Your sons traduction Turc
790 traduction parallèle
Don't you worry about your sons? What do you know about my sons?
Oğullarım hakkında ne biliyorsun?
Gentlemen, it is your sons who will be called on to defend France while Monsieur Zola will stay at home and write a new Downfall.
Baylar, Mösyö Zola evinde yeni Çöküş'ünü yazarken Fransa için savaşacak olanlar sizin evlatlarınızdır.
So, on behalf of the great state of Illinois... on behalf of the People... I am prepared to offer you the life of one of your sons... provided you tell us which one of your boys... stabbed and killed Scrub White.
O zaman büyük İllinois eyaleti adına halk adına size oğullarınızdan birinin hayatını teklif etmeye hazırım ama bize Scrub White'ı hangisinin bıçaklayıp öldürdüğünü söylerseniz.
You made one of your sons hate you and sent him away.
Oğullarından birini kendinden nefret ettirdin ve kaçırdın.
I got a warrant here for you and your sons.
Buraya seni ve oğullarını götürmeye geldim.
But your sons have grown up.
Ama oğulların büyümüş.
Time was when I was an innocent boy, just like your sons
Ben de sizin çocuklarınız gibi bir zamanlar masumdum.
As valuable as your sons?
Oğullarınız kadar da değerli mi?
I hope someday, someone befriends your sons.
Umarım bir gün, senin oğullarınla arkadaş olurlar.
They are your sons.
Onlar senin oğulların.
They are still your sons, my husband.
Onlar hala senin oğulların.
And I think your sons will read about you in their history books.
Ve çocuklarınız sizlerin kahramanlığını tarih kitaplarından okuyacaktır.
I understand your sons'concern.
Oğullarının endişelerini anlıyorum.
Make peace with your sons and get as much as you can.
Oğularınızla barışıp alabileceğiniz kadar para alın.
Just in case your sons come back for any reason.
Oğullarınız herhangi bir nedenden ötürü dönerse diye.
Where do your sons serve?
Oğulların nerede hizmet ediyor?
Did you play with your sons one day in your life?
Hayatın boyunca oğullarınla bir kez olsun oynadın mı?
One day, someone else, it may be you, my boy, or your sons or grandsons will pick up where we left off.
Bir gün, başka birileri,... ki bu kişiler, siz, oğlum, sizin çocuklarınız ya da torunlarınız da olabilir,... bayrağı bizden devralacaklardır. Bundan eminim.
My vengeance will strike down you and your offspring, because in the blood of your sons and the sons of your sons
İntikamım seni de zürriyetini de lağvedecek. Çünkü nesiller boyu oğullarının oğullarının... kanında yaşamaya devam edeceğim, ebediyen!
Where are your sons?
Oğulların nerede?
You know that your sons are deserters.
Oğullarının asker kaçağı olduğunu biliyorsun.
Your sons, your children's children will be... released from this eternal darkness.
Oğulların, çocuklarının çocukları... bu sonsuz karanlıktan çıkacak.
All right, let's not waste time, bless your sons.
Tamam, artık vakit kaybetmeyelim. Oğullarını kutsa.
Your sons!
Oğulların!
Yes, I'm glad I'm only your nephew, and not one of your sons.
Evet, Senin yanlızca yeğenin olduğum için mutluyum ve oğullarından biri değilim.
Is that what you thought when you sent your sons gunning for me?
Oğullarını silahlarıyla üzerime gönderdiğinde de düşündüğün bu muydu?
Will you let your sons idolize this phony Robin Hood who uses soup kitchens to print counterfeit money?
Oğullarınızın, çorbacı dükkanlarını sahte para basmak için paravan olarak kullanan bu düzenbaz Robin Hood'a benzemeye çalışmalarını istiyor musunuz?
My Christmas present, it's for your sons.
Noel hediyem, oğulların için.
Your sons all gone.
Oğullarının hepsi gitti.
It seems strange that none of your sons are in the army.
