English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ W ] / Wouldn't you agree

Wouldn't you agree traduction Turc

309 traduction parallèle
Aunt Caroline wouldn't agree with you.
Caroline halam aynı fikirde olmazdı.
That's why I wouldn't agree to having you fired.
Bu nedenle senin kovulmana onay vermedim.
If I were to forget the $ 180 that I lost, and say no more about the matter, wouldn't you agree that I was being extremely lenient with the thief?
Eğer benden alınan 180 doları unutacak ve artık bu konuda hiç ağzımı açmayacak olsam, sence hırsıza karşı çok yumuşak davranmış olur muyum?
You'd agree with that, wouldn't you, major?
Değil mi, binbaşı?
I knew the garlic in the peppers wouldn't agree with you.
Sarımsaklar ve biberler konusunda seninle hemfıkir değilim.
We thought... You wouldn't agree...
Şey, biz düşünmüştük ki..... siz buna rıza...
- Wouldn't you agree?
- Katılıyor musunuz?
I went to see her and I told her that you wouldn't agree to a divorce.
Gidip ona benden boşanmak istemediğini söyledim.
- deal's on. - Some girls wouldn't agree with you.
Bazı kızlar seninle aynı fikirde değil.
But, of course, I wouldn't expect an old Indian fighter, like you, to agree with me.
Tabi, sizin gibi eski bir yerIi savasçdan, buna katImasn bekIemiyorum.
Wouldn't you agree?
Katılmıyor musun?
Mr Stubbs wouldn't agree with you on that one.
Bay Stubbs seninle hemfikir değil.
Wouldn't you agree, Silanus?
Katılmıyor musun, Silanus?
I know what you'd expect, and I wouldn't agree.
Ne isteyeceğinizi ve benim isteğinize razı olmayacağımı biliyorum.
Wouldn't you agree?
Yanlış mıyım?
If you have you wouldn't hestitate to agree with me.
Ve eğer yaparsan benimle anlaşmak için tereddüt etmeyeceksin.
Humorless harm seems closer, wouldn't you agree, Nathan?
Küçük zararsız espriden çok, esprisiz zarar olmuş öyle değil mi Nathan?
Wouldn't you agree?
Katılmıyor musunuz?
Wouldn't you agree, Your Highness?
Sizce de öyle değil mi, Majesteleri?
- Wouldn't you agree, Francis?
- Katılmıyor musun, Francis?
Wouldn't you agree?
Aynı fikirde değil misin?
You agree, otherwise you wouldn't have said "Don't put me in their class."
Yoksa'beni onlarla aynı sınıfa koyma'demezdin.
Wouldn't you agree?
Sence de öyle değil mi?
Wouldn't you agree?
Aynı fikirde misin?
Your dead daughter in law wouldn't agree with you.
Ölü gelininiz sizinle aynı fikirde değil.
Wouldn't you agree, Krusty?
Sence de öyle değil mi, Krusty?
- Wouldn't you agree, Simba?
- Sence de öyle değil mi Simba?
But you see, the problem was the old people wouldn't agree to the fella.
Ama işte, sorun o ki yaşlıların oğlanı kabul etmeyeceği tutmuş.
- Wouldn't you agree, Constance?
- Buna katılmıyor musun, Constance?
Wouldn't you agree, Number One?
Sizce de öyle değil mi Bir Numara?
Wouldn't you agree?
Sen öyle düşünmüyor musun?
- But you wouldn't agree with it?
- Ama buna katılmıyor musun?
Wouldn't you agree, Dr Carter?
Katılıyor musunuz, Dr Carter?
Sir William, wouldn't you agree?
Katılıyor musunuz, Sir William?
Wouldn't you agree, captain?
Öyle değil mi, kaptan?
Evelyn wouldn't agree with you there.
Taşradan daha iyi. Evelyn seninle aynı fikirde değil.
Wouldn't you agree?
Aynı fikirde değilmisin?
- Wouldn't you agree, Dr. Carter?
- Sence de öyle değil mi Dr. Carter?
Obviously you want me to say something in particular. I don't know what it is, but you want me to agree with you or say that you're right or something. But I wouldn't take it.
Açıkçası, sanki bana bir şeyler söylemeye çalışıyor gibisin, ne olduğunu bilmiyorum ama seninle aynı fikirde olmamı istiyorsun ya da senin haklı olduğunu söylememi, ama ne olduğunu anlayamadım.
Wouldn't you agree?
Kabul edecek misiniz?
I'm thinking this is your basic "kiss for luck" occasion. Wouldn't you agree?
Basit bir şans öpücüğü istesem kabul eder misin?
Wouldn't you agree?
Kabul etmeyecek misin?
Now, if this mechanic guy was, in fact eating a 5th Avenue bar, as he claims wouldn't you agree he would have no problem picking one out from a candy lineup?
Şimdi, o tamirci iddia ettiği gibi Fifth Avenue yediyse, çikolata sırasında onu alırken bir sorunla karşılaşmazdı, değil mi?
Someone removed it from somewhere else and placed it there recently. Wouldn't you agree, officer?
Birisi yakın zamanda başka bir yerden alıp oraya yerleştirmiş.
Wouldn't you agree, Officer Donaghy?
Sence de öyle değil mi, Memur Donaghy?
Listen, I know you weren't there today. But wouldn't you agree that sometimes, and I'm not saying all the time, but sometimes Marie can be critical of me?
Bugün orada olmadığınızı biliyorum ama her zaman olmasa da bazen Marie'nin beni çok eleştirdiğine katılmıyor musunuz?
Billy wouldn't agree with you there and we've done a few favours for your Billy.
- Billy öyle demiyor ama. Hem Billy'ye birkaç iyilik yaptık.
Beautiful women. They are a breed unto themselves. Wouldn't you agree?
Güzel kadınlar, doğuştan şanslıdırlar, haksız mıyım güzel kadınlar rahat bir yaşam sürerler, istedikleri her şey onlara verilir önce babaları, sonra...
Oh, I don't think you can ever have enough friends, wouldn't you agree?
İnsanın hiç yeterince arkadaşı olmuyor değil mi?
Wouldn't you agree?
Bana katılmıyor musun?
One which has been ignored by both sides, wouldn't you agree?
Her iki tarafın da görmezden geldiği bir anlaşma, sizce de öyle değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]