To the tune of traduction Turc
214 traduction parallèle
The oars were silver... which to the tune of flutes kept stroke. "
Kürekler gümüştendir ve flütlerin çıkardığı ezgilere ayak uydururlar. "
What do you boys know about a couple of robberies last night to the tune of almost $ 300?
Dün akşam ki hırsızlık olayından haberiniz var mı? Neredeyse 300 $ kayıp.
It matters to the tune of Ł1,000 a day, Mr. Christian.
Günde bin pound elde etmek için önemli, Mr. Christian.
Served up to the tune of his favorite music, a cry of pain, a scream of agony.
"Sevdiği nağmelerin akordunu ayarlayıp, dinletmek..." "... acılı çığlıklar, ızdırap içinde feryatlar. "
To and fro to the tune of the tickle-toe.
Müziğin ritmi ile takım ruhu içinde.
Unbreakable trust broken to the tune of 300 thou.
Bozulmaz güven 300 bin için bozuldu.
In other words, an investment to the tune of several hundred million if made today, would take, say, 20 years to be amortized.
Başka bir deyişle bugün yapılan 100 milyon değerindeki bir yatırım kendisini yaklaşık olarak 20 yılda amorti ediyor.
I gotta cover his losses to the tune of seven grand.
Yedi bine kadar onun kayıplarını kapatmak zorundayım.
I hate that message. It's not so much the content of the message as the fact that Cliff sings it to the tune of "Volare."
Ama içeriğinden çok Cliff'in mesajı "Volare" melodisiyle okumasından.
We can't dance to the tune of corrupt politicians and capitalists!
Yozlaşmış politikacılar ve kapitalistlerin maşası durumundasınız.
Which, considering his competition consists entirely of very fat men in leather shorts, burping to the tune of She'll Be Coming'Round The Mountain, is no great achievement.
"Dağdan Şehre İniyor" nağmesini geğiren deri şortlu şişman adamlardan ibaret olduğunu düşününce, öyle pek büyük başarı da sayılmaz hani.
[ SINGING TO THE TUNE OF "DAY-O" ] * Day-old *
İki çocuğumuz yok mu?
Therefore, when Mr Berman shot and killed Mr Bodine, we could be talking about a man who exploited his wife's infidelity to the tune of a $ 6 million profit, and used you, however unwittingly, as an accomplice.
Bu yüzden, Bay Berman'ın Bay Bodine'i vurarak öldürmesi, karısının ihanetini kullanarak 6 milyon dolara konan ve bu arada sizi, bilinçli olmasa da suç ortağı olarak kullanan bir adam fikrini akla getiriyor.
Luckily, the cop liked oldies so he beat me with his nightstick to the tune of "Hey Jude."
Şansım varmış ki eski parçaları seviyormuş. "Hey Jude" a ritim tutaraktan beni copuyla dövdü.
The State agreed to finance my medical education to the tune of $ 125,000.
Eyalet benim $ 125,000'lık eğitimimi karşılamayı kabul etti.
I've got to cover his losses to the tune of about seven grand!
Yedi bine kadar onun kayıplarını kapatmak zorundayım. Evet! Bekliyorum!
Looking unintelligent as ever but from the looks of my Playboys shredded down there I'd say he's ready to rock to the tune of ten grand.
Her zamanki kadar aptal ama aşağıda parçaladığı playboy dergilerimden anladığım kadarıyla on binlik tangoya hazır.
In the past six months, he has disrupted the galactic mining operation to the tune of a half billion dollars.
Geçtiğimiz altı ayda, galaktik maden işletmelerini yarım milyar dolarlık zarara uğrattı.
I'm striking Shaughnessy's testimony from the record as irrelevant, and I'm holding you in contempt to the tune of 1 0,000 dollars.
Shaughnessy'nin ifadesini önemsiz olarak kayda geçirtiyorum, ve seni saygısızlık yüzünden 10000 dolar ile cezalandırıyorum.
I will compensate you to the tune of 1 0 % of the recovered sum.
% 10'unu ödül olarak size geri vermeyi düşünüyorum. Yüzbin...
And any Emily Dickinson poem can be sung to the tune of "The Yellow Rose of Texas."
Ayrıca Emily Dickinson'un tüm şiirleri "Yellow Rose of Texas" melodisine tam oturur.
