English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / To say

To say traduction Turc

164,340 traduction parallèle
You're saying the person has to say, "I want to rape you"?
Yani bir insan "sana tecavüz etmeyi istiyorum" mu demeli?
The person has to say, "I am going to rape you."
"Sana tecavüz edeceğim" demeli.
He'll try to get you to say something incriminating about me, about this firm.
Benim ve şirket hakkında sana suçlayıcı şeyler söyletmeye çalışacak.
People on the interwebs might have nasty things to say about you guys,
İnternet sitelerindeki insanlar sizin hakkınızda iğrenç şeyler söyleyebilir.
If you have something to say, Mr. Staples, say it in front of the whole committee, not just me.
Söyleyecek bir şeyiniz varsa bana değil tüm kurula söyleyin Bay Staples.
But... and I hate to say this about any person...
Biri hakkında bunu demekten de hiç hoşlanmam ancak...
- You were about to say something.
- Bir şey demek üzereydin.
Well, I don't want to say it.
Söylemeyi istemiyorum.
Is it fair to say that... in an effort to gain some competitive advantage, you sought to have Adrian Boseman disbarred?
Mesleki rekabet ortamında avantaj sağlamanızda Adrian Boseman'ın meslekten men edilmesini istediğinizi söylesem yanlış olur mu?
Well, is it fair to say that you tried calling. Reddick / Boseman clients to steal them away?
Reddick Boseman müvekkillerini çalmak amaçlı aradığınızı söylesem yanlış olur mu?
Unfortunately, he chose to attack me, and, I'm sorry to say, did some damage.
Maalesef kendisi bana saldırdı ve üzgünüm ki hasar da bıraktı.
I want to say something.
Bir şey söylemek istiyorum.
I know exactly what you're trying to say.
Şuan mesela? Ne demek istediğini anlıyorum.
That son of ours is unpredictable, to say the least.
Kısaca söylemek gerekirse. oğlumuz öngörülemez
I just wanted to say that I'm sorry I lied.
Sadece yalan söylediğim için üzgün olduğumu söylemek istedim
But I also wanted to say that I am done hiding.
Ama aynı zamanda saklandığımızı söylemek istedim.
As my grandmother used to say, it's good to have friends in low places.
Büyükannem eskiden şöyle derdi, Düşük mevkii de arkadaşların olması iyidir.
You're trying to say that you don't know the name of the man that you tried to kill?
Adı bu mu? Hadi ama, öldürmeye çalıştığın adamın...
Just because she can't talk doesn't mean she has nothing to say.
Konuşamaması, söyleyecek şeyleri olmadığı anlamına gelmez.
Uh, you have yet to say it.
Henüz söylemedin.
What have I yet to say?
Ne söylemem gerekiyor?
All right, well, you've had a lot to say lately, about us, about how you don't think we should be together.
Son zamanlarda sürekli beraber olmamamız gerektiğini söylüyorsun.
If you need to say something, say it quicker!
Bir şey söyleyeceksen bir an önce söyle.
I am concerned about you and Dr. Webber, so I need to say what I need to say.
Dr. Webber'le ikiniz hakkında endişeleniyorum. Söylemem gerekeni söylemeliyim.
Well, say what you want to say.
Söylemek istediğin neyse söyleyebilirsin.
It's illegal. To say the very least.
Her şeyden öte yasadışı.
I mean, it sounds awful to say, but she's adapted to this.
Bunu söylemek korkunç bir şey olsa da adapte olduğunu kabul etmeliyiz.
I just wanted to say,
Gelip söylemek istedim.
I know what you're about to say.
Ne söyleyeceğini biliyorum.
You'll know what to say when you see her.
Gördüğün zaman ne diyeceğini bileceksin.
Your Honor, they're asking us to pay damages on a TV show they never intended to broadcast.
Sayın yargıç yayınlamayacakları bir bölüm için zarar tazmini istiyorlar.
Your Honor, I am stunned. I don't even know how to respond.
Sayın yargıç inanın afalladım, ne tepki vereceğimi bilemiyorum.
But I say we do to Trump the same thing the Republicans did to Obama.
Cumhuriyetçilerin Obama'ya yaptıklarının aynısını biz de Trump'a yapalım derim.
Your Honor, we have new evidence just come to our attention.
Sayın yargıç tam da bu anda elimize çok önemli bir kanıt geçti.
Your Honor, you were just about to decide.
Sayın yargıç kararınızı açıklamak üzereydiniz.
An Aaron Fowler claimed you directly told him to keep his harassment of this panel to under 13 posts.
Aaron Fowler taciz mesaj sayısını 13'ün altında tutmalarını bu toplantıya dayanarak söylediğinizi belirtti.
Your Honor, you never heard on my motion to dismiss.
Sayın yargıç, davanın düşürülmesi talebimiz tekrar ileteyim.
But that's why we need to stop this leakage now, Your Honor.
İşte bu yüzden bu sızıntıyı durdurmalıyız, sayın yargıç.
Well, since coming to work at an African-American firm, I'd say it's becoming aware of the nature of white privilege.
Afroamerikan bir şirkette çalışmaya başladığından beri beyaz olmanın getirdiği imtiyazların doğasının farkında olmamı sağladı.
What did you say to the grand jury about the plaintiff's firm?
Soruşturma Kurulu'na davacı tarafın şirketi ile ilgili ne söylediniz?
If I were to guess, I'd say lately it's coming from Andy Hart.
Tahmin etmem gerekirse muhtemelen Andy Hart'tır.
We object to this witness, Your Honor.
- Bu tanığa itiraz ediyoruz sayın yargıç.
You want to know what Ash would say about work?
Ash iş hakkında ne söylerdi biliyor musunuz?
Hmm. Why would you say that to him?
Neden bunu ona söylediniz?
You know, say what you will about Debbie, but that woman knew how to cater a party.
Biliyorum, tamam mı? Debbie hakkında ne dersen de ama bu kadın parti yapmayı biliyor.
'Cause I realized that my father would never say those things to me.
Çünkü babamın Bu şeyleri bana asla söylemeyeceğini farkettim ve bu yüzden
Let's look into Chet's background, let's try and come up with number combinations that might be meaningful to him, all right?
Chet'in arkaplanına bakalım. Onun için anlamlı olabilecek sayı kombinasyonları bulmaya çalışalım tamam mı?
Look, it's very difficult to explain, but believe me when I say that there are many, many lives at stake here.
Bak, açıklamak çok zor. Ama bana söylediğimde inan bana Burada birçok, çok sayıda can tehlikesi söz konusudur.
Uh, well, according to these numbers, I say we amputate, then.
Bütün verilere bakarak ampüte edilmesi gerektiğini söyleyebilirim.
Well, look, I just wanted to, um... say I'm sorry about earlier.
Önceki yaşananlar için üzgün olduğumu söylemek istiyorum.
What do you say, you and I, we choose to trust each other?
Ne diyorsun, sen ve ben, birbirimize karşı hep dürüst olsak?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]