There is no us traduction Turc
676 traduction parallèle
Now there is no debt and no friendship between us.
Artık aramızda bir borç ve dostluk yok.
But I believe that no matter what our despair there is a heaven on this earth for each of us.
Ama çaresizliğimiz önemli değil her birimiz için yeryüzünde bir cennet var.
Is there no chance that you two can join us?
Siz de bize katılmak istemez misiniz?
The meadow is wide and open, and there are no trees or bushes to hide us.
Çayır geniş ve açık bir alan. Bizi gizleyecek ağaçlar ya da çalılıklar yok.
Maybe for you there is, but it ain't no concern to us.
Belki sizin için var ama bizim için hiçbir endişe yok.
I don't know where you're aimin'to go when you leave us, Jesse, or what you plan on doin'once you get there but, whatever it is, you ain't gonna be no better off than you are now.
Nereye gideceksin ve bizi ne zaman terkedeceksin ya da gittiğin yerde ne yapacaksın, bilmiyorum, Jesse ama ne olursa olsun, şu anki durumundan daha kötü olmazsın.
No reason I should try to hide anything, is there the way things are between us now?
Saklayacak bir şeyim yok. Hele ilişkimiz bu duruma gelmişken.
There is no time for us to take cover!
Saklanacak zamanımız yok!
Is there no god to protect us?
Bizi koruyacak bir Tanrı yok mu?
There is no love between us.
Aramızda aşk falan yok.
I must inform you, signore, there is no more cooperation between us.
Artık aramızda işbirliği olmayacağını belirtmek zorundayım.
So even if we could go on a honeymoon there's no place for us, is there?
Yani balayı yapabilecek olsak bile gidebileceğimiz bir yer yok, değil mi?
No, I checked with our telephone service and there's no point in us going to Cincinnati because the job is closed out.
Hayır. Bir telefon görüşmesi yaptım. Cincinnati'ye gitmenin anlamı yok çünkü bizimle çalışmayacaklar.
There is no reason for us to remain now that I have accomplished my purpose.
Kalmamız için hiçbir neden yok artık amacımı yerine getirdim.
There is no sure future for any of us.
Hiçbirimizin geleceği belli değil.
I stay right here. There is no excuse for us to go on living... unless we start fighting right now.
Beni iyi dinleyin, hemen savaşmaya başlamayacaksak hayatımızın hiçbir anlamı yok.
There'll be no branding cattle, no drive to Wichita till we settle this thing between us.
İş duracak. Bu mesele açıklığa kavuşana kadar Wichtown'a bir baş hayvan bile götürülmeyecek.
If this easy work detail produces saboteurs, they threaten to send us to north Siberia, and no one ever returns from there.
Bu basit iş sahasında bile sabotajcılar türüyorsa sizi bir daha geri dönmemek üzere Sibirya'ya süreriz diyorlar.
- ( Thunder ) - There's no need for us to split up, is there?
Ayrılmamız için bir neden yok, değil mi?
Orb is above us, and there is no fire!
Küre üstümüzde ve halâ ateş yok.
There is no life for either of us apart, Lucilla.
Ayrı kaldığımız sürece ikimiz için de hayatın bir anlamı yok Lucila.
There is no escape now, except for us!
Biz hariç kimse ondan kaçamayacak.
But there's no point in both of us waiting for him, is there?
İkimizin onu beklemesi anlamsız olur, değil mi?
No, I'm not scared! This glider is for 2 and there's 3 of us!
Bu planör 2 kişilik ve biz 3 kişiyiz!
Mark, my Masters... there is among us a brood of discreet traitors... to which deceit the King can brook no longer.
Yalnız dikkat edin efendiler. Aramızda çok ihtiyatlı davranan Bazı hainler var... ki Kral buna artık müsamaha göstermeyecek.
If he suffers us to come to such a case that there is no escaping... then we may stand to our tackle as best we can.
Tanrı, kaçışı olmayan bir durum yaratarak bize acı çektiriyorsa... o zaman elimizden geldiğince ilkelerimize asılabiliriz.
Now, there is no establishment of US navy or army or coastal guardians on island, no US of airforce?
Şimdi, adada bir kuruluş yok ABD donanma veya ordu ya da sahil koruyucu, yok ABD hava kuvveti?
