Underpass traduction Turc
94 traduction parallèle
That underpass is right ahead.
Sağımızda yaya geçidi var.
Instead, you're eating stale Cracker Jack left by a dog in an underpass in Central Park at...
Ama, onun yerine köpeğin bile yemediği bayat kraker yiyorsun. Central Park'taki bir alt geçitte...
Two hours aao in a subway underpass two men were shot.
İki saat kadar önce, metro alt geçidinde iki kişi vuruldu.
Did you see it enter the underpass?
Köprünün altından geçtiğini gördün mü?
He was sleeping in the underpass. Got robbed
Geçidin altında uyurken, soyulmuş.
Car bomb - late yesterday, 59th Street underpass.
Arabaya bomba... dün geç saate, 59. Cadde alt geçidi...
McCoy, meet me at the Grant Street underpass.
McCoy, benimle Grant Caddesi alt geçidinde buluşun.
Some guy broke down by the underpass.
Geçitte arabası bozulmuş.
"We ducked into an underpass to avoid the cloudburst."
Sağanak yağmurdan kaçmak için yeraltı geçidine girdik.
Word is you got smeared at the underpass.
Altgeçitte sana bulaşan kelime.
I was driving on Elm Street toward the underpass in a rented car. A light-blue Valiant.
Kötü haber şu, Maliye bu büronun gelir tespitini istedi.
Two, the third wounded man, James Teague, nicked by a fragment while standing near the triple underpass.
Bilin bakalım burası kimindi? Lee Harvey Oswald'ın. Bunu nereden biliyoruz?
Around this time, another shot misses the car completely striking James Teague by the underpass.
Onlara zorluk çıkarma. - Nasılsınız Bay Broussard? - Gidelim Willie.
At the end of this passageway, there should be an underpass on the port side that'll take us to the upper levels.
Bu yolun sonunda diğer tarafa bir geçiş olmalı
Victor Fox singing "You Were Always On My Mind." Fans the world over are in shock and mourning at the discovery of his body this afternoon in the Lakeside underpass.
Victor Fox'You Were Always On My Mind'ı söylerken dünyanın her yerindeki hayranları cesedinin bugün öğleden sonra Lakeside Alt Geçidi'nde bulunmasının şokunu ve üzüntüsünü yaşıyorlar.
In the underpass beneath the 134, there's an emergency phone. It's out of order.
134 numaralı karayolunun altında bir acil durum telefonu var.
How did Ashleigh James get from her loft to this underpass?
Ashleigh James, dairesinden bu köprü altına nasıl geldi?
At the YMCA off industrial, near the underpass.
YMCA endüstrinin orada, altgeçitin yakınlarında.
What's your first lesson gonna be, how to drive a 14-foot truck under a 13-foot underpass?
İlk vereceğin ders ne olacak? 4,2 metrelik bir kamyonu 4 metrelik alt geçitten nasıl geçireceğim mi?
And buried her by the underpass in Frogtown Flats by the river.
Frogtown Flats yakınındaki üst geçidin oraya gömmüş.
Jeremy, I was in the underpass with these two... gentleman who asked for your possessions!
Jeremy, altgeçitteydim, iki... Beyefendi üstündekileri istedi.
You were going to take me back to the underpass!
Beni altgeçide götürecektin.
What is it with you and the underpass?
Altgeçitlerle ne alıp veremediğin var?
Mile marker 56, underpass at 0200 hours.
56 numaralı mil direği, alt geçit saat 0200.
Position the bomb in an underpass.
Bombayı tren yoluna yerleştirmiş olmalı.
Every underpass within the perimeter.
Bu çevredeki tüm köprüleri bulun.
[Mack] Train crosses the underpass at 1600.
Tren saat 16 : 00'da geçecek.
We'll hit the underpass on the other side.
Alt geçide diğer taraftan vuracağız..
'Til I hit that underpass... and then all I could smell was vomit.
O alt geçide gelene kadar bir saat kadar takip ettim. Sonra sadece kusmuk kokusu aldım.
Puts Wong at the underpass.
- Yani Wong o alt geçitteydi.
What they will see is the person he had dinner with then lured him to the underpass,
Yemek yediği kişinin, onu alt geçide götürüp bıçaklayarak öldürdüğünü görecek. - Hayır!
The underpass is logjammed.
Alt geçitte adım atacak yer yok.
The 17th Street underpass was the main one.
Cadde geçidi, ana yerlerden biriydi.
I'll be at the underpass.
Altgeçitte olacağım.
You just make sure my brother will be at the underpass.
Kardeşimin altgeçitte olmasını sağla.
He's going to be delivered at the underpass.
Altgeçitte teslim edilecek.
We're going to the underpass now.
Şimdi altgeçide gidiyorum.
Down by the underpass where no one would see.
Altgeçidin altı kimsenin göremeyeceği bir yerdi.
Nah, it's a pedestrian underpass.
Hayır, yaya alt geçidi.
So what you're saying is you think that the leprechaun's body was in that pedestrian underpass when the sinkhole happened.
Dur bir dakika. Söylediğin şey şu. Cücenin cesedi çukur oluştuğunda yaya alt geçidindeymiş yani.
We are trapped in the 4th Street underpass.
4. sokak alt geçidinde sıkışmış durumdayız.
- Taxi's in the Delancey underpass.
- Taksi Delancey tünelinde.
Not in the underpass.
Tünelde yok.
- Still in the underpass.
- Hâlâ tünelde.
The underpass is less than half a click.
Tünel dediğin kısacak bir yer.
Trace every vehicle that left the underpass.
Bu tünelden çıkan her aracın izini sür.
He's not on his boat or the golf course Or by that underpass where he buys fish and sports coats.
Teknesinde, golf sahasında ya da balık ve spor ceket aldığı köprü altında değil.
( I'm at the underpass under the bridge.
Köprünün altındaki yoldayım.
2 years ago, she was splitting'her time Between a freeway underpass and a shelter, And now she's livin in this palace?
2 yıl önce hayatını köprü altıyla bir barınak arasında geçiriyordu şimdi bu sarayda mı yaşıyor?
That underpass is always jammed.
Bu altgeçit her zaman hıncahınç doludur.
Towards the underpass, I saw two men standing behind a picket fence looking up towards Main and Houston, as the caravan came down.
Şekersiz. Boynumun ağrısından öleceğim. Yıllardır kanser hastasıyım.
under 290
understand 2529
underground 88
underwear 81
understanding 63
undercover 116
underwater 36
understood 2547
underneath 75
underpants 29
understand 2529
underground 88
underwear 81
understanding 63
undercover 116
underwater 36
understood 2547
underneath 75
underpants 29
underwood 165
under the bridge 22
under the radar 23
under the bed 63
under the sea 16
understand me 81
understandable 121
under the table 51
understand this 55
understand what i'm saying 17
under the bridge 22
under the radar 23
under the bed 63
under the sea 16
understand me 81
understandable 121
under the table 51
understand this 55
understand what i'm saying 17