English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ W ] / What time

What time traduction Turc

29,060 traduction parallèle
What time did you leave the bar?
Bardan ne zaman ayrıIdınız?
What time is it?
Saat kaç?
What time was that?
Bu ne zamandı?
- Sure, man. - What time is it?
- Saat kaç?
- What time is it?
- Saat kaç mı?
What time was that?
O sırada saat kaçtı?
- What time did he leave?
- Ne zaman gitti?
What time will you get back to Seoul?
- Seoul'e ne zaman dönüyorsun?
What time do we need to get there?
- Kaçta orada olalım?
At what time did the kidnapper call you?
Karınızı kaçıran kişi sizi saat kaçta aradı?
What time did you get in last night?
Dün gece kaçta geldin?
My parents say that's what I get for wasting my time with this.
Ailem vaktimi bununla harcamamın sonucunda hak ettiğim şeyin bu olduğunu söyledi.
What's about time?
Ne tam zamanında?
At the time of the trial, she probably didn't know what she had.
Muhtemelen duruşma zamanı elinde olan şeyi bilmiyordu.
Yo, what's this? It's the wire you're gonna wear next time you meet with the Tooth Fairy.
Bir dahaki sefer Diş Perisi'yle buluşmaya gittiğinde takacağın kablo.
We've got time before school to see what's on this.
Okuldan önce buna bir göz atmak için vaktimiz var.
You remember what happened last time we suggested that?
En son bunu önerdiğimizde neler olduğunu hatırlıyor musun?
I need some lead time, see what comes of it.
Biraz hazırlığa ihtiyacım var, bakalım ne getirecek.
What were you doing all this time?
- Onca saat ne yaptınız siz?
What an amazing time period.
Ne güzel bir dönem.
Now that we've got outlaw outfits, it's time to find out what Turnbull's stockpiling at his mining camp.
Kanun kaçağı kıyafetlerimizi de giydiğimize göre Turnbull'un ne istfildiğini öğrenme vakti geldi.
Caitlin and Cisco. - Okay, um, what time?
- Tamam, kaçta?
Remember what happened here last time, Flash?
Geçen sefer burada olanları hatırlıyor musun, Flash?
That's what we're calling the alternate timeline that Barry created when he went back in time and saved his mom.
Barry'nin annesini kurtardıktan sonra oluşturduğu zaman çizgisine öyle diyoruz.
The time has come to restore what was taken from you.
Senden alınanı sana geri verme vakti geldi.
But what I do have... is my detective skills and my instinct, and time and time again, I don't use them because you guys all tell me that everything is gonna be okay.
Ama benim de dedektiflik yeteneklerim ve sezgilerim var. Ama bunları hiç kullanmıyorum çünkü bana her şeyin yoluna gireceğini söyleyip duruyorsunuz.
The next time your gut tells our team what to do, I'll trust it.
- Bir daha hislerin sana ne yapacağını söylediğinde ben güveneceğim.
You saw what happened the last time we engaged them.
En son onlarla temasa geçtiğimiz zaman... olanları gördünüz.
After what happened the last time you went looking for Sampson?
Geçen seferki Sampson'u aramaya gittiğinizdeki gibi mi?
Who I just watched for the umpteenth time not tell the people he's closest to what is going on with him.
En yakınındaki insanlara defalarca yaptığı şeyleri anlatmamasını izledim.
He didn't know what to do about his medication running out, and I think he thought we would just spend the time we had together until the pills ran out, and that would be it.
İlacı biteceği için ne yapacağını bilmiyordu. Sanırım ilaçları bitene kadar birlikte vakit geçirmemizi istedi ve sonra noktayı koyacaktı.
What is it this time, Pete?
Bu sefer neredesin Pete?
That it was only a matter of time before all the other families would be out of his way. But what he really needed to grow his business was someone who understood how things operated.
Diğer tüm ailelerin yolundan çekilmesi an meselesi ama büyümek istiyorsa, ona işlerin nasıl yürüdüğünü bilen biri gerek.
One more time before what? You said you wanted to check in one more time bef...
Son bir kez daha kontrol etmek...
By the time I connected what I was doing with what I saw on the news,
Yaptığım işle haberlerde gördüklerim arasında bağlantı kurana kadar
- What time was that?
- Saat kaçta?
- What time?
- Saat kaçta...
What, no alcohol swab this time?
Ne, alkol ile silmek yok mu?
What story are we telling this time?
Bu sefer ne hikayesi anlatıyorsun?
What if we can't fix it in time?
Ya zamanında tamir edemezsek?
What they told us was wrong all this time.
Bize söyledikleri şeyler bunca zamandır yanlışmış.
Well, guess what, Paul, it's time to grow up.
Biliyor musun Paul, artık büyüme zamanı.
It's time to take responsibility for what you've done.
Yaptıklarının sorumluluğunu alma zamanı.
Okay, you know what? I held my baby, and I watched him die last time.
Geçen sefer bebeğimi kucağıma aldım ve ölmesini izledim.
You know when the kids were babies, he used to call me all the time when Sofia would cry or she got soap in her eye and he didn't know what to do.
Eskiden çocuklarımız bebekken Sofia ne zaman ağlasa ya da gözüne sabun kaçsa ne yapacağını bilmediği için beni arardı.
Do you remember what happened the last time we got played?
Bulmanı istedi. En son oyuna geldiğimizde neler olduğunu hatırlıyor musun?
What have you done this time, Jimmy?
Bu sefer ne yaptın Jimmy?
Think what he was saying is god does not exist outside space and time.
Tanrı'nın uzay ve zamanın dışında var oluğunu söylemedi bence.
What a time it took.
Ne kadar da uzun sürdü açman.
You lie all the time. You have worked here for 20 years, you know what happens!
Hep yalan söylüyorsun. 20 yıldır burada çalışıyorsun, olup biteni biliyorsun!
Well, I have enough time to fuck on the job, so what do you think?
Yani, Iste sikisecek kadar vaktim oluyor, Ne dusunuyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]