There was something traduction Turc
5,063 traduction parallèle
- Inside there was something.
- İçeride bir şey vardı.
I told you there was something wrong with this place.
Size bu yerde yanlış birşeyler olduğunu söylemiştim.
Perhaps there was something in the punch.
Belki de pançın içinde bir şey vardı.
No, no, there was something wrong with it.
Hayır, bi sorunu var ama.
There was something else pulling us up that mountain.
Bizi o dağa çeken başka bir şey vardı.
When we first met you, there was something... attached to you.
İlk karşılaştığımız zaman sana bağlanmış bir şey vardı.
I just wish there was something I could do to make amends.
Telafi etmek için yapabileceğim bir şey olduğunu umuyordum.
He knew there was something horrible down there.
Orada kötü bir şeyler olduğunu biliyordu.
I don't know how to tell you this, but... there was something there.
Bunu sana nasıl söylerim bilmiyorum sanırım birşeyleri ortaya çıkardı.
Look, I'm not the kind person who believes in these sort of things... but there was something around the house.
Ben bu tür şeylere inanan birisi değilimdir ama evin çevresinde birşey vardı.
But there was something about the shifting of her...
Hareketlerinde bir şey vardı.
- You're telling me there was something wrong with the horse's pussy, made her quit 300 yards from the finish?
Bana atın vajinasında bir terslik olduğunu mu söylüyorsun? Hani bitime 300 metre kala yarıştan ayrılan at.
I knew there was something wrong with that.
Bir bit yeniği olduğunu anlamıştım.
- There was something in her eye.
- Gözünde bir sorun vardı. - Hay aksi!
- There was something strange about her eye.
- Gözünde bir tuhaflık vardı.
You know, I wish there was something I could do.
Keşke yapabileceğim bir şey olsaydı.
He said it was business, but I think there was something more.
İşle alâkalı olduğunu söyledi ama bence daha fazla bir şey vardı.
I sure wish there was something I could do to help you get over it... at least get even.
Keşke atlatmanıza yardım edecek yapabileceğim bir şey olsa, en azından acısını çıkarmanız için.
See, I knew there was something special about Jeanne those flying things wanted.
Şu uçan şeylerin Jeanne'de aradığı özel bir şey olduğunu biliyordum.
But she told me that there was something that I needed to sign so I could come get her.
Ama bana çıkabilmesi için bir şeyi imzalamam gerektiğini söyledi.
She told me that there was something that I needed to sign, so I could come get her...
Buradan çıkması için imzalamam gereken bir şeyler olduğunu söylemişti...
But I knew there was something special about him.
Ama onda özel bir şey olduğunu biliyordum.
Joe : I wish there was something i could do, bobby, But our government is weighing the lives of two citizens
Keşke yapabileceğim bir şey olsaydı, Bobby... ama hükümete göre tüm milletin güvenliği iki vatandaşın hayatından daha baskın geliyor.
There was something happening there.
Orada bir şey yaşanıyordu.
There was something strange going on in Peter's lab.
Peter'ın laboratuvarında bazı tuhafıklar vardı.
I think the reason that I put it off was because I knew that there was something seriously wrong myself.
Sanırım geçiştirmemin nedeni benimle ilgili birşeylerin çok yanlış olduğunu biliyor olmamdı.
When you tapped on my shoulder on the bus, there was something... Your eyes.
o gun, otobuste omuzuma dokundugunda, bir sey oldu... gozlerin.
I knew there was something wrong with that island.
Adada yanlış bir şey olduğunu gerçekten biliyordum.
You were so helpful that it makes me wonder if there was something you forgot to tell us.
- Öyle mi? - O kadar yardımcı oldun ki bize söylemeyi unuttuğun bir şey var mı diye merak ediyorum.
You would tell me, right, if there was something wrong?
Ters giden bir şeyler olsaydı bana söylerdin, değil mi?
You're the experts, but there was something... familiar about the way this vamp talked to her.
Sizler uzmansınız ama burada bir şeyler var. Vampirin onunla konuşma şekli tanıdık gibiydi.
I said something about forgiveness, and he said that there was no such thing as forgiveness... that people just have short memories.
Bağışlanma ile ilgili bir şey dedim, o da dedi ki "Bağışlanma diye bir şey yok." "İnsanların kısa hafızası var sadece."
Was there something different about these ribs this morning?
Bu sabah pirzolalarda bir farklılık mı var?
What was I thinking when i said I had something there?
Ben sana, orada bir şey var dediğimde, sen ne düşünüyordun?
When we first met you, there was something...
- Evet.
It's sad, because there really was something between us.
Üzücü, çünkü aramızda gerçekten bir şeyler vardı.
At first, i thought that it was all in my head, but... I know that there's something in this house - - something watching me, which i guess does sound pretty crazy.
İlk başta hepsi kafamın içinde sandım ama, bu evde birşey oluğunu biliyordum beni izleyen birşey, sanırım bunlar kulağa çılgınca geliyor.
You know, there was this one time it was the warden's birthday, anniversary, something, I don't know.
Bir kere Warden'ın doğum gününde... Yıldönümünde veya işte, bilmiyorum...
He rubbed his face with something white, until there was blood all over his face.
Yüzü kan revan içinde kalana kadar beyaz birşeyle yüzünü ovuşturdu.
Was there a code or something else? Or...
Bir kod veya onun gibi bir şey var mıydı?
At first... there was such a need in her eyes and then something... monstrous.
Başta gözlerinde resmen bir yakarış vardı. Sonra başka bir şey oldu. Canavarlaştı.
She came to me. There was such a need in her eyes, and then something monstrous.
Gözlerinde resmen bir yakarış vardı ama sonra canavarlaştı.
Was there something else?
Bir şey mi var?
I was a wild child, and there is something you should know about me.
Asi bir çocuktum ve hakkımda bilmen gereken bir şey var.
Well there was definitely something there, we think.
Kesinlikle orada bir şey vardı, yani öyle sanıyoruz.
- Was there something in the milk?
- Sütte bir şey mi varmış?
- We thought it was just replicating, but there's something else.
Sadece çoğalıyor sanmıştık ama başka bir şey var.
Was there something to hear?
Duyacak bir şey var mıydı?
You think something was there?
Bu senin için her zaman problem oldu.
That floor was collapsing because there's something underneath it collapsing.
Altında bir şey çöktüğü için o yer çöküyordu.
Was there something you wanted to tell us?
Bize söylemek istediğin bir şey mi vardı?
there was something else 30
there was this 68
there was 570
there wasn't 74
there was a time 64
there was a problem 25
there was no other way 31
there was a boy 17
there was nothing 90
there wasn't time 38
there was this 68
there was 570
there wasn't 74
there was a time 64
there was a problem 25
there was no other way 31
there was a boy 17
there was nothing 90
there wasn't time 38