyonun tam ortasındayız." dedi. Ayrıca büyük kısmı elçilik çalışanı olmak üzere çok sayıda İranlı'nın da rehin tutulduğunu düşünüyoruz.
There is a... a suspicious sound.
Şüpheli bir ses duydum.
Ladies and gentlemen, there is a devil among us.
Hanımlar ve beyler, aramızda bir şeytan var.
Nevertheless there is a yearning in my heart. "
Fakat kalbinde bir özlem var. "
A field over there. It is full of them!
- Şuradaki arazi araba dolu.
and sit behind a desk for the rest of my life, so I'm in no real hurry to get there.
Hayatım boyunca masa başı iş yapacağım yani oraya varmak için sabırsızlanmıyorum.
♪ Whatever it is There's a line you'll cross ♪
Her neyse Bu sınırı aşacaksın
Is there a problem? I get it.
Bir sorun mu var?
But what I do know is that there's a young girl out there who's safe right now.
Ama bildiğim bir şey var o da şuan dışarda güvende olan bir kız var.
Looks like a, uh, pretty major deal just went down over there by the bar, huh?
Galiba barda büyük bir iş bağladın.
Oh, good, well, you can show them this because right there, that is a signed...
Oh, iyi, tamam, bunları gösterebilirsin çünkü orada, bu imzalanmış...
- Is there a cover?
- Kapak var mı?
Is there a back door to this place?
Buranın arka kapısı var mı?
And then there is the setting ablaze of a Navy boat in an experiment with oil and mashed potatoes while drunk.
Sonra sarhoşken yağ ve patates püresiyle yapılan bir deney esnasında donanma gemilerinden biri alevler içinde kalıvermiş.
- There is little doubt in my mind... that senior directors at the East India have done a deal with Delaney.
- Aklıma küçük bir şüphe var... Doğu Hindistan'daki üst düzey yöneticilerin Delaney ile anlaşma yaptıklarını söyledi.
"Oh, Lorna, it is in a moment " that I would leave this cursed house by the river " and go to the Americas with you and live there, naked and savage,
"Lorna, bir anlığına nehir kenarındaki bu lanet evi terk edip seninle Amerika'ya giderek çıplak ve vahşi bir şekilde yaşamak istiyorum."
There is a woman here to see you and I swear the only way
Seni görmek için bir kadın geldi ve yemin ederim onu durdurmanın tek yolu bana verdiğin tabancayı kullanmak olurdu.
There is no "they" and there will be a performance.
Beni kimse bulmayacak ve gösteri yapılacak.
I have a man that will take you to Paris and you will stay there until this business is done.
Sizi Paris'e götürecek bir adamım var. Bu iş bitinceye kadar orada kalırsınız.
There is now a growing sympathy for this oil-rich Arab-speaking state ruled by the Persian-speaking
Farsça konuşan İran hükümeti tarafından ezilen ve baskı gören petrol zengini, Arapça konuşan bu insanlara duyulan sempati her geçen gün artıyor.
In the box there, Is that a cherry pie?
O kutunun içinde vişneli turta mı var?
You're supposed to go to the Roadhouse and see if Billy is there.
Roadhouse'a gidip Billy orada mı diye bakmalısın.
ISR is telling us these locations are where there still appears to be a concentration of movement.
Bu mevkilerde hâlâ hareket görüldüğüne dair istihbarat geldi.
Is there a small window?
Küçük bir pencere var mı?
Baby, is there a small window?
orada küçük bir pencere mi var?
This situation is a disgusting mockery of a repulsive joke that would make me sick to my stomach if there was there was one good restaurant in this town, which there is not!
Bu durum, kasabada iyi bir restoran olsaydı, ki yok midemi ağrıtacak iğrenç bir şakanın iğrenç, alay konusu bir taklidi.
Is there a recent study you'd like to illuminate the family about, Abigail?
Ailemizi aydınlatacağın güncel bir araştırma mı var yoksa, Abigail?
There is not a room that we don't...
Sana verecek bir odamız yok anlayacağın.
You need to go out there and find yourself a job.
Ayrıca gidip kendine bir iş bulmalısın.
- Is there a grandpa Birch?
- Büyükbaba Birch var mı peki?
Turns out it's actually harder to have a part-time job versus a full-time job because in addition to doing all that work, you're out there scouring for another job.
Fark ettim ki tam zamanlı işe kıyasla yarım zamanlı iş kat kat daha zor. Çünkü onca işinin arasında bir de başka iş aramakla uğraşıyorsun.
And then I've got this Negro girl with a baby, who got thrown out of her home, and there is no place to put her.
Zenci bir kız var. MARYLAND, BALTIMORE 1960 Bebeğiyle birlikte sokağa atılmış ve kalacak yeri yok.
- In theory, American Atheists is a nonprofit, but... but we both know that there are a few offshore accounts that will not bear that out.
Amerikan Ateistler kâr amacı gütmüyor ama ikimiz de biliyoruz ki, yurt dışındaki bazı banka hesapları bu iddiayı doğrulamaz.
Well, there is no such thing as a nondenominational prayer.
Mezhepten bağımsız dua diye bir şey olmaz.
Why is there a train station in the middle of the library?
Neden kütüphanenin ortasında bir tren istasyonu var?
there is a problem 53
there is a difference 51
there is a way 77
there is a god 33
there is another possibility 17
there is another way 59
there is a man 22
there is another 23
there is a chance 27
there is a line 18
there is a difference 51
there is a way 77
there is a god 33
there is another possibility 17
there is another way 59
there is a man 22
there is another 23
there is a chance 27
there is a line 18
there is a place 16
there is a solution 16
there is a reason 30
there is another option 27
there isn't 382
there is no such thing 30
there is no need 45
there isn't any 54
there is no escape 44
there is no god 74
there is a solution 16
there is a reason 30
there is another option 27
there isn't 382
there is no such thing 30
there is no need 45
there isn't any 54
there is no escape 44
there is no god 74