Among us, there is no corresponding meaning.
Bizim için, bir anlam ifade etmiyor.
And General Starkey, there's no doubt in my mind that Kesselring's strategy is to draw us forward.
Ve General Starkey, General Kesselring'in stratejisinin,... bizi ileri çekmek olduğundan hiç şüphem yok.
So, at this point there is no really authentic way for us to say who or what to look for and guard yourself against.
Bu noktada halkın nasıl bir tehdit altında olduğunu, kime ya da neye karşı, ne şekilde korunması gerektiğini saptamak, oldukça zor görünüyor.
There is no other way for us.
Başka yolu yok.
There is no love between us. I don't think we even like each other.
Howard, aşırı duygu odaklısın.
All right. There is no help for any of us, if that madman is in command of the Enterprise.
O zırdeli Enterprise'ı ele geçirirse, hiçbirimiz kurtulamayız.
But there is no vote for the poor, for the underprivileged no vote for all those who took up arms to put down the very autocracy that this Parliament now imposes upon us.
Ama fakirlerin, hor görülenlerin şimdi bu Parlamentonun bize empoze ettiği otokrasiyi yıkmak için savaşanların oy hakkı yok.
There is no one else to help us.
Başka kimsemiz yok.
I mean, there ain't no one to stop us now, is there?
Artık bizi durduracak kimse olmadığına göre.
I think there is no hope for us.
Fazla umudumuz yok.
Usually there's just the two of us, but having guests is no inconvenience.
Genellikle ikimiz oluruz, ama misafirler rahatsızlık vermiyor.
There is no need for us to fatigue you further.
Sizi daha fazla rahatsız etmek için hiçbir sebebim yok.
There's no rational explanation but... what I do have is an absolute faith in the strength of the human spirit... and the belief that someone or something is looking after us.
Bunun mantıklı bir açıklaması yok... ama içimde insan ruhuna olan kesin inancım... ve birinin ya da bir şeyin bize göz kulak olduğuna dair inancım var.
Even if His plan's not apparent to us at the moment. Sonja, what if there is no God? Boris Dimitrovitch, are you joking?
- Evet, ama eğer onu Tanrı yarattıysa, düşündüğü amaç şu an bize uygun gelmese bile güzel bir amaç olmalı.
Yes, of course, there'll be a performance tonight, even though Mr. Jerome is no longer with us.
Evet, tabi, bu gece gösteri olacak, Bay Jerome artık bizimle birlikte olmasa da.
There are no other Gods, but God and Muhammad is his messenger We have come into light, join us on the way to the Kabbah
HERŞEYE BESMELE İLE BAŞLAYIN! BİSMİLLAH DAVAMIZ İÇİN!
There is no way we can repay you for returning our Iris to us.
Iris'imizi geri gönderdiğiniz için size olan borcumuzu asla ödeyemeyiz.
- I will but no one listens to us, will they? - No, there is no one.
Şaban, kalk sen anlat Fatih'i.
But once war has been forced upon us... there is no other alternative... than to apply every available means... to bring it to a swift end.
Ancak savaş kaçınılmaz olduğunda onu en kısa sürede bitirmek için gerekli bütün yolları denemekten başka çareniz kalmaz.
There is no adequate way in which we can express our gratitude to the men themselves because they are no longer among us.
Bu üç adam için duyduğumuz minnettarlığı anlatabilmek için hiçbir yol bulamıyorum çünkü onlar artık aramızda değil.
Is there no due respect for the eight of us?
8'imizle birden asla başa çıkmayacaksın?
In any war there is no room for both us and them.
Hiç bir savaşta her iki taraf için yer yoktur.
There is no reason for us to be enemies.
Düşman olmamız için sebep yok.
Scotland Yard has assured us that in their opinion there is no question of foul play in any of the mortalities reported.
Scotlan Yard ölümlerde herhangi bir kasıt... olmadığını bildirdi.
there isn't 382
there is no such thing 30
there is no need 45
there isn't any 54
there is no escape 44
there is no god 74
there is nothing 106
there is hope 43
there is no time 77
there is 1445
there is no such thing 30
there is no need 45
there isn't any 54
there is no escape 44
there is no god 74
there is nothing 106
there is hope 43
there is no time 77
there is 1445