To the right traduction Turc
53,483 traduction parallèle
To the right of that are sort of, like, polo shirts, and then...
Sağdakiler polo yaka, diğerleri de...
If you're feeling a little cold, you can do a sweater or sweatshirt situation. - That's to the right.
Hava soğuk geldiyse süveter veya uzun kollu da giyebilirsin.
Right this way. It's a brave new world, Alan, and you're about to be the most powerful man in Hollywood.
Burası artık görkemli yeni bir dünya Alan ve sen de Hollywood'un en güçlü adamı olmak üzeresin.
We have a male, early 30s, gunshot wound to the upper right thigh.
Erkek, 30'larının başında, sağ üst bacağa kurşun yarası.
All right, something to really grab the liberal market.
Liberal piyasanın dikkatini çekmeli.
Move away, both of you, right now, or you will be the last to get treated.
Derhal ayrılın yoksa en son siz tedavi görürsünüz.
You want to play the revenge game, right?
İntikam oyunu mu oynamak istiyorsun?
And the one right next to him.
Yanındaki.
I like that, cuts right to the chase.
Hoşuma gitti ya, direkt sadede geliyorsun.
But we always want to do the right for our kids, right or wrong.
Ama daima çocuklarımız için doğru olanı yapmak istiyoruz ; doğru ya da yanlış olsun.
I did what I believed was the right thing to do.
Doğru olduğuna inandığım şeyi yaptım.
It... it's gonna take you back to the main highway. I can't give you your phone right now, but someone'll find you in a few hours. Okay?
Buradan anayola çıkarsın.
So I thought, "You got to pick while the picking's good," right?
"Ürün iyiyken hasat yapacaksın," diye düşündüm, değil mi?
Okay, then turn right when you get to the road, And I'll tell you where to go after that.
Yola varınca sağa dön, sonrasını geldikçe söylerim.
You still report to the President, right?
Hâlâ Başkan'a rapor veriyorsun, değil mi?
Dr. Roshan, uh, i-if it is all right, I would very much like to return to the institution.
Dr. Roshan eğer mümkünse, tesise geri dönmek istiyorum.
Now, if anyone has any questions at all, now's the time to ask them, all right?
Sorusu olan varsa şimdi sorsun, tamam mı?
I think the best thing is just to have a little space right now...
En iyisi, şu an biraz mesafe bırakın...
But right now, I got the surf school, my lifeguard job and big waves all year to keep me busy.
Ama şu anda, sörf okulu, cankurtaranlık işim ve tüm yıl beni oyalayan dalgalar var.
Don't tell me you wouldn't like to put the wind right up that pathetic piece of shit.
O acınası bok herifi korkutmak istemeyeceğini söyleme sakın.
IF it comes to it, just stick to the same story as with Kevin, right?
Kevin'a anlattığımız hikâyeye bağlı kal.
Right, just stick to the story.
Hikâyeye bağlı kal yeter.
Maybe your mum's not ready to talk about that right at the moment, darling.
Annen bu konuda hakkında henüz konuşabilecek değil tatlım.
And from what Jas has said, and that little shitheel, about making the right impression, it's really important that I'm seen to be standing by your side.
Jas'in dedikleri ve o hıyarın doğru izlenimle ilgili söyledikleri senin tarafında gözükmem çok önemli.
He'll lead the hunter right to him.
Avcıyı direkt üstüne çeker.
Look, leaving them is exactly the wrong thing for me to do right now.
Bak, onları bırakmak, şu anda tam da yapılacak yanlış şey.
You take us straight to the address right now!
Bizi doğrudan bu adrese götüreceksin!
Right? The one that they sent to you? - Oh, yeah, yeah.
Sana gönderdikleri sende mi?
I just want to make sure that we're getting the right guy.
Doğru adamı enselediğimizden emin olmaya çalışıyorum.
Time for the real dance to begin, am I right?
Gerçek dansa başlama zamanı geldi, değil mi?
- With me in studio right now, eyewitness to the bloodbath at the Max Rager headquarters, and what he is about to impart upon us, my friends, is going to confirm everything.
Buradan. - Şu anda benimle stüdyoda Max Rager merkezindeki katliamın görgü tanığı var ve bize söyleyeceği her şeyi arkadaşlarım doğrulayacak.
