Unlikely traduction Turc
2,363 traduction parallèle
It's unlikely, but you could lose your memory.
Hoş değiller ama hafızanı kaybedebilirsin.
Even if neel could expedite the process, which seems unlikely, the system is crumbling.
Neel süreci hızlandırsa bile, ki pek mümkün değil, sistem dağılır.
If he killed three in four hours, he's unlikely to stop anytime soon.
Eğer 4 saat içinde 3 kişiyi öldürmüşse durmasını bekleyemeyiz.
Given the harsh climate seems unlikely, but certainly could be a pathogen to be involved.
Soğuk iklimi göz önüne alırsak pek olasılıksız. Ama kesinlikle bir mikropla ilgisi var.
Well, then, In the unlikely event'that we find all five keys...
Peki, o zaman, beş anahtarı da bulduğumuz olasılık dışı durumda...
Unlikely.
Biraz zor.
Well, I think it's unlikely we were about to win the Nobel prize for ethics anyway, but I doubt that regenerating dead tissue will help to win anyone's favour.
Sanırım, etiksel açıdan Nobel ödülü almamız pek mümkün değil. Dokuların yenilenmesinin birisinin çıkarına olacağından da şüpheliyim.
In the unlikely event of pod failure, the emergency life support seats that you pass when you came in will activate.
Kozanın olası bir arızası durumunda geçeceğiniz acil yaşam destek koltukları oturduğunuzda etkinleşecektir.
If by some unlikely stroke of good fortune, you do see an undead materialize before your eyes, please don't get carried away by your emotions.
Bazı olası olmayan şeyler gözünüzün önünden geçerse lütfen heyecana kapılmayın.
- Unlikely.
- Pek sanmam.
- It's unlikely that our unsub has kept the rest of these women alive this long.
- Yani? - Böyle suçluların kadınları uzun zaman hayatta tutmaları alışılmış değildir.
It's unlikely our people would enjoy freedom, equality
halkımızın özgürlüğünün tadıda aynı bu kuzu gibi olmalı, eşitlik
It is unlikely he will play again.
Tekrar oynaması mücize olur.
Barring a very unlikely last-minute change of heart by Fischer,
Fischer'dan ani bir son dakika karar değişikliği ve
And they had an unlikely ally.
Ve beklenmedik bir müttefikleri vardı.
I'm gonna call that "unlikely."
Pek mümkün gözükmüyor.
Well, two spiral fractures are unlikely to be accidents.
İki spiral kırığın kaza olması zor.
Well, it's unlikely the electric company meddled with it.
Görüntü üstünde elektrik şirketinin oynamış olması olası değil.
Judging from the results of your test, it is... it is very unlikely that you'll be able to father a child.
Test sonuçlarınıza bakılırsa baba olmanız mümkün değil.
Unlikely, given the Egyptian styling to them.
Bir ihtimal, şekilleri daha çok mısırlılara benziyor.
An unlikely place to inject oneself? Precisely.
İnsanın oraya kendi iğne yapması çok zor.
It's extremely unlikely.
Büyük ihtimalle o şekilde.
Sometimes even the most unlikely species can turn out to be good news.
Bazen en beklenmedik türler de iyi haberlerle ortaya çıkabilir.
You think they might call me? Unlikely.
- Beni arayacaklarını mı düşünüyorsun?
It's unlikely that criminal charges would be brought up against Sophia.
Tuhaf bir durum ama bu ceza Sophia'ya az gelecek
Unlikely.
Sanmam.
It's unlikely we would have colonised this habitat without our best friends.
En iyi dostlarımız olmadan bu habitatta kolonileşmemiz olası değildi.
It seems unlikely this guy would just suddenly panic and lose control.
Bu adamın birden panikleyip kontrolü kaybetmesi olası görünmüyor.
Well, unlikely as it may seem, I think you might be wrong on this one occasion.
Görünüşünün aksine bu durumda yanıldığını söylemek zorundayım.
On the surface we may seem an unlikely combination
Yeryüzünde alışılmadık bir ikiliyizdir belki
And, um... Well, it's just really unlikely.
Bu hiç iyi olmadı.
It's unlikely that library fees caused it.
Ama kütüphane ücretleri nedeniyle olduğunu hiç sanmıyorum.
- It's not unlikely in Daniel's case.
- Mesele Daniel olunca şaşırmadım.
Yes, but it's highly unlikely.
Evet ancak olasılığı çok düşük.
His E.K.G. and cardiac enzymes were normal, so a heart attack seems unlikely.
EKG'sı ve kardiyak enzimleri normaldi o yüzden kalp krizi olası görünmüyor.
The kind of fool who doesn't understand that God's work can be done even by the most unlikely of his servants.
Tanrı'nın işine hizmetkarlarını karıştırmaması gerektiğini anlayamayacak kadar ahmaktı.
Life lesson from an unlikely source.
Beklenmeyen birisinden bir hayat dersi.
And then a week later, you're like, "oh, I want to mentor you." "Unlikely friendship."
Sonra da geldin bir hafta sonra senin akıl hocan olmak istiyorum dedin, beklenmedik dostluk.
It seems highly unlikely to me that they will be extradited.
Bana bu suçluların iadesi mümkün görünmüyor.
It's just extremely, extremely unlikely, because there are very few ways of organising this sand so that it looks like a castle.
Bunun olması son derece imkansızdır, çünkü bunun bir kale gibi görünebilmesi için onu düzenlemenin çok az yolu vardır.
They're the unlikely inheritors of the dinosaurs'crown.
Onların dinozorların tacını giyme olasılığı pek yoktu.
That's very unlikely, doctor.
Bu pek mümkün değil, doktor.
Unlikely.
Mümkün değil.
Symbiotic narcissism, sense of entitlement, one partner possibly dominates, and the choice of target is unlikely to be random.
Sembiyotik narsisizm, Herseyi kendine hak gorme, muhtemelen tek partner domine ediyor, ve kurban secimi muhtemelen rastgele.
I find that very unlikely. And why is that?
- Pek olası bulmuyorum.
You were an unlikely couple.
Siz alışılmadık bir çifttiniz.
There's always unlikely.
- Pek mümkün değil.
- What do you think? Unlikely.
Sen ne düşünüyorsun?
Unlikely.
Tam olarak değil.
Unlikely.
Olası değil.
- That's unlikely.
- Biraz zor.