Tomorrow at noon traduction Turc
310 traduction parallèle
The minute I see Oliver, I'm going back to my hotel... and pop myself into bed, and I'm not going to get up until tomorrow at noon.
Oliver'ı gördükten sonra hemen otele döneceğim. Kendimi yatağa atıp yarın öğleye kadar kalkmayacağım.
I'll come here tomorrow at noon, Kitty.
Yarın öğlen yeniden gelirim Kitty.
- I will pick you up tomorrow at noon.
Yarın öğleyin seni buradan alırım.
Look here, I shall be back by tomorrow at noon.
Buraya bak, yarın öğle üzerine doğru dönerim.
- Tomorrow at noon at the Tropicana.
- Yarın öğlen Tropicana'da.
A 24-hour pass for the lance corporal will begin tomorrow at noon.
Onbaşı'nın 24 saatlik geçiş kartı yarın öğleden sonra geçerli.
And then, tomorrow at noon, we'll be at the sea.
ve, yarın öğlende Denize varmış oluruz.
Tomorrow at noon outside Cuiyun House...
Yarın öğle vakti Cuiyun Evi yanında idam edileceksiniz...
I'll report back to Minister Liu Tomorrow at noon
Bakan Liu'ya rapor edeceğim yarın öğlen...
God has revealed to me that tomorrow at noon, you will come to me on that island, and find me dead near a well.
Tanrı bana vahyetti ki yarın gece şu adada bana geleceksin ve beni bir kuyunun yanında ölü bulacaksın.
I swear, I'll meet you tomorrow at noon.
Yemin ederim, seninle buluşacağım öğle saatlerinde yarın.
Tomorrow at noon, I'll send her over to your place.
Yarın öğle vakti, onu senin mekanına göndereceğim.
- You will learn about them tomorrow at noon.
Yarın öğle saatinde onu da öğrenirsiniz.
- Full load tomorrow at noon at San Ramón.
- Yarın öğlen San Ramón'da tam yük.
Call us tomorrow at noon.
Bizi yarın öğlen ara.
They're gonna call me tomorrow at noon.
Beni yarın öğlen onikide arayacaklar.
I'll be at your office tomorrow at noon.
Yarın öğlen ofisinde olacağım.
There's one tomorrow at noon, Thursday evening, dinner on Friday...
Yarın öğleyin bir tane var sonra perşembe akşamı
You can take a make up exam tomorrow at noon at the latest.
En geç yarın öğleden sonraya kadar yeniden imtihan olabilirsin.
Expect the first one tomorrow at noon.
İlkini yarın öğle üzeri bekle.
Expect the first one tomorrow at noon.
İlkini yarın öğle vakti bekle.
Flight is at noon tomorrow.
Uçuş yarın 12'de.
I'll have a car pick them up at noon tomorrow in North Philadelphia.
Yarın onları Kuzey Philadelphia'dan arabayla alacağım.
I have given the order for your execution at noon tomorrow.
Yarın öğlen idam edilmen için emir verdim.
He was supposed to leave at noon tomorrow.
Yarın öğleyin uçması gerekiyor.
Come and talk with me here at noon tomorrow.
Yarın öğlen burada buluşalım.
There's a stage leaving at noon tomorrow.
Yarın öğlen kalkacak bir posta arabası var.
We're due at Hong Kong at noon tomorrow.
Yarın öğlen gibi Hong Kong'da oluruz.
By tomorrow noon at the latest.
En geç yarın öğlene kadar.
See you at noon tomorrow, the theatre café
Yarın öğlen tiyatrodaki kafede buluşuruz.
Mrs Hazeltine and I are flying to New York, taking the overnight jet to London, there's a flight to Berlin and we'll be there at noon tomorrow.
Bayan Hazeltine ve ben bu öğleden sonra New York'a uçuyoruz. Oradan da gece yarısı Londra'ya. Berlin'e bağlantılı bir sefer var ve yarın öğlen orada oluruz.
Mine will start at tomorrow noon too.
Bir tek ben mi erken kalkıyorum yani?
Tomorrow, at noon.
Yarın öğle vakti.
Tomorrow noon at Los Palos, there's going to be a delivery.
Yarın öğlen Los Palos'ta bir teslimat gerçekleşecek.
Not before noon, tomorrow at the earliest.
Öğleden önce olmaz, en erken yarın.
That's right You tell him tomorrow noon at the old mission.
Doğru.Ona söyle, yarın öğlen vakti eski misyonda.
We'll execute them at noon tomorrow
Yarın öğle vakti onları asacağız.
Mr. Lu and Brother Shi Xiu will be executed in front of Cuiyun House at noon tomorrow
Bay Lu ve Shi Xiu Kardeş, Yarın idam edilecek, Öğle vakti Cuiyun Binası önünde,
Alright, I'll let you go but tell her that at tomorrow noon
Peki, şimdilik gidebilirsin! ama ona söyle... yarın öğlen...
Go to San Ramón, 20 miles from here... at noon tomorrow.
Yarın öğlen, buradan 20 mil ileride, San Ramón'a git.
There's a bomb due to go off at noon tomorrow.
Burada yarın patlayacak bir bombadan bahsediyoruz.
Did you know that tomorrow would have been the 20th wedding anniversary for McCord and his wife, and they were married at noon.
Yarın McCord ve karısının 20. evlilik yıl dönümü olduğunu... ve öğle vakti evlendiklerini biliyor muydun?
The treaty ceremony is at noon tomorrow.
Anlaşma töreni yarın öğlen.
Can you find two more like that... and meet me at the Mulholland cut-off at noon tomorrow?
Bunun gibi iki tane daha bulabilir misin? ve benimle yarın öğlen Mulholland yolunda buluşabilir misin?
Remember, we leave at noon tomorrow.
Unutmayın, yarın öğlen vakti ayrılacağız.
How about then? I found out that he's meeting his contact at 12 o'clock noon tomorrow.
Öğrendim ki yarın saat 12 gibi, irtibatta olduğu adamla görüşecek.
I can have 10 million U.S. at my disposal by noon tomorrow.
Yarın öğlene kadar 10 milyon dolar toparlarım.
Good. We'll meet at the apartment at noon tomorrow.
Peki öğleyin tam orada diyelim.
But tomorrow at high noon, the entire village can witness your final performance.
Ama yarın tam öğle vakti, tüm köy son gösterine tanık olacak.
Gracie's not only pregnant, she is very pregnant, and at noon tomorrow, in what is sure to be a media circus, the whales get shipped out.
Gracie sadece hamile değil. çok uzun zamandır hamile, ve yarın öğlen, tüm basının gözü önünde, balinalar dışarı çıkartılacaklar.
At noon tomorrow, Johnnie will be surrounded by his friend, by his mother, his father,
Yarın öğlen vakti, Johnnie'nin etrafı arkadaşıyla,... annesi ve babasıyla,
tomorrow at 119
at noon 63
noon 169
noona 135
noon and night 24
noon tomorrow 16
tomorrow 4164
tomorrow's my birthday 16
tomorrow is another day 31
tomorrow morning 588
at noon 63
noon 169
noona 135
noon and night 24
noon tomorrow 16
tomorrow 4164
tomorrow's my birthday 16
tomorrow is another day 31
tomorrow morning 588