Oğullarından hiçbirinin orduda olmaması garip görünüyor.
- Where are your sons now, Mr Anderson?
- Onlar şimdi nerede, Bay Anderson?
You will remain here, and your sons will know neither glory nor honors.
- Ve sen burada mı kalacaksın? oğulların şan ve şerefle derecelendirilecek.
Our Great Mother Bear, speak and be angry with your sons no more.
Büyük Ayı Annemiz, konuş ve evlatlarına artık kızma.
Your sons take after you.
Oğulların sana benziyor.
Your sons are part of you.
Onlar senin bir parçan.
You wouldn't keep your sons locked up here.
Oğullarını burada tutamazsın.
Twenty gunmen you said... your sons are real men.
Demek yirmi silahşör... Senin çocuklar gerçekten esaslıymış.
And you shall have back your hearth and home... With my blessing. And my sons, when they hear how it was done, will be grateful for the manner of it...
Ve oğullarım bunun nasıl olduğunu duyduklarında, işin adabından hoşnut kalırlar ve intikam istemezler.
- Do not lie to our brothers and sons, because they'll see soon your reality and you will be cursed by all Ukraine's sons.
- Kardeşlerimize ve oğullarımıza yalan söyleme.. gerçeği söylemezsen tüm Ukrayna evlatları lanetli olacak.
Your Honor, I protest against the prosecution's attempt... to force this woman to decide which one of her two sons shall live... and which shall die.
Sayın Yargıç İddia makamının bu bayanı hangi oğlunun yaşayacağına ve hangisinin öleceğine karar vermeye zorlamasına itiraz ediyorum.
- I regret I haven't seven more sons to marry off in your hotel, Mr. Arnesen.
- Keşke otelinizde evlendirecek yedi oğlum daha olsaydı, Bay Arnesen.
- You lost two sons and your wife?
- İki oğul ve bir eş mi kaybettiniz?
They're your own sons!
Onlar senin oğulların.
I pray to God that He will grant that your children will meet my sons.
Çocuklarınızın benim oğullarımla tanışması için Tanrıya dua ediyorum.
He has two sons about your age.
Senin ya § larlnda iki oglu var.
My sons have taken your daughter as a hostage, my lord.
Oğullarım, kızınızı rehin aldılar, lordum.
Love your enemies, pray for those who persecute you so that you may be true sons of your Father in heaven who makes his sun rise on the evil and on the good his rain fall on the just and on the unjust.
Öyle ki, göklerde olan Babanız'ın oğulları olasınız. O, güneşini hem kötülerin, hem iyilerin üzerine doğurur. Yağmurunu da doğruların ve eğrilerin üzerine yağdırır.
While you have the Light put your faith in the Light that you may become sons of the Light.
Işığınız varken, ışığa iman edin ki, ışığın oğulları olasınız.
Your sons.
- Oğullarını.
I must order you to leave this city, together with your two sons.
Bu şehri... çocuklarınla birlikte terk edeceksin.
- They are my sons-in-law. My family, that's your son.
Onlar benim damatlarım, oğlum değil.
sons 71
sons of bitches 98
your phone 169
your honor 7894
your own 34
your hat 64
your full name 16
your teacher 17
your best friend 68
your ex 322
sons of bitches 98
your phone 169
your honor 7894
your own 34
your hat 64
your full name 16
your teacher 17
your best friend 68
your ex 322
your name 485
your tea 43
your sister 409
your mum 57
your majesty 3240
your mother 885
your old man 28
your mom 327
your dad 423
your highness 1544
your tea 43
your sister 409
your mum 57
your majesty 3240
your mother 885
your old man 28
your mom 327
your dad 423
your highness 1544
your point being 45
your brother 593
your mind 60
your mother is dead 28
your face 246
your heart 112
your call 269
your father called 16
your voice 78
your friend 527
your brother 593
your mind 60
your mother is dead 28
your face 246
your heart 112
your call 269
your father called 16
your voice 78
your friend 527