Your fault traduction Turc
11,118 traduction parallèle
That girl's disappearance was not your fault.
O kızın kaybolması senin suçun değildi.
You think it was your fault.
Kendi hatan olduğunu düşünüyorsun.
It wasn't your fault.
Senin hatan değildi.
Not your fault.
Senin suçum değil.
It's not your fault.
Senin hatan değil.
This is your fault, okay?
Bu senin hatan, tamam mı?
Nothing's ever your fault.
Hiçbir şey senin hatan değil.
It doesn't have to be your fault, Lucas.
Bu senin hatan olmak zorunda değil, Lucas.
- It's not your fault.
- Senin suşun değil.
Listen, before you said that you thought that this was your fault.
İlk karşılaşmamızda bunun senin yüzünden olduğunu söylemiştin.
This is all your fault, Smelliot.
Bunlar hep senin suçun, Kelliot.
- It's not your fault.
- Senin suçun değil.
This is your fault.
- Bu senin hatan.
It's not your fault the containment system fried their minds.
Kontrol altına alma siteminin beyinlerini kızartması senin suçun değil.
Sorry, Kudret, but it was all your fault.
Kusura bakma Kudret abi ama senin yüzünden oldu.
Sorry, but it's your fault too.
Kusura bakma abi senin de çok kabahatin var.
It's not your fault.
Bu senin suçun değil.
This is all your fault, you friggin'dong.
Bunların hepsi senin hatan rezil herif.
This isn't your fault.
- Bu sizin hatanız değil.
But this is your fault.
Ama bu senin hatan.
You've decided this is your fault.
Bunun senin hatan oluğuna karar verdin.
It's not your fault.
Bu senin hatan değil.
It's not your fault. They won't let me go back to work.
Çalışmama müsaade etmeyeceklerdi.
This is your fault and you know it.
- Sende biliyorsun ki, bu senin suçun.
None of this is your fault.
Bunların hiçbiri senin yüzünden olmadı.
If they'll die anyway, it's not your fault.
Nasıl olsa ölecekler. Senin hatan değil.
Why's that your fault?
Bu senin hatan mı?
It wasn't your fault!
Senin hatan değildi!
This is all your fault.
Hepsi senin suçun.
Oh, it's not your fault.
Oh, sizin hatanız değildi.
- No, no. Laurie, this is not your fault.
- Hayır, bu sizin hatanız değil Laurie.
It's not your fault.
Senin suçun değil.
Jo, if they don't see what a good surgeon you are, it's not your fault.
Jo, iyi bir cerrah olduğunu göremiyorlarsa bu senin suçun değil.
It most certainly is not your fault.
Senin hatan falan değil.
I had a theory that maybe it was defective, and your partner's death wasn't your fault.
Tüpün hasarlı olabileceği ve ortağının ölümünden sorumlu olmadığına dair bir teorim var.
Some things are just your fault.
Bazen sadece senin hatandır.
Well, technically, this is your fault, because we were afraid our marriage was getting as boring as yours.
Teknik olarak sizin suçunuz bu çünkü evliliğimizin sizinki kadar sıkıcılaşmasından korktuk.
This is all your fault!
Hepsi senin yüzünden!
Hey! You do realize this isn't your fault.
Bunun senin hatan olmadığını kabul et.
All your fault? ! Pete, you saved us.
Tomografi, baziler kafatası çatlağı olduğunu doğruluyor ancak Dr. Lorenson bize neden şanslı olduğunu söyleyecek.
Sign these waivers saying that if anything happens to you, it is entirely your fault.
Şu feragatları imzalayın eğer size bir şey olursa tamamen sizin suçunuz olduğu yazıyor.
But it's all your fault.
Ama hep senin suçun.
Mom, it's not your fault.
Anne bu senin suçun değil.
And since it's your fault that we're even here, how about you lose the attitude and help me, instead of being a useless bastard?
Burada olmamız bile senin hatan olduğuna göre, işe yaramaz bir pislik gibi davranacağına havayı bırakıp yardımcı olmaya ne dersin?
It is not your fault. It's ours.
Senin hatan değildi, bizim hatamız.
When the officers would tell you, "This is not your fault," how did that question or how did that comment in the question make you feel?
Dedektifler sana, "Bu senin suçun değil" dediğinde bu soru ya da sorunun içindeki yorum kendini nasıl hissettirdi?
Right, because it's my fault your old ones got all stinky.
Doğru, çünkü benim hatam Eskileriniz kokuşmuştu.
You take a bath on your house, the whole thing is Crane's fault- - you figure out a way to draw him out and kill him.
Evden zarar ediyorsun ve hepsi Crane'in suçu. O yüzden ortaya çıkartıp öldürmenin bir yolunu buluyorsun.
It's not my fault your clients slashed her throat.
Müvekkilinizin tanığı öldürmesi beni bağlamaz.
- I'm not being deposed. It wasn't my fault, and you know it... it was your car's fault.
Bu benim hatam değildi, siz de biliyorsunuz, bu sizin arabanızın hatası.
Then that's your fault, isn't it?
O zaman bu sizin hatanız, öyle mi?
fault 31
your phone 169
your honor 7894
your hat 64
your own 34
your full name 16
your teacher 17
your best friend 68
your ex 322
your tea 43
your phone 169
your honor 7894
your hat 64
your own 34
your full name 16
your teacher 17
your best friend 68
your ex 322
your tea 43
your mum 57
your name 485
your sister 409
your majesty 3240
your mother 885
your mom 327
your old man 28
your dad 423
your point being 45
your mother is dead 28
your name 485
your sister 409
your majesty 3240
your mother 885
your mom 327
your old man 28
your dad 423
your point being 45
your mother is dead 28
your mind 60
your highness 1544
your brother 593
your heart 112
your face 246
your call 269
your father called 16
your friend 527
your voice 78
your lunch 18
your highness 1544
your brother 593
your heart 112
your face 246
your call 269
your father called 16
your friend 527
your voice 78
your lunch 18