You old hag traduction Turc
127 traduction parallèle
You ought to be thrown into the Liffey, you old hag for serving liquor after hours, and on the holy day of obligation.
Bu saatte ve böyle mübarek bir günde içki sattığın için seni Liffey Nehri'ne atmak lâzım, yaşlı cadı.
Well, keep it to yourself, you old hag. WHAT did you say?
- Cevabını kendine sakla, seni yaşlı cadaloz.
- You old hag, I'll...
- Seni yaşlı cadı, şimdi...
If you don't like it, you can clear out, you old hag!
Eğer hoşuna gitmiyorsa sen gidebilirsin yaşlı cadaloz!
There - that's where you are going, you old hag.
İşte! İşte böyle gidiyorsun seni kocakarı.
Shut up, you old hag!
Kapa çeneni, seni yaşlı ucube!
You old hag!
İhtiyar kocakarı.
Watch this, you old hag!
İzle bunu, ihtiyar cadı!
What's that, you old hag?
Bu yaşlı karı da kim?
Shut up, you old hag.!
Kapa çeneni, yaşlı bunak.
You old hag!
Seni yaşlı cadaloz!
Shut up, you old hag!
Kapa çeneni, seni yaşlı kocakarı!
The weed of crime bears bitter fruit, you old hag!
Suçun tohumları acı meyve taşır, seni yaşlı cadaloz!
I've had it with you, you old hag!
Yeter senden çektiğim ihtiyar cadı.
Why, you dirty, thieving old hag, I'll -
Seni pis, hırsız kocakarı, seni...
Did the old hag tell you?
O cadaloz mu söyledi?
You lying old hag.
Yalancı moruk.
An old hag running round the house, getting you up in the morning at the crack of dawn, telling you what to do?
Sabahın köründe kalkıp bütün işleri yapıyorum sana ne yapacağını söylüyorum.
- At least I never married one. - You take that back, you old fag hag.
En azından ben hiç bir nonoşla evlenmedim!
You're such a stubborn old hag!
Seni aksi ihtiyar cadı!
You stubborn old hag!
Seni yaşlı cadaloz!
And if he had not had Toulon nor Egypt to begin his career with, but instead of all those picturesque and monumental things, there had simply been some ridiculous old hag, a pawnbroker, who had to be murdered too to get money from her trunk for his career. You understand?
Kariyerine başlamak için önünde ne Mısır, ne de Toulon gibi bir imkân olmasaydı bu abidevi ve pitoresk şeyler değil de, onların yerine önünde sadece zavallı bir tefeci kocakarı olsaydı ve kariyeri için onun parasını almak dışında bir çıkış yolu bulunmasaydı ve onu öldürmek zorunda olsaydı, acaba ne yapardı?
Get away, you horrible old hag!
Hadi yoluna, seni ucube cadaloz!
- You said she was an old hag.
- Çuvala benzediğini söylemiştin.
That's what you get when you do what an old hag says!
- Yaşlı bir kocakarının dediklerini yapınca elinize ne geçecek?
That old hag offered two hundred, you know.
Yaşlı cadı 200 $ teklif etmişti, biliyo musun.
Are you sure the old hag's away?
Yaşlı karının evde olmadığına emin misin?
You should call yourself an evil old hag
Sana şeytan koca-karı denmeli!
I won't wait around for you to play hide-and-seek with the old hag.
O yaşlı cadıyla saklambaç oynamanı bekleyemem.
That old hag said you took a fall
O cadaloz seni öldürdüğünü söyledi!
You sound like an old hag.
Koca karıymış gibi konuştun.
You shouldn't call someone an "old hag," Rei.
Hiç kimseye "kocakarı" dememelisin, Rei.
But you are an old hag, aren't you?
Fakat sen bir kocakarısın, değilmisin?
You know that old hag that does astrology on Good Morning America, she really ought to pack it in.
Gunaydin Amerikada astroloji yapan ihtiyari biliyorsun degil mi? , Enteresan hatun.
But you're scared to death and you wind up like a frigid old hag with your two frigid old hag aunts.
Ama çok korkuyorsun yaslı ve soğuk bir cadıya dönüşüyorsun tıpkı yaşlı ve soğuk teyzelerin gibi.
So, you managed to find the old hag.
Demek o yaşlı cadıyı buldun.
Aye, aye, aye, where did you get this, ya shrunken old hag, ya?
Nereden buldun bunu seni kokoş kadın?
She said, "Old hag, when your son isn't living here, why are you?"
Elbiselerimi almama da izin vermedi, Bak, eski bir sari giyebildim!
- Shut up, you old hag!
Her erkeğin hayali.
I told you this senile old hag was gettin'too old to be doin'this.
Size bu kocakarının bu işi yapmak için çok yaşlandığını söylemiştim.
Would you prefer an old hag?
Yaşlı bir cadı mı tercih edersin?
Do you think this day will come before I become an old hag?
fakat insan olmak, onun kendi iradesiydi.
I thought you were an old hag.
Yaşlı bir cadı olduğunu düşündüm.
You know that while you whisper sweet things to this old hag, I'm the one who has to screw her?
Sen bu yaşlı kocakarıya tatlı sözler söylerken onu düzenin ben olduğumu biliyor musun?
You're obviously married to an old hag!
Yaşlı bir tipsizle evlisin.
Ain't that right, you old hag?
Öyle değil mi?
Excuse me, when you said Sea Hag, did you mean like old-woman hag or evil-magic hag?
Afedersin, deniz cadısı derken yaşlı kadın cadı mı yoksa kötü büyücü cadı mı demek istedin?
I'll always be smarter than you, you stinky old hag!
Ben her zaman senden daha zeki olacağım, senin kokmuş kocakarı!
- You think she's an old hag?
- Sen onu yaşlı cadı olarak görüyorsun değil mi?
You hide the good-looking one and give me the old hag!
Güzelleri saklıyorsunuz ve bana kocakarıları veriyorsunuz!
You're not gonna let that old hag ruin the rest of our time together?
O salak büyücü kadının kalan vaktimizi mahvetmesine izin vermeyeceksin değil mi?
you old bastard 42
you old bitch 17
you old bag 17
you old fool 29
you old dog 22
hagrid 62
hagen 50
haggerty 16
hagerman 34
hagman 30
you old bitch 17
you old bag 17
you old fool 29
you old dog 22
hagrid 62
hagen 50
haggerty 16
hagerman 34
hagman 30
you okay 9168
you only live once 64
you out 38
you owe me one 58
you out of your mind 33
you owe me money 49
you ok 1800
you owe 33
you own it 36
you owe me 668
you only live once 64
you out 38
you owe me one 58
you out of your mind 33
you owe me money 49
you ok 1800
you owe 33
you own it 36
you owe me 668