Where you at traduction Turc
4,903 traduction parallèle
Where you at, you little shit?
Neredesin bok parçası?
Where you at, Cuz?
Neredesin, kuzen?
Where you at?
Neredesin?
Yo, where you at?
Selam neredesin?
Where you at, baby?
Neredesin bebek?
Okay now do my favorite commercial where you are at the theater and there is a long line for the ladies room. And you just wink at the camera.
Tiyatrodasın ve kadınlar tuvaletinde uzunca bir sıra var ve sen kameraya göz kırpıyorsun.
You're famous for fucking half of Westeros. You just arrived at the capital after two weeks of bad roads, where would you go?
Westeros'un yarısında şanın almış başını yürümüş ve iki haftalık kötü bir yolculuktan sonra başkente yeni gelmişsin nereye giderdin?
Well, today I was at the graveyard, you know, up on Shepherd's Hill, where Miss Watson's buried, and I saw this strange man standing at her grave.
Bugün mezarlıktaydım işte... Shepherd's Tepesi'nde yani, Bayan Watson'ın mezarının orada ve tuhaf bir adamın, onun mezarının başında durduğunu gördüm.
At the mean time, you just tweet me where ever you are, I'll come running because this shit is good!
Bu arada bana nerede olduğunu tweet at, ben hemen gelirim. Çünkü bu yaptığın çok iyi.
She had no appearance of any intussusception which is where the intestinal tube envelopes down on itself just like, uh when you pull your sock off at night and it's half off and still half on your foot.
İntusepsiyon yani bağırsak borusunun kendisini düğümlemesi dediğimiz olay gerçekleşmemiş. Hani geceleri çorabını çıkarmaya çalışırsın da sabah bir bakarsın ki yarısı hâlâ ayağındadır.
- Cool, where you working at?
Çalışıyorum. Harika. Nerede çalışıyorsun?
At least tell me where you're going.
- En azından nereye gittiğini söyle.
You see where I'm getting at here?
Nereye varmak istediğimi anladın mı?
Today you'll be at the station where they cut the heads off.
Bugün kafaların kesildiği bölümde olacaksın.
Hey! You best remember you're where you're at right now because of me.
Benim için şu an nerede olduğunuzu hatırlasanız iyi olur.
- Where were you - last night at 10 : 00 P.M.?
- Dün gece saat 22.00'de nerdeydin?
And what's the thing where you have to talk really quickly, with the disclaimer at the end?
Redderken sonuna kadar gerçekten hızlı konuşmak zorunda kalmaz mısın?
Sure, sure, why don't we take it out on the main road and we'll see where you're at.
Tabii, neden bununla anayola gitmiyoruz. Senin de ne seviyede olduğunu göreceğiz. Evet.
You know, one of the great rewards of this job is one never knows from where the next great leap forward is going to come, or from whom.
Bu işin en büyük mükafatlarından biri bir sonraki büyük adımın nerede veya kim tarafından atılacağının meçhul olmasıdır.
You stick around at least till you know where you're going.
En azından nereye gideceğini anlayana kadar burada kalıyorsun.
Every fucking morning, I spend nearly $ 3 for my iced coffee, mind you, which is the same as the drip, which is given to you at the counter, where you pay.
Her sabah, buzlu kahvem için yaklaşık 3 dolar harcıyorum, unutma, filtre kahve ile aynı ki tezgahta sana verilir, ödeme yaptığın yerde.
Last Saturday, when the girls were at the museum, where were you?
Kızlar müzeye geldiğinde siz neredeydiniz?
No, but I feel like you're just seeing him at a time where he's not at his best.
Hayır, ama onun iyi olduğu zamanlarda görmüyorsun gibi hissediyorum.
You know, we'd been going out for a few months, and I wanted to know where her head was at.
Birkaç aydır görüşüyorduk ve ne düşündüğünü öğrenmek istedim.
I was a manager at Home Depot, where this psycho you mentioned worked for a while.
Ben Home Depot'da yöneticiyken bahsettiğiniz şu sapık bir ara yanımızda çalışmıştı.
Picture yourself where you are at this very moment.
Tam şu an kendini hayal et.
How many sleepless nights have you put her through at home, alone, wondering where you are, imagining the worst when - - when really you're at the bar or at the mall spinning your secret-agent nonsense?
Onu evde kaç gece yalnız uykusuz bıraktın? Nerede olduğunu merak edip, en kötüsünü düşünürken sen aslında barda ya da AVM'de gizli ajan saçmalığını sürdürürken?
Priscilla, do you know where Ruben is roving at this very moment?
Priscilla, Ruben'in şu an nerelerde gezdiğini biliyor musun?
I'm not trying to piss you off, but it's not like one of your blogs where people can look at photographs when they get bored of the writing.
Seni sinirlendirmeye çalışmıyorum ama bu, insanların yazılardan sıkılınca fotoğraflarına bakabileceğini... -... bloglarından biri değil.
So the woman gets a phone call and the guy at the other end says : 'I know where you are, I'm in your house.'
Kadının tekini bir adam arıyor ve ona "Nerede olduğunu biliyorum, şu anda evindeyim." diyor.
It's parked down at the docks, I'll text you the where.
