Your clothes traduction Turc
5,234 traduction parallèle
If you put your clothes outside the door before bedtime, the overnighters will wash them.
Kıyafetlerini yatmadan önce dışarıya atarsan gececiler yıkar.
Come on, change your clothes in the jeep.
- Hadi, arabada giysilerini değiştir.
Apparently, enough happened that she's all snuggled up in your clothes.
Kıyafetlerine sarıldığına göre, olan olmuş.
Hey, uninstall your clothes.
Hey, eşyalarını çıkar.
♪ So take off all your clothes ♪ ♪ Hey...!
* Çıkart bütün üstündekileri *
♪ So hot ♪ ♪ So take off all your clothes ♪
* Çok sıcak * * Çıkart bütün üstündekileri *
♪ So take off all your clothes ♪ ♪ Hey ♪
* Çıkart bütün üstündekileri *
You can change your clothes so you don't get cold.
kıyafetlerini değiştirirsin yoksa hasta olcan.
The rest of your clothes should come soon... part of their procedure to strip you down, and make you huddle in the dark.
Elbiselerinizin geri kalanı yakında geri gelecektir... Bunların prosedürü böyle kıyafetlerinizi alıp, sizi karanlığa atıyorlar.
Who's going to pay attention to your clothes?
Ne giyindiğin kimin umurumda olsun?
Your clothes are drenched in them.
- Kıyafetlerinde bol bol var.
Your clothes cost more than mine.
Senin elbiselerin benimkilerden daha pahalı.
This whole room is for your clothes?
Bütün oda elbiselerin için mi?
Now you take your clothes off and come outside and finish naked day.
Şimdi üstündekileri çıkar ve dışarı çıkıp çıplaklık gününü bitirelim.
Keep your clothes on, I don't care.
Ya da kıyafetlerinle gir, fark etmez.
Go change your clothes. Wear something black.
Giyeceğiniz şey siyah olsun.
And both of you, keep your clothes on.
- Ve ikinizin de kıyafetleri üstünde olsun.
The Club Deville? Okay, in my defense, there was no sign that specifically said you had to keep your clothes on.
"Soyunmak yasaktır" yazan hiçbir tabela yoktu.
You took off your clothes in front of me.
Önümde soyundun.
I will grab your clothes and my dignity.
Ben de senin kıyafetlerinle kendi asaletimi alıp geleyim.
And you think that if you take your clothes off for me... in New York... none of this would happen.
Şu anda, benim için kıyafetlerini... New York'ta çıkarmış olsaydın... bunların hiçbirinin olmayacağını düşünüyorsun.
Take your clothes off.
Kıyafetlerini çıkart.
Take off your clothes and come to bed.
Giysilerini çıkar ve yatağa gel.
We're going to need your clothes for evidence.
Elbiselerinizi kanıt olarak almamız gerek. Soyunma odasına kadar size eşlik edeyim.
You just did laundry but only your clothes.
Çamaşır yıkamışsınız ama sadece sizin çamaşırlarınız var.
- And where are you keeping your clothes?
- Seninkiler?
I wasn't telling you to change your clothes.
Kıyafetlerini değiştirmeni söylememiştim.
I know your clothes- - they say sophisticated businesswoman, but the faint line across your thighs says garter belt with stockings.
Biliyorum, kıyafetlerin entellektüel bir iş kadını olduğunu söylüyor ama dizinizin üstündeki belli belirsiz çizgi bunun jartiyer kayışı olduğunu gösteriyor.
And when she struggled with you, she got it all over your clothes.
Ve sizinle boğuşurken de kıyafetinizin her tarafına bulaştırmıştı.
Why would my mom tear your clothes at this age?
Annem bu yaşta neden senin gömleğini yırtsın ki?
Now get in the back and change your clothes.
Şimdi arkaya geç ve üstünü değiştir.
Now... Take your clothes off, put them in your drawer, and meet me in the bed.
Şimdi kıyafetlerini çıkar çekmecenin içine koy ve benimle banyoda buluş.
I made that joke about your clothes being half-off.
- Evet. Üzerine bir sürü espri yapmıştık.
Like, do your hair, wear other clothes.
Saçına şekil ver başka elbiseler giy.
You wearing your funny clothes?
O garip kıyafetleri hala giyiyor musun?
Only your fancy clothes matter.
Sadece o şık giysilerini düşünüyorsun.
Give Tom some of your brother's clothes and show him.
Tom'a kardeşinin kıyafetlerinden birini ver ve öğret.
I'm stealing your clothes.
Kıyafetlerini çalıyorum.
And thank you for humoring your mom on picture day and wearing new clothes.
Dünya Fotoğraf Gününde annenin gönlünü yaptığın ve yeni giysiler giydiğin için teşekkürler.
Now... the clothes you wore when you were admitted, along with your personal effects, are in the lavatory next door.
Şimdi kişisel eşyalarınızla birlikte buraya yatırıldığınız sırada üzerinizde olan kıyafetler bitişikteki tuvalette.
Darling, when yöu have to take off yöur clothes... what is the point in wearing them?
Sevgilim, elbiselerini çıkaracağına göre onları giymenin ne anlamı var?
Then remove yöur clothes and stand up on the bed.
O halde elbiselerini çıkart ve yatağa uzan.
Put on yöur clothes.
- Elbiselerinizi giyin.
Boss has asked yöu to remove yöur clothes and get cozy in the Jacuzzi.
Patron, elbiselerinizi çıkarıp, Jakuziye girip rahatlamanızı istedi.
Put your bloody clothes in the trash bag.
Kanlı kıyafetlerini çöpe at.
You seem like the kind of mother that'd make clothes for your daughter.
Kızına elbise diken annelerdensin sanırım.
About borrowing your sister's clothes?
- Kız kardeşinin kıyafetlerini ödünç almayı mı?
Not before you change out of your city clothes.
Şehir kıyafetlerinizi değiştirmeden olmaz.
You and your new friend had just changed into your summer clothes.
Sen ve yeni arkadaşın kıyafetlerinizi yeni değiştirmiştiniz.
These are your worst clothes?
Daha kötü kıyafetin var mı?
Your daughter's bloodstained clothes have been found in your dustbin, Mr. Bennett.
Kızınızın kanlı kıyafetleri sizin çöp kutunuzda bulundu, Bay Bennett.
clothes 278
your phone 169
your honor 7894
your hat 64
your own 34
your full name 16
your teacher 17
your best friend 68
your ex 322
your name 485
your phone 169
your honor 7894
your hat 64
your own 34
your full name 16
your teacher 17
your best friend 68
your ex 322
your name 485
your tea 43
your sister 409
your mum 57
your majesty 3240
your mother 885
your old man 28
your mom 327
your dad 423
your highness 1544
your point being 45
your sister 409
your mum 57
your majesty 3240
your mother 885
your old man 28
your mom 327
your dad 423
your highness 1544
your point being 45
your brother 593
your mind 60
your mother is dead 28
your heart 112
your call 269
your face 246
your father called 16
your friend 527
your voice 78
your lunch 18
your mind 60
your mother is dead 28
your heart 112
your call 269
your face 246
your father called 16
your friend 527
your voice 78
your lunch 18