English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ Y ] / You better

You better traduction Turc

78,464 traduction parallèle
You better keep running!
Benden kaçın!
Maybe you better send me some other scripts.
Daha iyi senaryolar göndersen iyi olur.
Well, you better think again!
İyisi mi bir daha düşün!
You better change, or we'll be late.
Git üstünü değiştir yoksa geç kalacağız.
You better have a good reason for being here.
Burada olmak için iyi bir nedenin varsa iyi olur.
Saturday night is movie night, regardless of what's playing at the Bijou, and you better get there early, because we don't have reserved seating in Riverdale.
Cumartesi geceleri film gecesi, Bijou'da ne oynadığına bakılmaksızın, ve erkenden orda olsan iyi olur, çünkü Riverdale'da yer ayırtmak yoktur.
But you better be willing to go full dark, no stars.
Ama yıldızların olmadığı zifiri bir karanlığa girmeye hazır ol.
Well, this one's gonna take all night, so you better get some sleep.
Yolculuk gece de sürecek, o yüzden uyusan iyi olur.
But I don't take orders from anyone, and whatever's out there, you're probably better off with a verbally abusive bitch protecting you.
Ben kimseden emir almam fakat orada ne varsa, eminim sana sözlü hakaret eden biri seni korusa iyi olur.
You've got it better than a lot of people. You know that, right?
Birçok insandan şanslısın, bunun farkında mısın?
Both you motherfuckers better drag your...
İkiniz de buradan siktirin...
I'm gonna get you! Better run!
Seni yakalayacağım!
I think we'd all feel better if you moved on.
Buradan gidersen hepimiz mutlu oluruz.
I can't believe you didn't get better reviews.
Daha iyi eleştiriler alamayışına inanamıyorum.
You know the good thing about scotch, Bob, is it only gets better when it ages.
Viskinin en iyi tarafı Bob, yıllandıkça güzelleşmesidir.
But I have to believe that you'll face those consequences and you'll come out the other side a better man.
Ama aynı zamanda, bu bedel ile yüzleştikten sonra diğer tarafa daha iyi bir adam olarak çıkacağına inanmak zorundayım.
- He just wants my law license. I'm not gonna let you fight this on your own. - My watch.
Better Call Saul'un önceki bölümlerinde...
I thought it was better if you heard it from me.
Benden duymanızın daha uygun olacağını düşündüm.
But you feel better, right?
Ama daha iyi hissediyorsun, değil mi?
And I'm telling you I lied to my brother to make him feel better.
Ben de diyorum ki kardeşim kendini iyi hissetsin diye asıl ben ona yalan söyledim.
Well, honey, if it makes you feel any better, I'm all for it.
Güzelim, seni daha iyi hissettirecekse her şeye varım.
The kids deserve way better than that, don't you think?
Sence de çocuklar şimdikinden çok daha iyisini hak etmiyor mu?
You can do better than that.
Daha iyisini yapabilirsin.
The sooner you're off my books, the better.
Muhasebeden ne kadar erken çıkarsan o kadar iyi.
Look, y-you'd better send someone out there to find him before the coyotes do.
Bakın, çakallar gelmeden önce birini gönderip cesedi bulsanız iyi olur.
Bob, don't you think it would be better if I just... took the entire plate from her?
Bob, sence tüm tabağı elinden alsam daha iyi olmaz mı?
You'll get better.
Düzeleceksin.
Instead, every time you cut back to her, it looks like she's getting better.
Ama kameranın her ona dönüşüyle daha da iyi görünmesin!
Yeah, well, it's better than me having to talk to you all the time.
Evet, yani sürekli benimle konuşmandan daha iyidir.
You're better than that.
Bundan daha iyisin.
So you'll stick around for worse, but if better comes along, you're on the phone to the lawyer?
Kötü günümde yanımda olacaksın ama daha iyi olursa avukatına telefon mu edeceksin?
You know better than anybody how to get Joan on board.
Joan'ı ikna etmenin yolunu en iyi sen bilirsin.
You couldn't pay for better reviews.
Para verip yaptırsanız bu kadar iyi eleştiriler olmazdı.
You think you're better than me, but you're not, with your queen's English and your furs and your martyr routine.
Kendini benden üstün görüyorsun ama değilsin. O havalı İngilizcen, kürklerin ve o mazlum tavırların.
If I didn't know better, I'd think you admire her.
Bilmesem ona hayran olduğunu söyleyeceğim
Yeah, you know, I don't really remember, but I might- - I think at the station would probably be better to- - I'd feel better...
Evet, gerçekten hatırlayamıyorum ama yapabilirim... Sanırım merkezde daha iyi hissederim.
You'll... you'll see that when you're better.
İyileşince bunu göreceksin.
Um, so, you know how I said connecting Burton to Rocha was better than whatever I was gonna find on the surveillance footage?
Pekala, Burton'u Rocha'ya bağlamanın kamera görüntülerinde bulacağımdan daha iyi olduğunu söylediğimi biliyorsun.
So let's see if you do better with the interview portion of our audition.
Bakalım sınavımızın mülakat kısmında daha iyi misiniz.
Oh, what, you got something better to do?
Ne, yapacak daha iyi işlerin mi var?
You need to take better care of it.
Ona daha iyi bakman gerekiyor.
For years, I wanted to be as good as you, but... we both know I'm better now.
Yıllarca senin kadar iyi olmayı istedim. Ama şimdi senden daha iyi olduğum ortada.
She'll be better when she gets to see you.
Seni gördüğünde daha da iyi olacak.
You'll feel better.
Daha iyi hissedersin.
You'll feel better in the morning.
Sabaha daha iyi olursun.
You're better than that.
Sen böyle biri değilsin.
You're, uh... you're better than that.
Sen... öyle biri değilsin.
Well, you... you talk to this person, try to convince them to hire a better lawyer?
Bu adamı daha iyi bir avukat tutması için ikna etmeye çalıştın mı?
You deserve better than that.
Ondan iyilerine layıksın.
And I wanted to call the cops, But, no, you and chick decide. That it's better to go and get rid of a body.
Ben polisleri aramak istedim ama Chick'le cesetten kurtulmanın daha iyi olacağını düşündünüz.
- I just really want to help you get better.
Ben iyileşmene yardım etmek istiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]