A session to the tune of an off-key melody :
Ahenksiz melodinin ezgisi.
Perhaps... when we have dealt with Brutus a journey on the scented waters of the Nile on a golden barge with oars of silver which we'll keep stroked to the tune of flutes.
Belki Brütüs'ü alt ettikten sonra, - - Nil'in kokulu sularında, kürekleri gümüşten altın bir kayıkta, şarkılar eşliğinde, her dokunuş bir aşk darbesi olana dek ritmi artırarak sevişiriz.
It means the hospital's gonna take it in the shorts to the tune of $ 1.5 million.
Hastanenin 1.5 milyon dolar ödeyeceği anlamına geliyor.
Had to sell the house last summer to pay off the credit card debt... to the tune of $ 70,000.
Geçen yaz 70 bin dolarlık kredi kartı borcunu ödemek için evlerini satmışlar.
Now I'm stuck paying for this fancy-ass hotel room to the tune of 400 bucks a pop while they keep him under observation.
Simdi onu incelerlerken bu şık otel odasına günde 400 dolar ödemekle yükümlüyüm.
To the tune of Bette Midler's "Wind Beneath My Wings".
Bette Midler'ın "Rüzgar Kanatlarımın Altında" melodisine uyumlu olsun.
Of course, I wouldn't have ordinarily add one like this to my collection but the tune intrigued me.
Kuşkusuz, genelde böyle bir şeyi koleksiyonuma katmam, fakat ezgisi beni cezbetti.
And the Indians found a new amusement listening to the level tune of the singing wires.
Ve kızılderililer kendilerine yeni bir eğlence bulmuşlardı şarkı söyleyen kabloların akordunu dinliyorlardı.
I'd like to do a tune for you that's been a favourite of the gang at the... you should pardon the expression, Dr Warfield...
Çok iyi bilinen bir mekânda çok tutulan bir parçayı okuyacağım. Bu mekan... alınmayın Doktor Warfield... Purple Pit.
You still believe that it's possible to unite mankind when already you see how the few idealists who did join together in the name of harmony are now out of tune and would like to kill each other over trifles?
Hâlâ insanlığı birleştirmenin mümkün olduğuna inanıyor musun uyum aşkıyla birleşen bir avuç idealistin artık ne kadar uyumsuz olduğunu ve ne sudan sebeplerle birbirlerini öldürmek istediklerini görmene rağmen?
I'd like to hear a tune about I guess about those discussions I was talking about that small circles of friends around living rooms around pipes, when they weren't selling any papers on the street and we weren't walking around this beautiful green place smoking, and not being afraid.
Tek işitmek istediğim şey, toplanıp çubuk içen arkadaşlarla ilgili, birtakım tartışmalar var. Onlar caddelerde biletleri satmamış olsalardı biz bugün burada, bu güzel yeşil yerde gezip korkusuzca ot içemeyecektik.
And as you lay there, you used to tune in - on the radios that you shouldn't have had - and... to the voice of Sally.
Orada öylece uzanırken normalde sizde olmaması gereken radyoyu açardınız bazen Sally'nin sesini duyardınız.
You know, it's truly essential to one's peace of mind now and then to get back in tune with the rhythms of nature and shed the mechanised world.
Rahatlamak gerçekten şart, zaman zaman kendini doğanın akışına bırakmalı ve elektroniklerle dolu dünya'dan sıyrılmalı.
I'm here at Battery Park with Montgomery Brewster and entourage anxiously awaiting the arrival of the Hackensack Bulls, in New York City for the first time to tune up for an unprecedented challenge game with the famed New York Yankees.
.. burada New York Yankileri ile bir dostluk maçı tertip ediliyor.
[ TO THE TUNE OF "MR. ED" ] * A whale is a whale Of course, of course *
Bana aptal güzel diyebilirler,
Yes, all of the professionals have come out... to talk about little old me... and now they've all run home to tune in... and listen to what they've all been talking about.
Evet, bütün ilgililer benim hakkımda konuşmak... için bir araya geldiler... ve şimdi hepsi eve koşup yayını dinliyorlar... Şimdi nelerden bahsettiklerine bir bakalım.
You know, he'd just about lost all his hearing when he wrote it, and I've often wondered if that didn't help him to tune into the final silence... of the great beyond.
