To be alone traduction Turc
5,755 traduction parallèle
I think I just need to be alone for a while.
Biraz yanlız kalsam iyi olacak.
I want to be alone with you, finally.
Seninle baş başa kalmak istiyorum.
And now we'd like to be alone with our daughter, thank you.
Şimdi kızımızla yalnız kalmak istiyoruz, teşekkür ederim.
Are you afraid to be alone with me? No.
- Benimle yalnız olmaktan korkuyor musun?
I just don't want to be alone tonight.
- Bu gece yalnız kalmak istemiyorum.
Usually, when a guy asks you on a date, it means he wants to be alone with you.
Genelde bir erkek çıkma teklif ettiğinde bu seninle yalnız kalmak istediği anlamına gelir.
I need to be alone.
- Yalnız olmam gerek.
I need to be alone for a while.
Bir süreliğine yalnız olmak istiyorum..
God didn't make me to be alone, guys.
Tanrı beni yalnız kalayım diye yaratmadı, çocuklar.
It's against our law for you to be alone with Claire, Alex, so next time make sure you're accompanied by another guard.
Claire ile yalnız kalman yasalarımıza aykırı, Alex. Bir dahaki sefere başka bir korumanın size eşlik ettiğinden emin ol.
Is there a place he goes when he gets anxious or wants to be alone?
Endişeli olduğunda veya yalnız olmak istediğinde gittiği bir yer var mı?
Would you like to be alone?
- Yalnız kalmak ister misin?
If you don't want to be alone, why don't you call Han?
Yalnız kalmak istemiyorsan Han'ı neden aramıyorsun?
And Caroline's afraid to be alone.
Caroline da yalnız kalmaya korkuyor.
Well, if you don't want to be alone, then why do you act the way you do?
Yalnız kalmak istemiyorsan neden böyle davranmaya devam ediyorsun?
It's bad enough for a woman to be alone at night.
Bir kadın için gecenin bir yarısı tek başına dolaşmak kötü olmalı.
You afraid to be alone or something?
Yalnız kalmaktan mı korkuyorsun?
And I don't want her to be alone all the time.
Ve ben onu istemiyorum yalnız her zaman için.
But I have to be alone for a bit.
Ama bir süreliğine yalnız kalmam gerek.
No, I just want to be alone for a minute.
Hayır, biraz yalnız kalmak istiyorum.
I would prefer to be alone while I work.
Çalışırken yalnız olmayı tercih ederim.
If you'd like to be alone for a moment...
Eğer biraz yalnız kalmak isterseniz...
Hearing you talk about your brother, how much you loved him, how much you miss him... I don't want Thomas to be alone.
Kardeşinden bahsederken ne kadar çok sevdiğini, özlediğini duyunca Thomas'ın yalnız olmasını istemedim.
Nick, I never thought I'd say this, but... I need to be alone with Prince.
Nick, bunu söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama Prince ile baş başa kalmam lazım.
The freak wants to be alone. No!
- Ucube rahatsız edilmek istemiyormuş.
Don't, under any circumstances, allow yourselves to be alone with Nenna.
Hiçbir koşulda kendinizin Nenna ile yalnız kalmanıza izin vermeyin.
You want to be alone?
Yalnız kalmak ister misin?
Look, I just want to be alone right now.
Bak, şu an sadece yalnız kalmak istiyorum.
They said they were in love and they wanted to be alone.
Dediler ki, birbirlerine âşıklarmış ve yalnız kalmak istiyorlarmış.
- Well, we just wanted to be alone, is all.
Biz sadece yalnız kalmak istedik, hepsi bu.
- Thank you. - Do you want to be alone?
Yalnız kalmak ister misin?
I prefer to be alone.
Yalniz olmayi tercih ederim.
I'm afraid for us to be alone.
Yalnız kalmaktan korkuyorum.
But it's a horrible idea for you to be home alone so, here we are, in a creek.
Ama seni evde yalnız başına bırakmak da berbat bir fikirdi. - Böylece buraya, nehre gelmiş olduk.
Look, the best way to get by around here is to be left alone.
Buralarda geçinebilmenin en iyi yolu yalnız takılmaktır.
I don't want to be left alone here.
Tek başıma kalmak istemiyorum burada.
Stef came by for lunch and we thought this might be a good time to talk to you two alone.
Stef yemek yemeye geldi ve sizinle yalnız olarak konuşmak için iyi bir an olabileceğini düşündük.
You didn't have to be so alone.
Yapayalnız olmak zorunda değilsin.
I'm sorry, but if it's just going to be you here, alone, watching...
Üzgünüm ama burada sadece siz olacaksınız tek başınıza, izlerken...
She'll be all alone to run our house and the tavern.
Evimizi ve meyhaneyi işletmek için yapayalnız olacak.
Are you sure you want to be alone?
Yalnız kalmak istediğine emin misin?
But for me to run this state, I need to be able to talk to my Chief of Staff alone.
Ama bu eyaleti yönetmem için, Personel Şefimle yalnız olarak konuşmalıyım.
Who would be dumb enough to let the ferret alone?
Kim bu iğrenç gelinciği tek başına bırakacak kadar aptal olabilir ki?
Jess and I are gonna take a moment to just be alone.
Jess'le bana biraz müsaade etmen gerekiyor. Baş başa kalmamız lazım.
Because, Arlene, it's still not safe for you to be out alone at night.
Çünkü, Arlene, dışarı yalnız dolaşman hâlâ güvenli değil.
I don't- - You have to make me be alone.
Ben... Beni yalnız kalmaya zorlaman gerek.
You must be coming down with something if you claiming girls, let alone want to bring'em by here.
Eğer sen buraya bir kızla gelmek istiyorsan bu işte bir gariplik var.
I don't want to be alone.
Yalnız kalmak istemiyorum.
Maybe you want to be left alone, but what about Kayla Madden?
Sen yalnız kalmak istiyorsun diye Kayla Madden de mi yalnız kalmalı?
She's a young girl who's been terribly abused, threatened, afraid for her life, obviously in need of comfort and support, and when she told Kate and Donnie that she wanted to be left alone...
İstismar ve tehdit edilmiş, hayatı için endişe duyan, belli ki teselli ve desteğe ihtiyacı olan genç bir kız Kate ve Donnie'ye yalnız... kalmak istediğini söylediğinde -
Even with our dragons, the six of us won't be able to take out those ships alone.
Ejderhalarımız olsa bile sadece altımız o gemileri temizlemeye yetmeyiz.
to be continued 170
to be on the safe side 18
to be honest 1950
to better days 18
to be loved 19
to bed 99
to be more precise 22
to be blunt 18
to be quite honest 33
to be or not to be 51
to be on the safe side 18
to be honest 1950
to better days 18
to be loved 19
to bed 99
to be more precise 22
to be blunt 18
to be quite honest 33
to be or not to be 51
to be happy 39
to be with you 30
to begin with 126
to be fair 354
to be honest with you 224
to be free 36
to be completely honest 27
to begin 33
to be perfectly honest 76
to be frank 90
to be with you 30
to begin with 126
to be fair 354
to be honest with you 224
to be free 36
to be completely honest 27
to begin 33
to be perfectly honest 76
to be frank 90
to be clear 133
to be precise 156
to be 126
to be specific 31
to be sure 151
to be safe 60
to be married 16
to be exact 289
to be truthful 21
to be precise 156
to be 126
to be specific 31
to be sure 151
to be safe 60
to be married 16
to be exact 289
to be truthful 21