We didn't get it traduction Turc

- It's true we didn't get along.

- Anlaşamadığımız doğru.

They would've whipped'em, too, if we didn't get deceived into it by Washington.

Washington bizi kandırmasaydı, onlara haklarını bildireceklerdi.

We just didn't seem to get around to it.

Sadece ona fazla vakit ayıramadık gibi gözüküyor.

We knew you were back, but it was so difficult to get information I didn't know when to expect you.

Döndüğünüzü duyduk, ama bilgi almak çok zordu ne zaman geleceğini bilemedim.

It's a wonder we both didn't get killed.

İkimizin birden ölmemesi mucize.

When we decided to get married, I didn't think it would be necessary for me to chase after you anymore.

Evlenmeye karar verdiğimiz zaman, bir daha senin peşini böyle kovalayacağım hiç aklımdan geçmemişti.

I tell you, it's a miracle we didn't get here dead.

Buraya gelebilmiş olmamız bile bir mucize.

Well, the reason we didn't get together, you're staff, and I guess we sort of resented it.

İyi anlaşamamamızın nedenine gelince, sen karargahtan olduğun için galiba buna biraz içerledik.

But let's face it, girls, we didn't get very far from the house.

Ama kabul edelim kızlar, evden fazla uzaklaşmadık.

But it didn't and we won't get a second try. Look!

Ama işe yaramadı ve ikinci bir şansımız da olmayacak.

Only we didn't get to finish it.

Sonunu getiremediğimiz tek şiir.

What it boils down to, if someone didn't get lucky... and smell garlic on the shirtsleeves of a diabetic, we never would have known you two were here.

Kısacası, eğer şans gülmese idi ve bir şeker hastasının gömlek kollarında sarımsak kokusu almasaydık ikinizin burada bulunduğunu asla bilmeyecektik.

Did we get it all? Because if we didn't...

Hepsini hallettik mi?

No, we didn't get it

Hayır, onu alan biz değildik!

It's amazing we didn't get into an accident.

Kaza yapmamış olmamız şaşırtıcı.

We had it staked out, but we didn't get him.

Gözlüyorduk ama onu yakalayamadık.

Now, the satellite has a small capsule in it with a lot of classified data we didn't want the Russians to get their hands on.

Uydunun içindeki küçük bir kapsülde pek çok gizli bilgi var ve bunların Rusların eline geçmesini istemiyoruz.

Didn't we just almost all get eaten by an it?

Neredeyse "O" bizi yemeyecek miydi?

It kills me we didn't get you on camera.

Tom, kameranın seni almaması beni öldürüyor.

It was just him and me. We just didn't get along.

Sonra ikimiz kaldık ve birbirimizle geçinemedik işte.

We didn't get it.

Çekmedik.

Sure, things didn't go your way and, sure, we're a little disappointed, but we'll get over it.

Biz de biraz hayal kırıklığına uğradık ama hepsini atlatırız.

We didn't wanna get married because every time anyone we knew got married it ruined their relationship.

Evlenmek istemiyorduk çünkü ne zaman tanıdığımız birileri evlense ilişkileri mahvoluyordu.

- No, we didn't get it.

- Hayır, mesaj almadık.

How can you say we get it from sex when the CDC just said that we didn't?

Eğer CDC kapmayacağımızı söylüyorsa, bunu seks ile aldığımızı nasıl söyleyebilirsin?

We didn't know how you could get it or that it killed you.

Nasıl yakalanıldığını ve nasıl öldürdüğünü bilmiyorduk.

Well, I didn't get the money, so now we're splitting it.

Parayı alamadım, o yüzden bunu bölüşeceğiz.

- You knew we didn't get it.

Alamadığımızı biliyordun.

We didn ´ t get to, uh, celebrate Christmas, so, uh, it would be nice if you could join us.

Biz daha Noel i kutlayamadık, eğer sen de bize katılırsan çok mutlu oluruz.

Because, well, it seems to be, because he didn't write back, but, um, uh... Now, how on Earth... did we manage to get into the finals, David?

çünkü evet olumlu görünüyor, o cevap yazmadı ama, mm, aah... şimdi nasıl oluyorda, finallere girmeyi başarabildik, David?

It wouldn't make much sense to get on a subway if we didn't know where we wanted to go.

Nereye gideceğimizi bilmezsek metroya binmek o kadar da anlamlı olmazdı.

It's too bad we didn't get the hang of this a couple of years ago.

İşin püf noktasını birkaç yıl evvel öğrenmemiş olmamız ne fena.

- I take it we didn't get our confession.

- Görünüse bakilirsa, itirafi alamadik.

We did it cos we didn't want to get on your nerves.

Beraberdik fakat sizi kızdıracağını bilmiyordum.

I'm just sorry we didn't get to finish it. Well, me too.

Bitiremediğimiz için üzgünüm.

It's not like we didn't get along... we had fun.

Eğleniyorduk bile, yalnız...

Ally didn't have anything to do with it. We should probably get in there.

- İçeri girsek iyi olacak.

- We didn't get it, but -

- Ama alamadık. - Bekle.

It's just... We both didn't get what we wanted.

İkimiz de istediğimizi elde edemedik.

It's just, we didn't get a chance to see how things worked out with us.

- Paltolar Daisy'nin odasına. - Tamam.

- We had to go to a Filipino bakery to get it. - You didn't.

- Filipino Fırını na gittik sırf bunu almak için.

Yeah, but we didn't get it from dusting.

Evet, fakat biz bunu özel tozlarla bulmadık.

My little Kenny's gone! I can't believe it! We just didn't get to him in time!

Aman tanrım, küçük Kenny'im gitti, buna inanamıyorum.

It's a shame we didn't get here a little sooner.

Keşke buraya daha erken gelebilseydik.

It was a good-ass show, and we didn't even get a final episode!

Gercekten iyiydi, son bir bolum cekilmedi bile!

We've gotta get rid of it. We're lucky Hendricks didn't see it.

Ondan kurtulmalıyız şanslıysak Hendricks onu görmemiştir.

Since we didn't get to see the tape, - can you at least describe it to us? - No.

Kaseti görmediğimize göre,... biraz tarif eder misin?

So we got rocks out of my rock garden, but I didn't want to get rid of them so he offered me $ 10 after he started booting it up more.

Bizde tüm taşları bahçeden çıkardık, fakat ben onlardan kurtulmak istemedim ve o bana 10 $ teklif etti. bir süre sonra daha fazla istemeye başladı.

We watched the satire programme with her but she didn't get half of it.

Birlikte şiir programını izledik... ama yarısını bile anlamadı.

And then, when you have your new "no arms", we can say "It's a good thing we didn't get in the way of that."

Kolsuz kaldığında "İyi ki orada olup araya girmedik," deriz.

I didn't wanna get into it because the more we talked, the harder it was to go through with what I had to do.

Orada sana söyleyemedim, çünkü söyleyeceklerimi bitiremedim.