Ellen took it down herself after that young woman died because she knew it was the right thing to do.
Ellen onları o genç kadın öldükten sonra kendisi kaldırdı çünkü bunu yapmanın doğru olduğunu biliyordu.
So, the idea that the mere presence of the canine somehow means that we're supposed to eat meat is silly. [Kip] He was right.
Yani köpek dişlerini olma nedenini bir şekilde et yememiz gerektiği anlamına geldiği fikri aptalca.
All right, push that to the birds now.
Pekâlâ, bunu kuşlara şimdi itin.
All right, you're still coming to the party this weekend, right?
Pekâlâ, bu hafta sonu hala partiye geliyorsun değil mi?
And it used to get so hot, we thought it would burn the house down, but... - Right. -... you wouldn't let anybody touch it.
O kadar ısınırdı ki evi yakacağını sanırdık ama kimsenin dokunmasına izin vermezdin.
Hugging naked with the guards. Got to be, right?
Gardiyanlarla yatıyor olmalı, değil mi?
Wes, come to the house right away.
Wes derhal eve gelmen gerek.
You could go to the police right now.
Derhâl polise gidebilirsin.
This is your shot to get on the right side of this.
Bu senin için bir şans. Bu işte doğru tarafı seçmen için.
It's our right to ask that the source be identified to know whether there's any warrant to this case.
Tanık ehliyeti olup olmadığını bilmek için kaynağın açıklanmasını istemek hakkımız.
The only thing he deserves right now is for you not to defend the woman who killed him.
Şu an hak ettiği tek şey onu öldüren kadını savunmamanızdır.
I called his public defender, said I was your lawyer from the Middleton Clinic and told him it was your legal right to confront the man accused of killing your boyfriend.
Onun kamu avukatını aradım. Middleton Bürosundan avukatın olduğunu ve sevgilini öldürmekle suçlanan adama ile görüşmenin yasal hakkın olduğunu söyledim.
I was just like you... just trying to do the right thing, stood up to them... and they destroyed my life.
Ben de tıpkı senin gibiydim. Sadece doğru şeyi yapmaya çalışıyordum. Yollarına çıktım ve hayatımı mahvettiler.
That's the one that says every defendant has the right to a fair trial, correct?
Şunu kanun hâline getiren ; "Her sanık adil yargılanma hakkına sahiptir." Değil mi?
All of you have done terrible things, and you have asked me to believe that you did them for the right reasons.
Hepiniz korkunç şeyler yaptınız ve benden onları doğru nedenlerle yaptığınıza inanmamı istediniz.
- You have the right to remain silent.
- Sessiz kalma hakkına sahipsiniz.
You really want me to take you to the train station right now, like this?
Seni gerçekten istasyona götürmemi mi istiyorsun? Böyle hem de?
You're gonna want to get out of the way right now.
Yoldan çekil hemen.
He was standing as close as you were to me right now, and he was chatting with the woman who shot him.
Senle bizim aramızdaki mesafe kadardı araları ve onu vuran kadınla konuşuyordu.
So, the plan was to wing him, right?
O zaman plan onu ölmeyecek şekilde vurmaktı, değil mi?
to them 177
to the beach 25
to the moon 20
to the airport 39
to the future 91
to the end 49
to the top 23
to the north 16
to the left 221
to the point 24
to the beach 25
to the moon 20
to the airport 39
to the future 91
to the end 49
to the top 23
to the north 16
to the left 221
to the point 24
to the sea 38
to the kitchen 20
to the hotel 25
to the tune of 23
to the police 36
to the car 26
to the death 78
to the hospital 50
to the contrary 33
to the bridge 17
to the kitchen 20
to the hotel 25
to the tune of 23
to the police 36
to the car 26
to the death 78
to the hospital 50
to the contrary 33
to the bridge 17
to the house 19
to the station 29
to the king 27
to the wall 16
to the bathroom 47
to the outside world 64
to the 197
to the side 32
to the door 21
to the front 27
to the station 29
to the king 27
to the wall 16
to the bathroom 47
to the outside world 64
to the 197
to the side 32
to the door 21
to the front 27