Limanda park hâlinde. Neresi olduğunu mesaj atarım.
I'd like to welcome you all to "with justice for some," where we look at the criminal justice system and its bias against the queer community.
Ceza adalet sistemine ve kuir topluluğuna olan önyargılarını incelediğimiz "Bazıları için Adalet" e hoş geldiniz.
You can feel like you're falling, like you're being strangled, or, in my case, like you're at the center of a grove of magical trees where human sacrifices took place.
Düştüğünü hissedebiliyorsun, boğuluyormuşsun gibi oluyor ya da benim durumumda, kendini insanların kurban edildiği sihirli ağaçların ortasında bulabiliyorsun.
Unfortunately, she's not returning calls at the moment which is where you come in.
Maalesef şu anda telefonlarıma cevap vermiyor işte burada sen devreye giriyorsun.
Look at where you are.
Nerede olduğuna bak.
So you know he's an exceptionally knowledgeable fellow, and he tells me that in the entire history of mankind, there is not a single instance where financiers have not panicked at the prospect of a war.
Kendisi son derece bilgili bir kişidir ve bana der ki tüm insanlık tarihinde bir savaş olasılığında finansçıların paniklemediği tek bir örnek yoktur.
Where are you staying at?
Nerede kalıyorsun?
Look at where you are right now and tell me you're not cracking up.
Şu an bulunduğun yere bak ve delirmediğini söyle.
For 3 lakhs I can tell you where that jeep is at present..
3 lakhs için bu cip şu anda nerede ben size söyleyebilirim..
So, at any given time, you know where all the cabs in the city are?
Bir dakika. Yani her an, şehirdeki tüm taksilerin nerede olduğunu biliyor musun?
And with that tardiness, you have at last crossed the boundary where I can legally apply physical discipline.
Geç kalmanla beraber, sonunda sana yasal yoldan fiziksel... disiplin uygulayabileceğim bir sebep vermiş oldun bana.
So if you start at the Ballard School, head past where they ditched their cars and keep going, what else is out that way?
Ballard Lisesi'nden yola çıkıp aksi yöne doğru giderek araçlarını değiştirmişler. Sonra da yola devam etmişler. Bu yol üzerinde başka ne var ki?
At least I know where you are this time.
En azından bu sefer nerede olduğunu biliyorum.
Where were you last Saturday night around 9 : 30? I was here at home...
- Geçen cumartesi 9 : 30 civarı neredeydiniz?
No, and if daddy had cancer, he'd have the kind where you looked at... like the one... all your friends died of it...
Hayır, eğer babamız kanser ise, ona bakılabilecek bakılabilecek.... bir yer lazım...
I know where you're at.
Seni anlıyorum.
Then I'll expect you at my Dinaskyu gathering tomorrow evening, where you'll be given the details of your new assignment.
O zaman yarın akşamki Dinaskyu toplantısında detayları bildirilecek yeni görevini konuşmak için orada olmanı bekliyorum.
You know actually, I'm at a point in my high chair construction where I could use an extra set of hands.
Aslına bakarsan ben de tam biri gelse de şu bebek sandalyesini kurmama yardım etse diye düşünüyordum.
Man, at least get in here where I can see you.
Ya da gel buraya en azından seni görebileyim.
Can you tell us where you were at the time the incident took place?
Olay gerçekleştiğinde bize nerede olduğunu söyleyebilir misin?
By going out to breakfast, I thought you meant one of those new-fangled places where you sit at the table and people take your order.
Dışarıya kahvaltıya gidiyoruz dediğinde şöyle garsonların siparişlerini aldığı güzel bir yere gideceğiz diye düşünmüştüm.
where you're going 48
where you going 2153
where you been 659
where you from 239
where you coming from 23
where you're from 33
where you are 61
where you belong 52
where you live 41
where you were 26
where you going 2153
where you been 659
where you from 239
where you coming from 23
where you're from 33
where you are 61
where you belong 52
where you live 41
where you were 26
where you been at 18
where you come from 36
where you headed 176
where you going now 26
where you go 61
where you off to 57
where you 44
where you heading 24
where you gonna go 62
where you wanna go 18
where you come from 36
where you headed 176
where you going now 26
where you go 61
where you off to 57
where you 44
where you heading 24
where you gonna go 62
where you wanna go 18
where you going with this 27
where you guys going 36
where you goin 209
where you think you're going 19
you ate it 17
you attacked me 18
attention 2122
athena 123
atlanta 78
atlas 35
where you guys going 36
where you goin 209
where you think you're going 19
you ate it 17
you attacked me 18
attention 2122
athena 123
atlanta 78
atlas 35
atlantis 57
atom 38
attend 22
atmosphere 21
attitude 81
attack 517
atlantic 17
attorney 223
attraction 18
athletic 62
atom 38
attend 22
atmosphere 21
attitude 81
attack 517
atlantic 17
attorney 223
attraction 18
athletic 62
athens 42
attica 54
attacked 36
atticus 114
attractive 118
attila 22
attacks 36
athletes 26
atlantic city 73
athelstan 45
attica 54
attacked 36
atticus 114
attractive 118
attila 22
attacks 36
athletes 26
atlantic city 73
athelstan 45