Bestesini yaptıktan sonra neredeyse tamamen sağır olmuş. Yoksa bu sayede mi ahiretin sonsunuz sessizliğini kavradı?
If we tune a phaser to the frequency of triolic waves and lay down a field burst, it might respond.
Bir fazeri triyolik dalga boyuna ayarlar... ve bir alan atışı yaparsak, tepki verebilir.
When two cats can't groove to the same tune, one of them has to visit the man upstairs.
İki kedi kendilerini bir sese veremezse, birisi yukarıdakini ziyaret eder.
The audience didn't tune in to watch some amazing display of intellectual ability.
Seyirci televizyonu entelektüel yeteneği... seyretmek için açmıyor.
Remember to tune in tonight at 8 : 00 for highlights of today's vigil including when the garbage man came and when Marge Simpson put the cat out.
Bu gece saat 8'de çöp toplayıcısının gelişi ve Marge Simpson'un kediyi dışarı bırakmasını da içeren nöbetimizi açmayı unutmayın.
Not if I can precisely tune the shock pulse to the distortion frequency of the ring.
Patlamayı eğer, çarpıtmanın frekansına göre ayarlarsam, öyle olmaz.
- only got the tune of the time and outward habit of encounter a kind of yeasty collection which carries them through and through the most fanned and winnowed opinions and do but blow them to their trial, the bubbles are out.
Gösterişler, kırıtmalar altında sabun köpüğü gibi bir beyin. Böyleleriyle en parlak, en ince görünüşlü insanların ağzından girip burnundan çıkmayı becerirler. Ama içlerini yokladığınızda bir üfürmede sabun köpüğü gibi yok olurlar.
IF THE LIKES OF MRS. ALLWORTHY CAN HAVE THE GENTRY DANCE TO HER TUNE, I COULD HAVE EVERYTHING- - NO, MOLL, NO.
Bayan Allworthy gibiler bunu yapabiliyorsa o zaman ben de aynı türküyü okuyabilirim.
Now, to the rest of my listeners, I'll be off on vacation for the next week, so please tune in to my replacement, the noted podiatrist, Dr Garreth Wooten, who'll be discussing the virtues of his new book, "Bunions and Blisters and Corns,"
Diğer dinleyicilerime sesleniyorum. Haftaya izinliyim. - Bu yüzden benim yerime..
If you need a translator, use the earpiece in front of you and tune in to the desired language channel.
Tercüman ihtiyacınız varsa önünüzdeki kulaklığı kullanınız, ve arzu ettiğiniz lisan kanalına çeviriniz.
And the bridesmaids mustn't let slip this chance of making the bridegroom dance to your tune.
Ve nedimeler de damat ile dans etme sansini kacirmamalilar.
Be sure to tune in later for the final broadcast of KACL's lovable curmudgeon, Chester Ludgate.
Daha sonra KACL'in sevilen huysuzu Chester Ludgate'in son programını dinlemeyi ihmal etmeyin.
If we can determine the exact frequency of their multiphasic chamber, I will tune our field generator to match it.
Onların çoklu faz hücresine, tam frekansı kararlaştırıp, kendi alan jeneratörümüzü onların ki ile uyumlu hale getireceğim.
A network of grids allows me to fine-tune the tiniest facial characteristics one section at a time.
Böyle karelere ayırarak her alandaki en küçük yüz özelliklerini daha kolay ayarlayabiliyorum.
to them 177
to the beach 25
to the moon 20
to the airport 39
to the future 91
to the end 49
to the top 23
to the north 16
to the sea 38
to the point 24
to the beach 25
to the moon 20
to the airport 39
to the future 91
to the end 49
to the top 23
to the north 16
to the sea 38
to the point 24
to the left 221
to the hotel 25
to the kitchen 20
to the right 265
to the police 36
to the car 26
to the death 78
to the hospital 50
to the contrary 33
to the bridge 17
to the hotel 25
to the kitchen 20
to the right 265
to the police 36
to the car 26
to the death 78
to the hospital 50
to the contrary 33
to the bridge 17
to the house 19
to the station 29
to the wall 16
to the king 27
to the bathroom 47
to the outside world 64
to the 197
to the side 32
to the door 21
to the front 27
to the station 29
to the wall 16
to the king 27
to the bathroom 47
to the outside world 64
to the 197
to the side 32
to the door 21
to the front 27